Bugun...


Mehmet Ali ABAKAY

facebook-paylas
ERZURUM… BİR TUTAM ERZURUM -1-
Tarih: 15-02-2024 04:37:00 Güncelleme: 15-02-2024 04:37:00


Erzurum’u öncelikle kitaplardan okudum. Serhat mevsimi soğuk, insanı sıcak olarak bilinir. Bu şehre dair anlatılanları merak eden biri olarak tek başına gitmenin zorluklarının farkındaydım.

Şehirde nelerin olduğunu merak etmemiz, bizi ülkenin farklı coğrafyalarında şehir araştırmalarına yöneltti.

Erzurum… Bir Tutam Erzurum

Bir soğuk mevsim…

Aylardan şubat.

Üşüyen bedenim alışkın değildir, uzayıp giden caddede Erzurumlu gibi dolaşmaya.

Eksi yirmileri bulan soğuk, teni bıçak gibi sıyırırken, insanı yabancılaştırmadan alıkoyan elbette Erzurumlunun sıcakkanlı davranışları oldu.

Bu hal ve durum, şehre ilk gelenin yabancılığını ortadan kaldırıyor, kıtlama içilen çay eşliğinde ikinci kez gelişe davetkâr kılıyor.

Mevsim yazken dolaştığım mekânlarda rahatça dolaşırken, şimdi ürkek yürüyorum, hemen düşeceğim, kayacağım korkusu hâkim, kaygısı var üzerimde, oldukça çetin şubat ayında.

Evliya Çelebî, damdan dama atlarken havada donan kediden bahseder, Erzurum’u anlatırken. “Donacak mıyım ben de Erzurum’da?” saplantısı içinde ruh halim, oldukça perişan.

Erzurum’da soğuğun insan kemiğine işleyen korkusunu gittikçe atıyorum, düşüncemde. Erzurumlu, yavaş yavaş bu kaygılardan uzak düşmeme, burada yaşamın zorluklarını kolaylığa devşiren dostlar sebep oluyor.

Erzurum… Bir Tutam Erzurum 

Ruha emniyet veren insanının sıcaklığı, cana yakınlığı, soğuk mevsimin insanı dehşete düşüren korkunçluk maskesinin ardında gizli endişeleri, suya düşen buz kütlesinin erimesi misali ortadan kalkıyor, bir bir.

 Tillo’da metfun İbrahim Hakkı Hazretlerinin “Mevlâm neylerse güzel eyler” ifadesinde saklı olan sır, adeta Erzurum’da yaşayan için umudun kaynağı olmuş. Biz, Maarifet-nâme Müellifi’nin dediğinden uzak düşmediğimiz için, Erzurum’u diğer şehirlerden olduğundan farklı görmeye çalıştık, gördüklerimizin ruha letafet veren güzelliğini ruha libas biçtik ve bu tarzda Erzen-i Rûm, bize başka göründü, ahvaliyle.

 Seyyahın gönlünde tabyalar, Sarıkamış, Nene Hatun, Pasin, İspir, Çifte Minareli Medrese, Kale Camii, Öşvank gezilip görülmesi gereken yerlerdendi.

Şimdi Erzurum’dayız, bu sıralama içinde bilmediğimiz, birçok kitaba konu olmamış mekânlar var, tarihî yapılar söz konusu. Heyecanlanmamak elde değil!

Erzurum… Bir Tutam Erzurum

İlk kez gidişin verdiği acemilik ve ikinci gelişle farklılığını hissettiren Serhat Şehri…

Ruslara, İranlılara karşı direnmenin sembolü, her türlü işgalden zorluklara göğüs gererek çıkmış Dadaş Ruhu’nun eskimediği, birlik ve beraberlik içinde işgallere karşı koymanın her zaman canlılığını muhafaza ettiği, her demde tarihin dedelerden çocuklara, çocuklardan torunlara kız-erkek fark etmeden öğretildiği, sözlü tarihin canlılığını yitirmediği Serhat’ın acılı şehri, Erzurum…

Yaşlı insanımızın elinden düşürmediği rengi siyah habbeleriyle nam salmış tespihin ana merkezi Oltu.

 Göz nurunun alın teriyle buluştuğu ve sanatla ruh inceliğinin bütünleştiği, Eyyub Peygamberin sabrının nişanı olarak bilinen tespih, diğer ülkelerde olmasına rağmen bizde kehribarla at başı gider. Her Erzurumlu, elindeki simsiyah tespihini, dedesinden babasına, kendisinden çocuklarına torunu için miras bilir. 

Tespih danelerine dökülen göz nuru, alın teriyle buluşunca, her birisi gümüşle, altın işlemeyle bir mücevhere dönüşür.

Nakşedilene Dadaş’ın sabrının ne denli olduğunu bilmek için bakınız. Otuz üç daneyi günlerce nakşeden usta, bıkmaz-usanmaz şekilde ortaya çıkardığı sanat eserini, bilmediği şehirlere gönderir, tanımadığı insanların parmaklarında yuvarlatır.

Çekilen salavatlar, Subhan-Allah, Elhamdulillah, Allahuekber…

Her kılınan namaz sonrası binlerce değil, milyon kere milyon güzel ifadelerden sonra yüze sürülen tespih… Kimi misk û amberle kokulandırılmış tespih danelerinde ustaya düşen hayır ve dua yok mu?

Her daneyi bir araya getiren kavî ip ve imame. Adeta, “Sımsıkı sarılın asla dağılmayınız!” İlahî tebliğin gündelik hayatta hatırlatıcısı. Elimde tespihim ve düşündüklerim, bu Erzurum’da, Dadaşların Diyarı’nda.   

Erzurum… Bir Tutam Erzurum… 

Bir hanın içinde küçük bir atölye.Tek başına çalışan bir sanatkâr… Küçük kutularda birikmiş boy boy tespih daneleri. Ele alındığında sahibine itibar kazandıran Erzen-i Rûm menşeli tespihler bin bir emek ürünü. Hangi ustanın elinden çıktığı anlaşılabilir mi, bu tespihler? İçimde geçen sorunun cevabını tebessümle açıklıyor, gibi sanatkâr: 



Bu yazı 1895 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI