Kıymetli kardeşlerim Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam veda hutbesinde “ben size iki emanet bırakıyorum, bu iki emanete sarıldığınız sürece kurtuluşa erenlerden olursunuz, biri Kitabullah diğeri sünnetimdir” demiş.Tam da bu uyarıya ihtiyaç duyduğumuz bir vakitte biri çıkıp diyor ki “Kur’an Allah’ın kelamı olamaz.” Gel de sessiz kal bu haksız iddianın karşısında, işin kötü tarafı bu iddiada bulunan sözde bilim adamıdır.

Kimisi de onun bu çıkışına bilim adamı vasfına dayanarak hoş görüyle bakmamızı istiyor. Kardeşim insan insana göre bilim adamı vasfını taşıyor, insanoğlu yetersiz bilgisiyle Allah’ın ilmine meydan okuyamaz, işine karışamaz. Çünkü insan olarak bildikleri Allah’ın ilmi yanında denizden damla gibi, düşünün kainatın sırlarını yed-ı kudretinde tutan yüce Allah’tır biz de sadece yer yüzünde bir virüs kadar dahi olamayan ve adına insan denilmiş bir canlı türüyüz, bu gariban mahlukun Allah’ın ilmi hakkında ileri geri konuşmaya hakkı var mı? Bunun izahı şu olabilir; bu tür kimseler kuvveyi akliyelerini ifrat derecesinde kullanıp sıratı müstakimden ayrılanlardır.

Malum imanın şartları var,

1-Allah’ın varlığına ve birliğine iman,

2-Meleklere iman,

3-Kitaplara İman,

4-Peygamberlere iman,

5 ve 6-Kadere; hayır ve şerrin dahi Allahın kudretiyle olduğuna iman ve Ahret gününe iman.

Bu altı şart öyle birilerinin uydurduğu şartlar değil buyur bakara suresinin son birkaç ayetini “amenerresulu” aşini beraber okuyalım.

“….vel müminune Küllün amane billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rüsülihi…. alsana ilk dört şart beşinci şartta itikat mezhepleri arasında küçük farklı yaklaşımlar var ama altıncı şart ahrete iman imanın şartlarından olduğu bil ittifaktır.

İslam’ın şartlarında sayı itibariyle bir eksilme, artma olabilir, çünkü İslam’ın bazı şartları başka başka şartlara bağlanmıştır, örneğin; Zekatta nisap misali gibi, ama imanın şartları öyle değil birini arada çıkarırsanız o dağ gibi iman yıkılır. İpi yırtılmış tespih taneleri gibi dağılır, domino etkisi yapar ve diğer iman şartlarını da yutar.

Kitapla(Kur’an-ı Kerim) ile oynamak, peygamberi töhmet altında bırakmaktır,

Vahiy elçisi Cebrail-i emini inkâr etmektir,

Yüce Allah’ı vahiyden habersizliğini iddia etmektir. Geriye ne kaldı ki, zaten sıra İslam’ın şartlarına gelmiyor çünkü ortada İslam diye bir şey kalmıyor.

Bir kimse sanmasın ki Müslüman bir anne ve babadan dünyaya geldi diye artık Müslümanların defterine kaydoldu ve imanı kurtarması garanti altındadır. İmanımız İslami değerleri yaşarken züht ve takvayı elden bırakmadan, ihlas ile bir çalışma ve çaba -içindeysek koruyabiliriz.

İman tıpkı oruç gibidir, nasıl ki akşama 10 dakika kala bir şey yer içerseniz orucunuz bozulur, iman da öyle son ana kadar mümin olduğunuz halde imanın şartlarından birini inkar ederseniz imanınız gider.

Dolayısıyla heyetle, sünnetle, farz gibi ibadetler ve ameli salih ile imanımızı korumalıyız. Dikkat buyurduysanız yüce Allah(c.c.) Cennet ile müjdelenen kimselerden bahsederken; iman edip salih amel işleyenlerin cennete gideceğini söylüyor.

Onun için yüce Allah ya eyyuhellezine amnenu aminu(Ey iman edenler iman ediniz) diyerek daima imanımızı taze ve zinde tutmamızı emrediyor.

Mustafa Öztürk Kur’an’ın ayetleri hakkında ileri geri konuşarak peygamberi töhmet altında bırakmıştır, peygamber ve kitaba inanmayanın meleklere inanması bir anlam ifade etmemektedir. Maalesef bir adım ötesi zaten Deizmdir.

İman edip etmeme kişinin tercihine kalmış, ama bu şekilde Kur’an’ın ayetleri hakkında ileri geri konuşan insanlara da acımamak elde değil. Malumunuz vahiy katiplerinden biri bile mürted oldu ama tekrar iman etti.

Öztürk’ün bu yanlış, zamansız, gereksiz yorum ve değerlendirmelerini, ayıpsıyor ve kınıyorum, yarım iman yoktur bu konuda yüce Allah’ın sert bir ikazı var “yoksa siz bu kitabın bir kısmına inanıp bir kısmına inanmıyor musunuz?” bu ayetin muhatabı durumuna düşen kimselerin vay haline!

Habergundemin.com sitesine bu konuda 50 dakikalık bir canlı programım oldu, daha detaylı bilgi için dinleyebilirsiniz.

Selam ve selametle kalın, imanınızla iftihar edip inandığınız yolda yürüyün, yolda kalanlar olsa da siz yürümeye, yaşamaya devam edin derim.

Selam ve selametle…