escort bursa escort bursa
canlı casino casino siteleri
istanbul escort
https://home.gis.gov.gh/
bonus veren siteler bonus
https://www.istanbultaksi.org/
escort konya
xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
Bugun...


Halit TUNÇ

facebook-paylas
ORTADOĞU’NUN FİRAVUNLARI VE AKIBETLERİ
Tarih: 12-12-2024 00:01:00 Güncelleme: 12-12-2024 00:01:00



Berlin Sosyal Bilimler Merkezine bağlı olarak çalışan bilim insanları; sosyologlar, siyaset bilimciler, ekonomistler, tarihçiler, istatistikçiler, hukuk bilimciler sessiz sedasız raporlar/makaleler yayınlarlar.
Bu yayınlardan birisini iki yıl önce okumuştum.  Suriye’de rejim değişikliğinin son evresine gelindiğini, Beşşar Esad’ın 2025’i zor göreceği yazılıyordu. Rusya ve İran’ın bu otoriter rejimi ayakta tutmakta zorlandığı askeri, siyasi, ekonomik istatistikler paylaşılarak anlatılıyordu.
Sosyolojisi güçlü toplumlar, bir öngörüye sahip olmak için falcılardan değil, WBZ benzeri, hükümetlerden bağımsız çalışan araştırma enstitülerinin verilerinden, oluşturulan sosyal reçetelerinden yararlanırlar.
Meslek hayatımın 40. yılında Ortadoğulu bir firavununun daha gidişine daha tanık oldum. Halk, Beşşar Esad’dan kurtuldu.
Daha öncede ;
Mısır: Hüsnü Mübarek
Libya: Muammer Kaddafi
Tunus: Zeynel Abidin Bin Ali
Yemen: Ali Abdullah Salih
Irak: Saddam Hüseyin
Sudan; Ömer el Beşir
İran; Şah Rıza Pehlevi’nin  halk tarafından devrilmelerine tanıklık etmiştim.
Sırasını bekleyen; Kral Hamad bin İsa el-Halife ve diğerlerini ise bir başka yazımda dillendirmeye çalışacağım.

Halkın kanıyla beslenen, malıyla saraylar dikenlerin saltanatlarını sürdürdüklerine ve huzur içinde öldüklerine ben hiç tanık olmadım.
Ancak şiddet ve baskıyla yönetilen otoriter rejimlerin çöküşü öylesine şiddetli oluyor ki…sosyal enkazın kalkması, toplumun kendini onarması bazen bir yarım asrı gerektiriyor.
O yüzden Suriye’yi çok zor günler bekliyor.
Ortadoğu bataklığında türeyen diktatörler, bu coğrafyaya tarifsiz acılar yaşatıyor.
Sorun nerede peki?
Coğrafyamızda mı?, dinimizde mi?,
Mutlak monarşiyi yoksullukla orantılı tezini kabul etsek te, Arapların ve Arap değerleriyle, kültürüyle şekillenmiş Ortadoğu bu anlamda utanç verici biçimde yönetiliyor.
ABD’nin demokrasi ölçeri kabul edilen Freedom House’un da bir araştırmasını paylaşmakta fayda gördüm.  41 Müslüman ülkesinin hiçbiri ÖZGÜR ÜLKELER listesinde yer almıyor. Demokrasi kriterleri baz alınarak yapılan çalışmada: 41 Müslüman ülkesinde sekiz kısmen özgür, diğerleri ise özgür olmayan ülkeler kapsamında kabul ediliyor.
Özetle; Totalitarizm çok büyük bir bela olarak Ortadoğu coğrafyasında halkı inim-inim inletiyor.
Ortadoğu’nun bu kadar diktatör üretmesi, barbarca yönetilmesi, Suriye örneğinde olduğu gibi toplumlar için çok çok büyük felaketlerin yaşanmasına, onarımı mümkün olmayan yıkımlara neden oluyor

Suudi Arabistan, Katar, Ürdün ve Kuveyt monarşi ile yönetiliyor.  Aile bireylerinin orantısız gücü, büyük felaketin, kopacak kıyametin habercisi.  Birleşik Arap Emirlikleri’nin siyasi profili bile yok desem abartmış olmam sanırım.
Mısır, Lübnan, Yemen, Pakistan, Afganistan perişan durumda.  Askeri ve bürokratik-teknokrasi karışımı oldukça karamsar bir tablo.
Komşumuz Irak diktatörünü astı. 2003 yılından beri hala toparlanamadı.
İran halkı Şahı devirdi. İran İslam Cumhuriyetini kurdu. Din esaslı olarak kurduğu siyasal sitem ne kendi halkında nede dünyada karşılık buldu. Siyasal gözlemcilere göre, İran’da Suriye benzeri ikinci bir değişime/devrime gebe.
Libya bölünme sürecinde, siyasi istikrarsızlık nasıl giderilecek  belli değil. 
Kişisel liderlikle bir yere varmaya çalışan ülkeler, daha sonra diktatörlüklerin ve oluşturdukları, zenginleştirdikleri ailelerinin hakimiyeti altında inlemeye başlıyorlar Buda başka sosyal patlamaların zeminini oluşturur.
Bir meslektaşım, Ortadoğu'da yaşan bunca acıyı, yıkımı tarihsel süreçlere dayandırmıştı. Bu coğrafyadaki acıları antik Mısır'daki firavunlara yorumluyordu. Çünkü firavunlar sadece halkın dini, politik liderleri olarak kabul edilmiyordu. Aynı zamanda onlara yakın olan inanların kendilerini tanıya da daha yakın his etmelerini sağlıyordu. 
Bir ülkenin bölüneceğini, bir milletin yoksul kalacağını, halkların birbirine düşman olacağını ve bir devletin çökeceğini anlamak için çok derin sosyolojik analizlere, farklı istatistiklere sanırım gerek yok.  Şu liderlerin yönetim anlayışlarına bakmanız yeterli bence…



Bu yazı 2819 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI