Siyasiler için partilerinde zirveye tırmanma merdiveni kongrelerdir. Hele genel kongrelerde yer bulmak, o zirvede sandalye bulmak, gelecek seçimi kendisince sağlama almaktır. Parti iktidarsa bir iki kurumun yönetim kuruluna ücretli kapağı atmak, ihale vb gibi dünyalık kapmak anlamına geldiği biliniyor. Halk için yapılmayan siyaset elbette dünya menfaati için yapılacak.

Sözü dolandırmadan konumuza gelelim; Geçen hafta sonu Ak Parti 4. Olağanüstü Kongresi Ankara’da yapıldı. Herkes ölüsüne ağlar ya, doğrusu bizde koçumuz Diyarbakır’a baktık. Ak partililer kadar olmasa da her Diyarbakırlı gibi bu kongrede   Diyarbakır için beklentilerimiz vardı. Bu defa adam gibi adamlar veya en azından deneyimli 2- 3 temsilciyle temsil edileceğini bekliyorduk. Siyaset üreten birkaç isimi genel merkezin düşündüğünü biz de tahmin ediyorduk. Kimini de duyduk. Diyarbakır’da Ak Patiye gönül veren vermeyen her Diyarbakırlı gibi bizde temsiliyette liyakat bekliyorduk. 

Ne yazık ki, Diyarbakır’ımız genel seçimde, seçmenden olduğu gibi Ak parti 4. olağanüstü kongresinde de Genel Merkezden beklediğini alamadı. Tercih edilen kişi ise siyaseten ne üretir bilemeyiz. Vasat ve bilinen bir anlayışın basamaklarında akademisyen olmuş bir zat. Seçilmişe saygı duyarız ve umarız Diyarbakır’ın yükünü kaldırır.

Bize göre ve bu anlamda Genel Merkez sanki her zamanki yöntemle reisten habersiz filmler çeviriyor. Mesela, genel seçimde toplamda %12 oy alınan bir taşra ilçemizden beş isim, % 15 oy bile alınamayan başka bir taşra ilçesinden de iki isim listeye alındı. Yani 12 kişilik Milletvekili listesine iki ilçeden yedi kişi sıkıştırıldı. Politik bir şehirde bu acemiliği yapan bir Genel Merkez teşkilatına halk niye oy versin. Bakın bu 4. kongrede de aradığını bulamayan Diyarbakır Ak Parti siyaseten Ş.Urfa’ya imrenecek duruma geldi. Urfa Kongreye iki(2)si asil, altı(6)sı yedekle MKYK ya sekiz(8) kişi ile girmeyi başarmış. Ama Ak Parti Genel Merkezi Diyarbakır teşkilatına ve siyasetine kırmızı kart göstermiş. Bu tasarruf şimdi reise mal ediliyor. Diyarbakır AK parti teşkilatlarını o cezalandırdı diyorlar. Biz inanmıyoruz. Bir siyasetçi abimizin dediği gibi:” Halkalardan oluşan siyasi miyop çember, liderin şehir halkını ve kadroları görmeye engel olmaya devam ediyor.  

Evet, Ak Parti 4. Olağanüstü kongresinde MKYK’ giren komşu Ş. Urfa’ ya bir bakın bir de Diyarbakır’a... Yıllardır Diyarbakır’da Ak Partinin oy aranı bu kadar fasit bir dairede tutan nedir? Bizce, gösterildiği için atanan Genel Merkezin vurdum duymaz anlayışı, hizmet adamını tanımama, siyasetten çok ahbap çavuş ilişkileri, tabanın sesini dinlememek ve siyasi eyyamcıları yabana atmamak gerekir… Bölgeye ve ile yıllardır çöreklenen 2-3 koordinatöre bakın yeter.

 Diğer şehirler çok mu memnun seçilmişlerinden. Sanmıyoruz. Cılız sesleri duymuyor değiliz. Reis, bir adım ileri iki adım geri taktiğiyle her yamayı kapatıyor ama ne pahasına.

Yerel Seçimler kapıda. Diyarbakır il teşkilatında arabayı atın önüne koyan şu değişime bakar mısınız? Günler önce görevden alındığı söylenen Diyarbakır il başkanı 6 ilçe başkanı ve yönetimini değiştiriyor, yeni atmaları merkezce kabul ediliyor. İlçe atamalarından on gün sonra da il başkanı görevden alınıyor. Şimdi yeni gelecek il başkanı bu yamalı bohça teşkilat ile Diyarbakır’da ortalama %25 oy seviyesiyle, kayyım hezeyanı ile yeni Milletvekillerin susupus bakışları ile, ikisinin vekil olduklarına hala inanamamalarına, teşkilatların darma duman duruşuna bakıldığında inanın kimse seçim kazanma derdinde değil… Konu yer kapma meselesine dönüşmüş. Çünkü, “kayyım” denilen yöntemin siyasi cortizon ilacı olarak Diyarbakır’da hem il ilçe teşkilatlarını hem il ilçe bürokrasisini tedavi etmeye yetiyor.

“4.Kongre ile Diyarbakır’da hem Ak Partili olmayanların hem Kayyımın hem de HDP’nin ekmeğine biraz daha yağ sürüldü” diyenler inşallah yanılırlar. Ama nasıl yanılacaklar? Bizde merak ediyoruz…

GAZZE KUŞATMASINI UNUTMADAN.