Gençliğe adım attığımız andan itibaren dünyayı tozpembe görmeye başlarız…

Hep mutlu ve umut dolu yarınları hayal eder, yarın olunca; daha güzel bir yarın için beynimizi meşgul eder, zekâmızı çalıştırır, yeteneklerimizi harekete geçirir, daha büyük hayal âlemine giderek hafızamızda yeni ütopyalar inşa etmeye başlarız…

Gençler hayallerle, yaşlılar anılarla yaşarlar” diye bir söz vardır. Yine bir söz: “Hayal yanıtla başlar”… Hayallerimizdeki sorulara yanıt bulduğumuz an, gücümüz artar, irademiz güçlenir, umutlarımız yeşerir, yaşamdan zevk almaya başlarız…

İnsanoğlu, doğuştan itibaren, hayatın labirentinde bocalarken, bir anda çetin bir yaşam mücadelesi içinde kendini bulur. Çocukluk filizdir, gençlik fidandır. Fidanı yaş iken eğmek sahibine aittir. İyi bir fidan (gençlik), yetiştirilir ise, ,  olgunluk çağında  meyvesi alınır, yaşlılıkta tadına varılır. İyi bir toplum için iyi bir gençlik, iyi bir gençlik için ise; iyi bir aile gerekir. İnsanın ilk eğitim yeri ailesi, eğitmenleri de anne- babasıdır. Ailesinden aldığı iyi bir terbiye ile toplum hayatına adım atan insanın; ufku genişler, hayal gücü yükselir, engellere takılmadan yarınlara doğru emin ve sağlam adımlarla yürümeye başlar. Mutlu ve huzurlu yarınlar ancak bu minvalde yetişen gençliğin hayalleri ile sağlam temellere oturtulabilir…

-Gençli; Güçtür, Azimdir, Silahtır.

-Gençlik; Surdur, Kaledir, Dağdır.

-Gençlik; Teoridir, Üretimdir, Başarıdır.

-Gençlik; Engin bir Denizdir, Ulaşılmaz Ufuktur.

-Gençlik;  İnsan Hayatının Kelimelerle Tarif Edilemeyen, Esrarengiz bir Saltanatıdır…

-Yaşlılık ise; Fırsatların Kaçırıldığı, Hayallerin Tükendiği, Pişmanlıkların Fayda Vermediği Hayatın En Çaresiz Dönemidir…

Güzel yarınlar için, genç beyinlerde fırtınalar esmelidir. O fırtınalar ki; hayattaki bütün ataletleri silip süpürmeli ama asla hortuma dönüşmemelidir. Zira “Her şeyin azı karar; ortası yarar; çoğu zarar” demişler. Freni boşalmış araba gibi olmamalıdır gençlik… Gaza bastımı dilediği yere gidebilmeli ama hızını kontrol edebilmelidir. Gelecek nesillerin rahat ve huzuru için, bu gününü değerlendirebilmelidir. Düşünmelidir, teoriden pratiğe geçmelidir, üretmelidir, yılmamalı ve yıldırmamalıdır…

-Anılarını anlatma zamanı gelmeden, güzel yarınların hayalini kurabilmelidir.

-Her şeyden önce dünyada barış ve kardeşliğin tesisi için çabalar sarf etmelidir.

-Savaşlar sadece filmlerde kalmalıdır.

-Silahların oyuncaktan ibaret olduğu; kan, gözyaşı ve acının hiç bilinmediği; sadece bulutların ağladığı bir dünya oluşturulmalıdır.

-Kin, nefret, paranoya, hırçınlık, kıskançlık ve despotizm ebediyen ayakların altına alınmalıdır.

-İnsanların yüreğinden; saygı, sevgi, hoşgörü, samimiyet ve muhabbet fışkırmalıdır.

-İnsanlar mutlu ve yarınlarından umutlu yaşamalı, büyük balık küçük balığı yutmamalıdır.

-Herkesin evi,  işi, aşı ve ağrısız başı olmalıdır.

-Her kesin arabası olmalı fakat kazalar yaşanmamalıdır.

-İnsanlar, zamanlarını kahvehanelerde, meyhanelerde, sazlarda, barlarda değil; evinde, okulunda, toplum merkezlerinde her gün öğrenerek veya öğreterek geçirmelidir.

-Bilgisayar, Televizyon, Telefon v.s. teknolojik araçların esiri olunmamalı; bunlar sadece araç olarak kullanılmalıdır.

-Her kes sıhhatı, mutlu ve huzurlu olmalı, tebessüm yüzlerden eksilmemelidir.

– Dünyada tek cahil insan kalmamalı, beşikten mezara kadar ilim öğrenilmelidir.

-Kimsenin kimseye üstünlüğü olmamalı; üstünlük sadece takva ile olmalıdır.

-Çoğunluğun azınlığa, güçlünün güçsüze tahakkümü olmamalı, eşit haklara sahip olunmalıdır.

-Adalet insanlığın temeli olmalı; “insanı yaşat ki, devlet yaşasın” düsturu esas alınmalıdır.

-Barış, kardeşlik, huzur ve mutluluk dolu, yeşil bir dünya için; tüm insanlar el-ele vermelidir.

Bu duygu ve düşüncelerle, kişiliğini her türlü menfaatin üstünde tutan, Allah’tan başka hiç kimseye boyun eğmeyen, yalan ve yalancıya düşman olan, zalimin karşısında, mazlumun yanında olan herkese saygı ve Muhabbetlerimi Sunarım.

Saygılarımla. Hamdullah IŞIK