Bugun...


Hamdullah Işık

facebook-paylas
Niçin geçmişe özlem duyulur?
Tarih: 31-03-2021 00:02:00 Güncelleme: 31-03-2021 00:02:00


Çocukluğumuzda, büyüklerimiz kendi hayatlarından söz ederlerdenken geçmişe özlem duyduklarını söylerlerdi. Kendi çocukluklarından,  gençlik dönemlerinden, arkadaşlıklarından, dostluk ve akrabalıklardan, komşuluk ilişkilerinden, hemşeri ilişkilerinden bahsederlerken adeta geçmişe dönerek o anları yeniden yaşar gibi olurlardı... Geçmişin özlemini hasretle yâd ederlerdi. Eski insanların sevgi ve saygılarının daha içten olduklarını savunur, eski yiyeceklerin tatlarının bile farklı olduğunu iddia ederlerdi. Yaşadıkları andan  ise hep şikâyetçi olurlardı. Çok tuhafımıza giderdi. Zira onların bahsettiği dönem bizim yaşadığımız dönemden  ekonomik, sosyolojik ve teknolojik olarak çok geride hatta bizim çağa göre ilkel sayılırdı. Ama Onlar daima geçmişi hayal eder ve özlem duyuyorlardı...

18-20'li yaşlarda hayat  tozpembeydi bize... Geçmişe hele büyüklerimizin söz ettikleri geçmişe dönmeyi asla istemezdik. Onların neden bu kadar geçmişe özlem duyduklarına da bir anlam veremiyorduk. Zira gençlik dönemimizde elektrik var, su var, radyomuz var, Televizyonumuz yok ama bir kahveye giderek faydalanabiliyoruz. Okul arkadaşlarımızla, mahalle arkadaşlarımızla ve akrabalarımızla ilişkilerimiz çok güzeldi. Günler bize kısa gelirdi ama yıllar çok uzundu...

Askerlikten sonra tozpembe gördüğümüz hayat, yavaş yavaş grileşiyor, hayatın ağırlığını omuzlarımızda hissetmeye başlıyoruz. Evlilik, çoluk-çocuk, iş-güç derken bir bakıyorsunuz yolun yarısını geçmişsiniz… Hani şair der ya; "yaş 35 yolun yarısı eder…” Yolun yarısından sonra hayatın bir oyalamadan ibaret olduğunu daha iyi anlıyor insan… Şimdi 60’a merdiven dayadık. Günler geçmiyor ama yıllar su gibi akıyor. Hayat daha da Esmer hale gelmiş. Yolumuzu bulmakta zorlanıyoruz…

Vee Geçmişe özlem...

Keşke diyorum; 100 yıl önceki döneme geri dönebilsem...

Neden mi?

Günümüzde sevgi bitmiş, Saygı ölmüş.

Güven kaybolmuş, İtibar göçmüş.

Söz uçmuş, emanet zayi, yalan çerez olmuş.

Asalet eziyet, soysuzluk meziyet olmuş.

Beyler maraba, çobanlar bey olmuş.

Alimler ketum, cahiller hatip olmuş.

Bilgisi olana değil, dayısı olana görev verilmiş.

Adalet; kadın ismi olarak kalmış.

Zengin daima haklı, fakir daima hakir olmuş...

Daha nicesini anlatayım?.. Kırkı, Elliyi devirenlerin hepsi bunları çok iyi bilir. Suçu da hızla hayatımıza giren teknolojiye yükleriz. Haksız da sayılmayız... Teknolojik gelişmelerin son yirmi beş-otuz yıl içerisinde bize çağ atlatması; çoğumuzu maganda yapmıştır. Ayak uyduramıyoruz. Kendi kültürümüze de dönemiyoruz. Bocalayıp duruyoruz... Zira özümüzden uzaklaştıkça kendimizle savaşıyoruz. Yetmez çevremizle savaşıyoruz. O da yetmez tüm insanlarla hatta tüm evrenle savaş halindeyiz... neden?... niçin?... Bunları da bilmiyoruz. Globalleşen dünya bize dar geliyor. Ütopyalar kuruyoruz beynimizde ama ulaşamıyoruz. Agresifleşiyoruz. Paranoyanın esiri, şizofren tutuklusu olmuşuz. Despotizme hesap veriyoruz...

Dost kelimesi çok lüks bir hal almış. Eskiden dost, akrabadan önce gelir aileden biri sayılırdı. Dost; güven ve itibarın kalesi, zor günlerin kesi, dostlarının nefesi, çaresizlerin kafesi gibiydi... şimdi dost demek; sadece bir kaç saat beraber oyalanan, zaman geçirmek için belli bir süre eğlenen ya da deşarj olmak için birbirilerine dertlerini anlatan ama birbirlerine yardımları dokunmayan geçici arkadaşlıklar manasına gelmektedir. Hemen her konuda yüzde yüz biri birine güvenen, birinin başı darda ise öteki de ayni sıkıntıyı yüreğinde hisseden, malı ile canı ile dostuna amade olan insan soyundan toplumumuzda kaç kişi kaldı acaba?..

Bu da yetmezmiş gibi şimdi de tutturmuş aile kavramının yok olduğu, arsızlığın, ahlaksızlığın çağdaşlık sayıldığı, zinanın-fuhuşun insan hakkı görüldüğü, islamafobinin tavan yaptığı  ‘Avrupa Birliği’ denilen lağımlar topluluğuna girmek için neredeyse tüm değerlerimizden vazgeçmek üzereyiz. Mehmet Akif yıllar önce; "medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" diyerek özendiğimiz, imrendiğimiz toplumu tek cümle ile tarif etmiştir...



Bu yazı 5043 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI