Bugun...


HASAN TAHSİN GÜCÜM

facebook-paylas
KÜRT EDEBİYATI VE ŞİİRİNDE TARİHSEL SÜREÇ-1-
Tarih: 01-12-2021 00:02:00 Güncelleme: 01-12-2021 00:02:00


Edebiyat bir anlamda bir milletin günlüğüdür, onun geçmişinin, şimdisinin ve geleceğinin hikâyesini anlatır. ”der Gregory Jusdanis.

Dolayısı ile Ortadoğu ve bölge coğrafyalarında tarih en doğru bir şekilde ancak ve ancak geçmişten gelen metin ve yazıtlardaki verilerle geleceğe kaynaklık edebilir.

İngiliz arkeologların 19. yüzyılda İranın Hewraman bölgesinde buldukları bir mezar taşı üstüne işlenmiş şiir kürt edebiyatının ne kadar eskiye dayandığı hakkında bizi bir nebze olsa da aydınlatıyor.

M. Ö. 330 yılında yazıldığı kesinleşen Boraboz’un mezar taşına işlenen bu şiirde aynı zamanda Kürt edebiyat ve şiirinin edebi söylemdeki ustalık ve imgesel yetkinliğine de tanık oluyoruz. şiiri ve bugünkü Kürtçeyi karşılaştırdığımızda Kürtçenin büyük değişimler geçirmeden, günümüze kadar ulaşabildiği de anlaşılıyor.

Elimizdeki bu veri kanıtlanmış bir gerçeklik olduğu için, mevcut yazılı metin örneğinden yola çıkarak Kürt yazılı edebiyatının tarihini bu tarihe kadar dayandırabiliriz.

Yine, 1950 yıllarında Irak ta Süleymaniye şehrinin yakınlarında bulunan Şikefta Cêşanê’de Gorani (Hewramî) lehçesiyle M.S.7 yüzyılda kaleme alınmış bir metnin ceylan derisine yazıldığı belirtilmektedir. Bu metin-şiirde İslam Ordularıyla karşılaşan Zerdeştî toplulukların yaşadıkları ve sonrasında islam dinine geçişleri anlatılmaktadır.

İslamiyetin kabulüyle Kürt edebiyatı ve şiirinde görece bir değişim oldu.

Bu dönemden sonra“Kürt medreseleri” olarak literatüre geçen sistematik eğitim kurumları ve Kürt mirlerinin, dönemin hükümdarlarının yönetimine dayalı köklü bir siyasi iktidar/istikrar geleneği söz konusudur.

Kürt kültürünün ortaçağ boyunca hâkim oldukları coğrafyalardaki şehirlerde ve özellikle Hemedan, Dinever, Bitlis, Meyafarkin, Cizre, Müküs, Doğubayazıt, Hakkâri, Hizan, İmadiye, Erdelan, Harput/Palo gibi merkezlerde Kürtçe, medreseler vasıtasıyla eğitimde, edebiyatta, hukukta/mahkemede, ticarette, sarayda/siyasette kullanılan bir toplumsal iletişim dili haline gelmiştir. Hasılı Kürtçe dönemin medeniyet dili olarak işlev gördü.

Klasik dönem boyunca Kürt toplumunda başat eğitim kurumu olarak işlev gören Kürt medreseleri yazılı Kürt edebiyatına kaynaklık ederek yazılı bir kültürün oluşmasını da sağladı. Özellikle Kürtçede dil birliğinin ve standart bir yazı dilinin oluşumunda ve klasik Kürt edebiyatı ürünlerinin ortaya çıkmasında medreseler birinci derecede kaynaktırlar.

Kuşkusuz bu dönemin en kayda değer ve ünlü şairi Baba Tahirê Ûryan’dır;

Baba Tahir Uryan, İran’ın Lûristan ve Hemedan bölgelerinde 940-1010 yılları arasında yaşamış, İran edebiyatının kurucularından sayılan bir derviş, bir şair ve bir Kürt filozoftur.

 

Bu dönemde klasik Kürt edebiyatı medreselerde doğmuş, çok uzun yıllar boyunca bir ilim okulunu andıran bu medreselerde çok güçlü şairler yetişmiştir.

Kürtçe 15. yüzyılda edebi hayata girmeye başladığında Arapça ve son derece parlak bir edebi dil olan Farsça bütün Ortadoğu da entelektüel hayata egemendi. Buna rağmen bölgede kürtçe, Arapça ve farsça ile yarışabilecek türden bir konumda olmuştur.

 

İlk dönem Kürt şiiri için çok önemli birkaç isimden söz edilecek olursa, Elî Herîrî, Melayê Cizîrî, Melayê Bateyî, Mele Perîşan, Feqiyê Teyran sayılabilir. Medreselerde yetişen bu çok önemli şahsiyetler, Arapça ve Farsça eğitim görmelerine rağmen Kürtçe şiirler ve divanlar yazmışlardır. Hatta denilebilir ki Ehmedê Xanî’den önce Kürt dilinin yazınsal değerinin farkına varan ve bunu savunan kişi Melayê Cizîrî’dir.

Oldukça ilginçtir, yazılı Türk ve Kürt edebiyatlarının başlangıç dönemleri, bu iki dilin yazılı edebiyatta kullanılan ilk lehçeleri, yazılı edebiyatlarının zirvesi vs. hep eşzamanlı bir ortaklığı göstermektedir.

bu durum olsa olsa iki dilin kader birliği ve komşuluğu ile açıklanabilir.

Örneğin, Kürt ve Türk edebiyatlarında İslam öncesi dönemde yazılmış eserlerin varlığına ilişkin belgeler vardır. Ancak edebi ve kitabi anlamda günümüze ulaşan ürünler İslam sonrası döneme aittir.

Türk ve Kürt edebiyatları elimizdeki ilk yazılı ürünlerini 11'nci yüzyılda vermeye başlar. Bu ilk ürünler her iki dilin de doğu lehçeleriyledir.

İlk Türkçe eserler, Türkçe'nin Doğu Lehçeleri olan Hakaniyece ve Çağataycadırlar. İlk edebi eserler “Kutadgu Bilig” 1069 yılında Y. Has Hacip tarafından Hakaniye Lehçesiyle ve “Divan’ül-Lügat’ü-Türk” K.Mahmud tarafından 1074’te yine Hakaniye Lehçesi ile yazılmıştır.

İlk Kürtçe eserler ise Kürtçe'nin Doğu Lehçeleri olan Lorca ve Goranca’dır.

Kürtçe'de ilk edebi eserler Baba Tahir-i Üryan’ın 1010 yıllarında Lor Lehçesiyle yazdığı “Dubeyti” divanı ve Baba Serheng-i Dewdanî’nin Goranî Lehçesiyle yazdığı 1045 tarihli “Defterê Dewdanî”dir.

Her iki dilin edebiyatlarının zirve eserleri 16'ncı yüzyılda ve bu dillerin batı lehçeleri ile verilmiştir.

Türk edebiyatının zirve isimleri Füzuli, Baki, Nevî vs. 16'ncı yüzyıl şairleridir. Batı Türkçe'si olan Azerî ve Anadolu lehçelerini kullanmışlardır.

Aynı şekilde yazılı Kürt edebiyatının zirve isimleri Harîrî, Cezerî, Faki v.s. yine 16.yüzyıl şairleridir. Bu dönem ve sonrasında daha çok batı Kürtçe'si olan Kurmanci ve Zazaca kullanılmıştır.

Asırlar önce Kürtçe'yle beraber dokuz dilde şiir yazabilen Şükriyı Bidlîsiler, Harisı Bitlîsîler, Selimiyı Hizaniler, Axayokı Bêdariler vs. gibi yüzlerce Kürtçe eser sahibi yazar kürt edebiyatının önemli isimleridir. (DEVAM EDECEK)



Bu yazı 6158 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI