Bugun...


İhsan Yaşar

facebook-paylas
Osmanlı Devleti ve Kürtler 4.
Tarih: 02-12-2021 00:01:00 Güncelleme: 02-12-2021 19:38:00


Merhaba dostlar…                                                                                                                                                    

 Daha önceki yazılarımızda yazdığımız gibi, Birinci Dünya Savaşında çok ağır bir şekilde yenilen Osmanlı Devleti Sykes-Picot antlaşması ile İtilaf devletleri tarafından işgal edilerek toprakları paylaşılmıştır.                                                                                                                                               

Topraklarının büyük çoğunluğu Osmanlı İmparatorluğu içerisinde bulunan Kürtler; bu işgallerden en büyük zararı görmüşlerdir. Kürdistan coğrafyası 5 parçaya bölünmüştür.                                                                                                                                                          

Her ne kadar yalan yazılan tarihin yalancı yazarları, Kürtleri kimi zaman İngilizlerle, kimi zaman Ruslarla ve kimi zaman da Fransızlarla işbirliği yapmış gibi göstermeye çalışsalar da, biraz tarih bilgisi olan, vicdanlı her aklı başında insanın, bunun büyük bir yalan olduğunu, sadece Kürtleri kötülemeye yönelik bir algı operasyonu olduğunu bilmektedirler.   

Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte Kürtler eski husumetleri bir yana bırakarak, Osmanlı Ordusu saflarında İngiliz, Fransız ve Ruslara karşı savaşmışlardır.                                                                                           

17 Ekim 1917 tarihinde Rusya’ da yapılan Bolşevik devrimi, sadece Rusya’nın değil dünyanın da tarihini değiştiren olayların yaşandığı bir yıl oldu.                                                              

 Devrim sonrası kurulan SSCB Başkanı V.İlyiç Ulyanov veya bilinen ismi ile Lenin ; ”Ulusların kendi kaderlerini tayın hakkı ilkesi”  gereği Çarlık Rusya’sı döneminde işgal etiği birçok yerden orduyu geri çağırır. Ama geri çağrılan ordunun içinden birçok subay,  Rusya’ ya dönme yerine Asurî ve Ermeni kuvvetlerinin başına geçer. Ordudan ziyade çeteleşen bu başıbozuk kuvvetler, Osmanlı Devletinin yıkılmaya doğru gittiğini de fırsat bilerek, özellikle Osmanlı Devletinin Müslüman tebaasına karşı katliamlar yapmaya başlarlar.                                                                                                                      

  Bu katliamlar en çok Kürtlerin yaşadığı Serhat (Doğu Anadolu) ve Kuzey Mezopotamya  ( Güneydoğu Anadolu, Süleymaniye, Musul, Ravanduz, Sincar, Kerkük… vs)  bölgelerde yapıldı. Elbette bu katliamlar İngilizlerin, Fransızların ve Rusların desteği ile yapılmaktaydı. Birinci Dünya Savaşının galipleri, konjektürel olarak bölgenin yerleşik halklarından olan Kürt ve Arap aşiretlerini yanlarına almak için zaman zaman bazı vaatlerde bulunmuşlar. Ama bu söz ve vaatler tamamen aldatmaya yönelik,  çıkarlarını korumak için atıkları yalanlar manzumesinden başka bir şey değildi.                                                                                             

Şimdi o boş ve hiçbir karşılığı olmayan beyanatlardan birkaçını sizlerle paylaşmak isterim; İngiliz Başbakan David Lloyd Geoerge, 30 Ocak 1919 Paris konferansında şöyle demiştir ; “ Ermenistan, Suriye, Mezopotamya ve Kürdistan, Filistin ve Arabistan Osmanlı İmparatorluğundan tamamen ayrılmalıdır…” (1)  İngiliz Kraliyet donanmasının büyük Amirali Sir John Michael de Robeck, Dışişlerden sorumlu Devlet Bakanı Lord Curzona’ a hitaben yazdığı bir mektupta ; “ Kürt kabileleri İngiliz ve Fransız hâkimiyetine konacak, Kürdistan’ da hiçbir şekilde Türk bırakılmayacaktır.   Bir tek Kürt devleti mi yoksa birçok Kürt devleti mi kurulacağı düşünülecek…”

(2)   Aynı Curzon 25 Ocak 1921’ de Paris Konferansı yapıldığı sırada basına verdiği bir demeçte ; “ İstanbul Hükümeti mefluç (felç/ inme) ve Mustafa Kemal Türkiye’ninhakikihâkimidir…”                                                                                                                                                                                                              Evet; Birinci Dünya Savaşının galipleri bu tür onlarca, yüzlerce beyanat vermişlerdir. Vermişler vermesine ama daha sonra sahada neler yapmışlar, verdikleri sözleri ne kadar yerine getirmişler.  Ermenistan’ın kaderini Ruslara, Suriye’nin kaderini Fransızlara, Kürdistan’ın kaderini 5 ayrı devlete,  Filistin’in kaderini İsrail’e, Arabistan’ın kaderini ise onlarca devletçiklere bölerek, kendi çıkarlarına hizmet edecek manda devletçikler kurdurmuş, başlarına da onların emirlerinden çıkmayacak işbirlikçi, kukla yöneticiler atamışlardır. Çıkarlarına karşı çıkan kim olursa olsun yok etmişlerdir.   Her zaman bölge halklarını birbirine düşman ederek, birbirlerini öldürmelerine sebep olmuşlar. Oluk oluk akıttıkları bu kanlar; BARIŞ –ÖZGÜRLÜK -  ADALET- ÇAĞDAŞLIK VE MEDENİYET GİBİ SOLAĞANLARIN EŞLİĞİNDE ALTIN KUPALARDA ŞEREFE DİYE KUTLAMIŞLARDIR.  Bakın ;İkinci Dünya savaşının katilerinden, İngiltere eski başbakanı Churchill Avam Kamarası’nda ne diyor; “BİR DAMLA PETROL BİR DAMLA KANDAN KİYMETLİDİR”

(3) Bu katiller sürüsünün dünyaya Barış –özgürlük-Adalet ve Medeniyet getirmesi mümkün mü ? Bu sömürü, talan, sürgün, açlık, sefalet, yoksulluk, acı ve ölüm çarkı hala bütün hızı ile devam etmektedir. Kürt’ler bu işgalci itilaf devletlerinin amaçlarını, zihniyetlerini bildiklerinden, İslam ümmetinin birlik ve beraberliğini savunmuşlar. Hilafete tabii olduklarını, Osmanlı Devletinin parçalanmasına ve işgaline rıza göstermemişlerdir.  İtlaf devletleri Kürtlerin bu tavrı karşısında B planına geçerek kendilerine yeni kuklalar bularak,  yollarına onlarla devam etmişler.                                                                                            Kürt’leri de cezalandırma adına Kürdistan’ı da 5 parçaya bölmüşlerdir. Bazı tarihçiler, akademisyen, yazar ve çizerler ısrarla eski Osmanlı tebaası olan hakları ( Kürtler, Araplar, Çerkeş, Laz… vs ) toptancı bir mantıkla hepsine  “HAİN”  damgasını vurması kanımca sömürgeci emperyalist devletlerin değirmenine dün de bugün de su taşımaktan başka bir işe yaramamıştır ve yaramayacaktır…                                                                                                Osmanlı Devletinde yüzyıllarca birlikte bir arada yaşama kültürünü geliştiren bu kadim  halklara ne oldu da;  hem Osmanlı Devletine isyan etiller hem de birbirinin düşmanı olup din, mezhep ve ırk üzerinden birbirini boğazlamaya başladılar!?                                                                 

   Konular o kadar iç içe ve girift ki, işin işinden çıkılmaz bir hal almaması için şimdilik  bu konuya bir virgül koyup, zamanı gelince yazmak üzere asıl konumuz olan Kürt’lere dönmek istiyorum.Simdi Kürtlerle ilgili oluşturulmak istenen yanlış algıyı düzeltme adına sizinle birkaç örneği paylaşmak istiyorum;                                                                                                                                           

A-) 11 Mart 1917 tarihinde İngilizler Bağdat’ı işgal edince, Osmanlı Ordusunun başında Kut-tul Amare savaşının Komutanı ve Enver Paşa’nın amcası Halil Paşa bulunuyordu.                                      

Halil Paşa Bağdat işgal edilince kuzeyde Musul ve çevresine konuşlanır. Halil Paşa, Musul’ a doğru geri çekilirken, İran sınırını ve Süleymaniye’nin yönetimini Kürt aşiret reisi Şeyh Mahmud Berzenci’ye bıraktığını bir telgraf ile bildirir.   Telgraf ; “ Süleymaniye’ de Şeyh Mahmut Hazretlerine…                                          Süleymaniye –Sakız- Pencüwin – Sima’ da bulunan topçu kıtaatını, piyade ve süvarileri kâmilen sizin emirlerinize veriyorum. Sizi yalnız bu kuvvetlerin kumandanı olarak değil, aynı zamanda Süleymaniye Sancağı ve havalisinin azlonulmaz “EMİRİ” tayin ediyorum. (4-5)  Bu telgraf üzerine Şeyh Mahmut 1 Kasım 1918 tarihinde Süleymaniye’ de emirliğini ilan eder. Bölgedeki diğer güçlü Kürt aşiretleri ile birleşerek İngilizlere ve İngilizlerin kurduğu  “Levni” adını verdikleri Hıristiyan Asuri birliklerine karşı savaşır.                                                                                

  1 Kasım1918 yılında Irak’ta Şeyh Mahmut Berzenci liderliğinde kurulan Kürt Devleti; Osmanlı Devleti ile ilişkilerini kesmediği ve İngilizlerin çıkarlarına kayıtsız şartsız hizmet etmeyi kabul etmediği için, İngilizler Kürtlerin emirliğini kabul etmediler.Şeyh Mahmud komutasındaki Kürt ordusu İngilizlere karşı birçok başarı elde etmesine rağmen, Kürt Emirliği ancak 7,5 ay sürer.                                                                                                                    

I.Kürdistan hükümeti diye adlandırabileceğimiz Kürt Emirliği 17 Temmuz 1919’ da son bulur. İngilizler 3 Ağustos’ ta Kürt isyanının(!) tamamen bastırıldığını söylese de;  teslim alamadıkları bazı Kürt aşiret reisleri dağlara sığınarak orada gerilla faaliyetlerine devam etmişlerdir. Ve; Şeyh Mahmud ile İngilizlerin hesaplaşması burada bitmez…Devam edecek. Selam ve Dua ile.

İhsan Yaşar                                                                                                                                                                                         

1-2 ) İsyanlar-Osmanlıdan Cumhuriyete. Ferit Erden Boray.                                                                                        

  3-) https: // pertoturk.com.                                                                                                                                                                        

 4-) INDEPENDENT. Ortadoğu Notları. Altan Tan.                                                                             

5-) Öncü Gençlik. (Murat Güztoklusu - Elcezire ve Özdemir Harekâtı sayfa 25)

 

 



Bu yazı 7552 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI