Bugun...


İhsan Yaşar

facebook-paylas
Osmanlı Devleti -Kavalalı M. Ali Paşa – Türkiye (11 )
Tarih: 16-12-2020 09:58:00 Güncelleme: 16-12-2020 09:58:00


Bir önceki yazımızda, M. Ali Paşa’nın müttefiki olan Fransızlara amacının II. Mahmut’ u tahtan indirip yerine Abdülmecit’ i getirmek olduğunu söylemiştik. Dediğimiz gibi, M. Ali Paşa iyi bir satranç ustası gibi zamanı ve yeri gelinceye kadar sabırla bekler, diplomatik alt yapısını hazırlar, propagandasını yapar ve karşı tarafın en zayıf zamanında hamlesini yapardı.Daha evvel yazdığımız gibi Osmanlı Devletini, “ Hasta adam “ olarak gören, o zamanın güçlü devletleri Rusya, İngiltere ve Fransa M. Ali Paşa’nın ilerleyişini adam adım izliyorlardı. Bir İngiliz diplomatı, İbrahim Paşa’ ya Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili tavsiyelerde bulununca, İbrahim Paşa ; “ Siz yabancısınız, bizim gibi düşünemezsiniz, eğer İmparatorluğu parçalarsam(K),bütün Müslümanlar nefretle benden uzaklaşır. Padişahın hizmetkârı olarak kalmak istiyorum. İbrahim, İstanbul’ a varırsa, Padişahın ayaklarına kapanıp, af dilemek için varacaktır .” demiştir.(1)

Elbette, bu söylediklerinde ne kadar samimi olup olmadığını bilmiyoruz ama bu konuda ki rivayetlerin çokluğundan dolayı, Kavalalı M. Ali Paşa’nın gerçek amacının Padişah ve Payitaht olmadığını herkesi inandırmaya çalışıyorlardı. Kavalalı M. Ali Paşa, zamanın güçlü devletlerin “ Kongre Sistemi” prensiplerini uygulayıp duruma müdahale etmelerini önlemeye çok önem vermekteydi. Bu nedenle çok yavaş ve dikkatli hareket etmekteydi. Örneğin; Mısır ordularının ellerine geçirdikleri Filistin, Suriye ve Anadolu’ da Cuma hutbeleri yine Osmanlı Sultanı II. Mahmut’un ismi ile okutuluyordu, kendi adına ve kendi adını taşıyan para bastırmayıp, Osmanlı sikkelerini kullanmaya devam ediyordu. Halife ve Padişaha karşı son derece hassas ve nazik bir dil kullanıyordu.

M. Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın komutasındaki Mısır Ordusu Adana’dan Konya’ ya doğru ilerlemeye başlayınca, Babıâli, Mısır’a, Kaptan’ ı Derya Halil Paşa’yı göndererek, mütareke( Ateşkes-Bırakışma)  istedi. II. Mahmut, Rus Çarı Nikola’nın yardım teklifini ret ederek, Avrupa devletlerinden yardım istedi. Fransa’nın 1804 yılından beri M. Ali Paşa’yı desteklediği ve ona taraf olunduğu biliniyordu. Fransa sadece M. Ali Paşa’ ya taraf olmanın dışında aynı zamanda Osmanlı Devletinin bir eyaleti olan Cezayir’i işgal etmek için Cezayir’e saldırmış ve Cezayir’ de ki savaşının devam etiğini bildiği halde Osmanlı Hariciyesinin hangi diplomatik akıl, mantık veya siyaset(!) ile Fransa’dan yardım talep ettiğini anlamak mümkün değil. Aslında Osmanlı Devleti İngilizlerden yardım talep ederlerken epey ümitliydiler, çünkü 1800’lerden den beri menfaatleri gereği, Mısır’a göz diktiklerini, bu maksatla 1801 ‘ de Kölemenleri himaye etiklerini, 1806 ‘ da fiili olarak Mısır’ a asker çıkardıkları,1806-1811’ de M. Ali Paşa’ ya karşı savaşan Vehabilere yardım ettiği velhasıl M. Ali Paşa’nın Mısır ve Suriye’ de otoritesini zayıflatmak ve kendi menfaat ve çıkarlarını koruyup kollamak için yerel bazı güçlerle sürekli işbirliği halinde olduklarını da biliniyordu.

Bu sebeplerle beraber, Fransızların M. Ali Paşa’nın üzerindeki nüfuzundan da epey rahatsız olduklarını göz ardı etmemek lazım. 

Osmanlı Devleti; bütün bu sebeplerden dolayı, M. Ali Paşa’ ya karşı, İngilizlerin kendilerine yardım etme ihtimaline çok güveniyorlardı. Bu sebeple Londra’ ya gönderilen Namık Paşa’ ya bir sürü vaatler verildi ama fiili bir yardım elde edemeden eli boş döndü. Namık Paşa; “Şimdilik bazı iç meselelerinden dolayı- ( 1831’de İngiltere’ de ihtilal vardı)- istenilen yardımlar yapılamayacaktır. Lakin Babıâli’nin M. Ali Paşa ile yaptığı temastan bir netice çıkmaz ise ve M. Ali Paşa taarruzunda devam ederse, OSMANLI DEVLETİ’ NİN MÜLKİ TAMAMİYETİNİ İSTİYEN İNGİLTERE YARDIMDA GEÇİKMİYECEKTİR.”  mealinde üç mektup ile geri döndü. Bu üç mektup biri, İngiltere Kralının, biri Başvekilin diğeri de Hariciye Nazırınındı. Dolaysıyla İngiltere, dolaylı yoldan şimdilik olaylara Fransız(!)  kalacağını ve gelişmelere göre pozisyon alacağını söylüyordu. Osmanlı Devleti, İngiltere ve Fransa’nın kendilerine yardım etmeyeceğini anlayınca önlerinde iki seçenek kalıyordu, ya M. Ali Paşa’nın bütün dayatmalarını kabul etmek ya ısrarla yardım etme teklifinde bulunan Çar Nikola’nın yardım teklifini kabul etmek. Bir Osmanlı Valisi olan M. Ali Paşa’nın her istediğini kabul etmek II. Mahmut’ a çok ağır geliyordu. II. Mahmut tabiri yerinde ise iki arada bir derede çok zor bir durumla karşı karşıya kalmıştı. Aslında Rusya’nın da ısrarla Osmanlı Devletine yardım etmesindeki sebep, Osmanlı devletini çok sevdiğinden değildi. Daha evvelde yazdığımız gibi, Rusya’nın Osmanlı Devletine, “Hasta Adam !” benzetmesi yaparak, İngiltere ve Fransa’ya kendi aralarında parçalayıp taksim etme teklifine eğer İngiltere ve Fransa o zaman sıcak bakmış olsaydı beklide Osmanlı Devleti çoktan yıkılmış, parçalanmış ve tarihin karanlık sayfalarında sadece birer tarihi belge veya argüman olarak kalacaktı. Aslında Rusya, M. Ali Paşa’nın isyanı Osmanlı Devletinin Balkanlarda, Boğazlarda ve kısmen de olsa Kafkaslarda ki gücünü ve nüfuzunu azaltıp zayıflatacağını düşünerek lakayt kalmıştı. M. Ali Paşa’nın Avrupa devletlerinden ve özelliklede Fransa’dan aldığı desek ile İstanbul’ a doğru ilerlemeye başlaması, Rusya’yı endişelendirmiş ve lakayt tavrından vazgeçerek Konya savaşından beri onlarca defa teklif etiği yardım etmeyi yenilemekteydi. Avrupa’dan istediği yardımı alamayan II. Mahmut çok zor bir durumda kalmıştı. Padişahlığı ve Payitaht büyük bir risk altındaydı, deyim yerindeyse II. Mahmut; “Denize düşen, yılana sarılır!” misali istemeye istemeye Rus yardımını kabul etmek zorunda kaldı. Çar Nikola, General Moraviyef’ i önce İstanbul’ a göndererek Babıali’ ye “İstenilen yardımların derhal yapılacağını “ söyleyerek II. Mahmut’un rahatlamasını sağladıktan sonra da M. Ali Paşa’ ya göndererek ; “Derhal savaşı durdurmasını” ihtar ederek ateşkesi sağlamıştır. Moraviyef’in ihtarı üzerine M. Ali Paşa derhal oğlu İbrahim Paşa’ ya haber göndererek bulunduğu yerde durmasını emir etmek zorunda kalmıştır. Şimdi günümüzdeki olaylara ve olayların taraflarını göz önüne getirdiğimizde aslında çok da birçok şeyin değişmediğini görüyoruz.

Mısır, Irak, Suriye, Libya, Filistin, Kürdistan Azerbaycan, Ermenistan, Ukrayna, Kırım, Balkanlar, Rumeli, Kafkasya, Afrika… vs yerleri gözün(m)üzün önüne getirdiğimiz de Hilal ile Haç üzerinden –( Aslında tamamen çıkar amaçlı -) dünya paylaşım savaşlarının bütün acımazsızlığı ve vahşeti ile devam etiğini görebiliyoruz… ABD, Rusya, İngiltere, AB Ülkeleri (Fransız, Almanya, İtalya… vd), Çin, İsrail, İran ve Türkiye… Yine dışarıdan müdahaleler, içerden parçalayıp bölmeler… Kardeşi kardeşe kırdırarak, kendilerine kurtarıcı “Melek” rolünde gösterip Şeytanın bile yapmakta imtina etiği vahşetin kat be kat fazlasını “kutsal” (-din, demokrasi, barış, insan hakları ve özgürlük gibi…) değerlerle boylayıp maskeleyerek her türlü zulmü, vahşeti ve katliamı meşrulaştırmaya çalışıyorlar...   

Devam edecek…

Selam ve dua ile. 



Bu yazı 7475 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI