Bugun...


İhsan Yaşar

facebook-paylas
Osmanlı Devleti -Kavalalı M. Ali Paşa – Türkiye (12 )
Tarih: 29-12-2020 00:02:00 Güncelleme: 29-12-2020 00:02:00


Osmanlı devleti, Konya’da ki savaşı da kaybedince artık askeri anlamda yapabilecek bir şeyinin kalmadığın, eğer bir şeyler yapmazsa İstanbul ve Payitahtın da işgal edilme riskinin artığını çok iyi anlamıştı. M. Ali Paşa’yı hafife almanın ceremesini en az zayiatla atlatmanın hal ve çaresini aramak için, Tophane Müşiri Halil Rıfat ile Amedci Mustafa Reşit bey’i Mısır’ a göndererek M. Ali Paşa ile anlaşma zemini oluşturmaya çalışırken diğer taraftan da dış devletler nezdinde kendine destek vermeleri için diplomatik kanalardan görüşmeler başlattı. M. Ali Paşa, II. Mahmut’un elçisi H.Rıfat Paşa’nın kendisine yaptığı;

1-) M. Ali Paşa affedilecekti.                                                                                                                                            

 2-) Akka Valiliği de kendisine verilecekti.                                                                                                                                 

  3-)Bunlara mukabil, M. Ali Paşa da donanmasından bir kısmını İstanbul’ a gönderecekti. 

Bu üç maddelik anlaşma teklifini M. Ali Paşa yanındaki Fransız müşavirlerinin tesiri ile reddetti. II. Mahmut içerisinde bulunduğu durumun vahametini geç de olsa anlamıştı. Bir an önce bu kıskançtan kurtulmak için diplomatik faaliyetler içerisine de girmiş ama daha evvel yazdığımız gibi Fransa ve İngiltere’den istediği desteği alamayınca Rusya’nın ısrarla teklif etiği desteği kabul etmek zorunda kalmıştı. Rus Çarı Nikola’ nın yaverlerinden General Moraviyef’ in İstanbul ve Mısır ziyaretleri sonrasında, M. Ali Paşa’nın, Fransa’nın ve İngiltere’nin tavrı değişti. General Moraviyef’ in ihtarı üzerine, İstanbul ve Payitaht ile ilgili hesapları olan M. Ali Paşa ve oğlu İbrahim Paşa,  evdeki hesaplarının çarşıya uymadığını görerek yeni bir strateji geliştirmeleri gerektiğini anladılar. M. Ali Paşa;  Kütahya’da bulunan oğlu İbrahim Paşa’ya istemeden de olsa bulunduğu yerde durmasını için emir vermek zorunda kaldı. Rusya tez elden İstanbul’a donanmasını göndererek bu işte ki ciddiyetini ve Osmanlı Devletini desteklediğini, taraf olduğunu göstermiş bulunuyordu. II. Mahmut, Rusya’nın İstanbul’ a gönderdiği donanmayı, yeterli bulmayarak, Tuna bölgesinden 30.000 askerin de İstanbul’a gönderilmesini istedi. Gelen bu kuvvetlerin bir kısmı Boğaz’ın dışında kalmakla beraber, 9 gemiden ve 15.000 kişiden oluşan askerlerle beraber, başka bir kısım kuvvetlerle; 5 Nisan 1833 tarihinde Büyükdere önüne gelerek Anadolu yakasına yerleşti. (- Aslında bundan 187 yıl önce fiili olmasa da zımnen Rusya tarafından işgal edilişti-) Rusya’nın bu hamlelerine karşılık şimdiye kadar olaylara Fransız kalan İngiltere hemen Fransa’yı’ da yanına alarak harekete geçti. Fransa ve İngiltere birlikte İstanbul elçilerine, Rusya’nın derhal İstanbul’dan uzaklaştırılması için direktifler vererek, müşterek donanmalarını da İzmir’ e göndererek, karaya asker çıkardılar. (- Böylece İzmir’ de Fransız ve İngilizler tarafından filli olarak işgal edilmiş oldu-) İngilizler ve Fransızlar eğer Ruslar Marmara’dan Ege’ ye, İstanbul’dan Orta Anadolu’ya yürüyecek olurlarsa derhal buna mani olacakları deklare etiller.                                                 

İngiliz elçisi Lord  Ponsboy ve Fransız elçisi Amiral Rusen  harekete geçerek  II. Mahmut ile M. Ali Paşa’nın arasını bulmak için yoğun bir diplomatik  mesai harcamaya başladılar. Önce, M. Ali Paşa’ ya; Filistin’in tamamını ve Akka’ ya kadar Suriye’nin güneyini vermeyi teklif ettiler. M. Ali Paşa bunları az bulduğunu söyleyerek, tehditlerde bulundu. İngilizler ve bilhassa Fransızlar, görünürde tarafsız mutavassıt (-Aracılık eden-Aracı) bir rol oynuyorlardı ama daha evvelde yazdığımız gibi haddizatında (-Aslında- Gerçeğinde-) Fransızlar zaten M. Ali Paşa’nın müttefikiydiler. Fransızlar her halükarda kendi menfaatlerini düşünüyorlardı; bunu içinde Padişah II. Mahmut’un M. Ali Paşa ile anlaşmasını veya M. Ali Paşa’nın kazanmasını istiyorlardı. Zira her iki halde Fransızların menfaatlerineydi. İngilizlerin, Fransızların ve Rusların olaya müdahil olmaları tamamen kendi menfaat ve çıkarları içindi.                                                     Evet; koca Osmanlı İmparatorluğu adeta akrebin kıskancında can çekişmekteydi.                                    

Dünün kudretli imparatorluğu, bugün düşmanların gözünde ”Hasat Adam”dı.                                      

 İmparatorluk hasadı tamamlanmış bir buğday tarlasına benziyordu, parçalanmış, talan edilmiş ve her tarafta kısa sürede büyük bir yangına dönüşebilecek küçük isyan ateşleri parlıyordu bütün topraklarında… Bu küçük isyan ateşleri için gerekli tedbir alınmazsa, koca imparatorluğu küle döndürmesi işten bile değildi…                                                                                                                                                                                 

 M. Ali Paşa, arabulucu devletlerin teklifini ret edince, Osmanlı Devleti, Rusya ve kısmen de arabulucu devletler müşkül duruma düştüler. Rusya her ne kadar M. Ali Paşa’yı tehdit ederek Kütahya’ da çivi gibi çakılmasını ve ilerlemesini engellemişse de, herhangi bir müdahalede sadece M. Ali Paşa’yı değil İngilizleri ve Fransızları da karşısına alacağını biliyordu. Babıâli, Rusya’nın çekip gitmesini istese, onu yutmaya hazır canavarlara kendini kendi eli ile teslim etmiş olacaktı. M. Ali Paşa ise durumun nazikliğinin farkındaydı ve yapılan teklifleri kabul etmiyor, en kabul edilmeyecek zor isteklerde bulunarak pazarlık payını artırma peşindeydi. Velhasıl kelam mesele çok çetrefilli ve herkesin memnun olacağı ortak bir çözüm bulmak nerede ise mümkün görünmüyordu. Heyetler, Padişah II. Mahmut ve M. Ali Paşa arasında sürdürdükleri diplomatik görüşmelerin sonunda Padişah II. Mahmut’ un ve M. Ali Paşa’nın içine pek sinmese de, her iki taraf ta durumun vahametini ve nazikliği karşısında bir takım kozlarını ilerde paylaşmak üzere “Kerhen” de olsa bir anlaşmaya vardılar.                                                   

   Osmanlı Devletini temsilen Amedci Reşit Bey ile Fransız Maslahatgüzarı Varen, İbrahim Paşa’nın ordugâhına giderek, 14 Mayıs 1833 yılında “Kütahya Antlaşmasını” imzaladılar.                                                                                   

  187 yıl önce Osmanlı Devletinin “Kudretli – Gâvur!” Padişahı II. Mahmut acaba kendisine tabi olan bir Vali’sine verdiği sözü tutmuş olsaydı, İmparatorluğun ve yenidünya düzeninin içinde bulunduğu ekonomik, askeri, siyasi, hukuki, idari... vs yapısın iyi analiz edip ona göre hamlelerini yapmış olsaydı; olaylara duygusal değil de akıl, bilim ve ilim çerçevesinde bakabilseydi, İngiliz,Fransız ve Rusya’ya ya bu kadar muhtaç olmak zorunda kalır mıydı!?                                                                                                                                                           

  Tarihi yazmamızdaki maksat ola ki bizi idare edenler, aynı hataya düşmesinler…                                      

  Kendi sorunlarımızı kendimiz kendi içimizde adaletle çözmezsek dün olduğu gibi bugünde, bizden çok daha güçlü olanlar bize, bizlere kendi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda yeni suni sınırlar çizerek, çizdirerek; kendi ellerimizle BİRBİRİMİZİ “YOK” ETMEK ÜZERE YENİDEN  “PARÇALA, BÖL VE YÖNET “ PROJELERİNİ FORMÜLE EDEREK, DAYATARAK, DEVREYE SOKARAK YÜZYILIK YENİ ÇÖZÜLEMEZ DÜŞMANLIKLARIN TOHUMUNU EKECEKLERDİR… ZATEN YETERİ KADAR DA EKTİLER… EKİYORLAR… TOHUMLARIN BAŞAKA DURMAMASI İÇİN TARİHTEN DERS ALALIM VE SORUNLARIMIZIN VARLIĞINDAN KORKMADAN, CESURCA KABUL EDİP ÇÖZÜMÜ İÇİN DE ADALETLE HÜKÜM VERELİM, VERELİM Kİ ;  “TARİH BİZİM ELİMİZLE TEKRAR TEKERÜR ETMESİN”…

Devem edecek. Selam ve dua ile. İhsan yaşar.                 

                                                                                      



Bu yazı 7183 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI