Bugun...


İhsan Yaşar

facebook-paylas
OSMANLI DEVLETİ-KAVALALI M.ALİ PAŞA VE TÜRKİYE (4).
Tarih: 19-10-2020 00:02:00 Güncelleme: 20-11-2020 17:58:00


Kavalalı M. Ali Paşa’ yı, bir önceki yazımızdan kaldığımız yerden yazmaya devam edelim.                                       

Padişah II. Mahmut ile Kavalalı M. Ali Paşa arasında zaman zaman ortaya çıkan ufak tefek anlaşmazlıklar, yapılan dedikodular yüzünden gün geçtikçe aralarının açılmasına sebep oluyordu.  Padişah ile Paşanın arasını bozmak isteyen saray vükelası sürekli dedikodu yaparak, Padişah ile Paşanın birbirinden soğumasına sebep oluyorlardı. Ve;  bu soğukluk,  sürekli üretilen dedikodular yüzünden zamanla aralarında sert rüzgârlarların esmesine, birbirine olan güvenlerini ve itimatlarını kaybetmelerine sebebiyet veriyordu.  M. Ali Paşa’ nın başarılarının artarak devam etmesi ve aynı zamanda Osmanlı Devleti ile işbirliği ve uyum içinde olması İngilizler, Fransızlar ve Rusların hesabına gelmiyordu.  “ Hasta Adam”  dedikleri Osmanlı Devletinin iyileşmesini istemeyen gerek zamanın güçlü devletleri ve gerekse bu ilişkiden beslenen çıkar odakları, çıkarları zedelenir veya tamamen kaybederiz diye,  ne yapıp edip padişah ile paşanın arasını bozmak ve bu ittifakı bitirmek istiyorlardı. Osmanlı Devletinin tebaası olan birtakım gayri Müslim, Müslim tüccarlar, bürokratlar, dış devletlerle işbirliği yaparak M. Ali Paşayı Osmanlı Devletine karşı isyan ettirmeye muvaffak oldular.                                                                                                                                 

  II. Mahmut ile M. Ali Paşa arasında sorunları kısaca bazı başlıklar arasında sıralayacak olursak:                                   

1-) M. Ali Paşa’ nın başarılarını çekemeyen paşaların sürekli paşayı, padişaha çekiştirmeleri ve kötülemeleri yüzünden, Padişah ile Paşanın arasındaki soğukluk bir türlü bitmiyordu.                                                       

  2-) Mora isyanında, M. Ali Paşa’nın donanmasının yakılması sonrası, M. Ali Paşa’ nın oğlu İbrahim Paşa, Padişaha sormadan, izin almadan çekip Mısır ‘ a geri dönmesi. Osmanlı Devletine tabi bir valinin, Padişahtan izin almadan, kendi başına buyruk davranarak hareket etmesi, Osmanlı Devlet geleneğine uymayan bir uygulama olması sebebi ile İbrahim Paşanın müstakil bir devlet reisi gibi izin almayı gerek görmeden Mısıra dönmesi, Padişahın canını çok sıkmıştı. Durumdan vazife çıkarmayı meslek haline getirmiş bu dedikoducu paşalar, bu fırsatı hemen değerlendirip ateşe benzin dökerek olayı harlatarak büyütmüşlerdir.  M. Ali Paşa ve oğullarının yaptığı bu başına buyruk hareketleri aslında Osmanlı Devletinin, devlet yönetme gelenek ve göreneklerine göre asla yapılmaması gereken hareketler olup, kesinlikle Osmanlı Devletinin güçlü zamanlarında yapılmış olsa ; ” TİZ KELLESİ ALINA !” diyerek Padişah ferman buyurdu…                                                                                                                                         

 3-)1828 -1829 Osmanlı  –Rus harbinde, M. Ali Paşa’dan askeri yardım istendiği halde, Paşa sadece bir miktar para göndermekle yetinmiş. M. Ali Paşa’nın bu tavrı Padişahın canını çok sıkmış ve bütün bu olanlar Padişah ile Paşanın arasındaki makasın gittikçe açılmasına sebep olmuştu.                                             

   4-)M. Ali Paşa, Suriye’ deki Dürzî ve Marunîleri himaye ediyor, istediği valiye yardım ediyor, istemediği valiye ise düşman kesiliyordu. Padişah, Paşanın bu başına buyruk hareketlerden son derece rahatsız oluyordu. M. Ali Paşa, bir Osmanlı Paşası olmasına rağmen kendi başına buyruk davranarak, aslında Padişah’ a şu mesajı da veriyordu ; “ İdarem altında bulunan yerlerde ve hinterlandımda tek yetkili benim ve yetkimi kimseyle paylaşmam .” diyordu. Bütün bu yaşananlar ister istemez Padişahı endişelendiriyor ve Paşanın kendisine sadakati konusunda ciddi ciddi şüphelendiriyordu.                                                                                                                                                                          

5- Edirne antlaşmasından sonra, yakılmış olan donanmasını yeniden ihya etmeyi gerekçe gösterek Lübnan ormanlarına ihtiyacı olduğundan daha önce kendisine vaat edilen Girit, Suriye, Traplusşam Valiliklerini istedi.                                                                                                                                                                                          

6-)Padişah, M. Ali Paşa’ nın daha çok güçlenmemesi için daha evvel söz verdiği halde ve M. Ali paşa’nın Padişahtan verilen sözlerini yerine getirilmesini istemesi karşısında, Padişah geri adım atarak sadece Girit valiliğini verebileceğini söyledi. M. Ali Paşa, Padişahın bu söylemine karşın ısrarla Suriye’ yit istedi.                                                                                                                                                                                          

 7-) M. Ali paşa’nın Suriye konusundaki ısrarı karşısında Padişah, M. Ali Paşa’dan kurtulmak için yeni bir plan hazırladı. Eskilerin deyimi ile “ Osmanlıda plan çok!” .  Bu yeni plana göre, Şam Valiliğine tayin edilen Benlerli Selim Paşa, (1) ani bir baskınla M. Ali Paşa’yı yakalayıp İstanbul ‘a gönderecekti.                                 

  8-)Daha evvel de değindiğimiz gibi, M. Alİ Paşa, Mısır’ da ki gelirleri 300 kat artırarak ekonomik anlamda çok güçlenmişti. Hem Payitahtta olup bitenden haberdar olmak hem de Padişaha kendini kötüleyenlere karşı kendini savunmaları için saraydaki bir takım etkili ve yetkili insanlardan âdete kendine hem casusluk hem de bu günkü terim ile lobicilik yapmaları için bol miktarda hediyeler(!) / (Rüşvet) veriyordu. İşte saraydaki bu adamları sayesinde Padişahın bu planından haberdar olunca vakit kaybetmeden Suriye’nin üzerine sefer başlattı. M. Ali Paşa, Akka vali olan Abdullah Paşa ile daha önceleri bir takım sorunlar yaşamıştı. Bir ara fermanı çıkarılan Abdullah Paşa, M.Ali Paşa’ nın himayesi ile affedilmişti. M. Ali Paşa’ya borçlanan (Badehu) Abdullah Paşa ,borcunu vermediği gibi M. Ali Paşa’ dan kaçan köleleri de himayesine alıp onları kollayıp koruyordu.  M. Ali paşa, Abdullah Paşa’ ya güvenmiyordu. Bir hile ile tuzak kurarak kendisini ortadan kaldıracağını düşünen M. Ali Paşa öncelikle Abdullah Paşa’dan kurtulmak için alacağını ve Mısır’ dan Akka’ ya sığınan mülteci ve köleleri istedi. Red cevabını alınca da, Aralık 1831’ de, Oğlu İbrahim Paşa ile aslen Fransız olan ama hayli zamandır Mısır ordusunun ıslahına çalışmış ve sonra Müslüman olup Süleyman ismini alan ( General Sev ) kumandasında 25.000.kişilik bir kuvveti Akka üzerine gönderdi. Kısa bir zamanda, fazla bir direnişle karşılaşmadan Akka’ yı ele geçirerek topraklarına kattı. Devam edecek.

İhsan Yaşar. Selam ve dua ile…

1-) Ahmet Paşa, Napolenon Bonaparte’ a karşı Akka kalesini savunan ünlü Osmanlı veziri Cezzar Ahmet Paşa’nın oğlu.



Bu yazı 6497 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI