Bugun...


İhsan Yaşar

facebook-paylas
Osmanlı Devleti -Kavalalı M. Ali Paşa – Türkiye (9)
Tarih: 01-12-2020 00:01:00 Güncelleme: 01-12-2020 00:01:00


Osmanlı Devletinin orduları bir türlü Mısır Ordusu karşısında dikiş tutturamıyordu. En son Konya savaşında karşı karşıya gelen iki ordunun mevcut asker sayısı; Osmanlı Ordusunun 65 ile 80.000, Mısır Ordusunun ise 20 ile 30.000 arasında asker, 15-20 gemilik donanmasının olduğu rivayet edilir. Asker sayısı bakımından Mısır ordusunun 3 katı olan Osmanlı Ordusu maalesef Mısır Ordusu karşısında tutunamayarak yenilmişti.

Gerek mahallinde bulunan ve gerekse imparatorluğun diğer bölgelerinden getirilen askerlerden oluşturulun orduların hiç birisi Mısır ordusunun karşısında bir varlık gösteremediler. 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşı yenilgileri ve daha sonra kendi Valisi-Paşa’ sının komutası altında olan, kendi ordusuna karşı aldığı peş peşe yenilgilerden sonra, Osmanlı Devleti ve Hanedanlığı çok büyük bir itibar ve nüfuz kaybına uğramıştı…                                       

 İbrahim Paşa; Ekim 1806 yılında, babası M. Ali Paşa’nın Osmanlı Devletine vermeyi taahhüt etiği vergiye karşılık rehin olarak kaldığı İstanbul’u fetih etmek için askeri anlamda ciddi hiçbir engel kalmamıştı. Bütün bu yenilgileri sadece bir tek sebebe bağlamak elbette ne hakkaniyete ne akıl mantığa ne de tarihin bilimsel metodolojisine yakışır. Elbette, gerek içerden ve gerekse dışarıdan onlarca neden sayabiliriz ama konumuzun dağılmaması açısından, bizce önemli bazı nedenleri yazmak gerekirse;Mısır Ordusu, Osmanlı Ordusundan çok daha disiplinli, kabiliyetli, emir komuta zinciri içerisinde uyumlu, lojistik ve malzeme açısından avantajlı, moral ve motivasyon olarak çok daha iyi bir durumdaydı. İbrahim Paşa; işgal etmek istediği şehirlere kendisinden önce güçlü bir propaganda ile oluşturduğu namı ve şöhreti gidiyordu. İbrahim Paşa, zamanına göre profesyonel sayılacak propaganda yöntemleri sayesinde; Mısır, Suriye ve hatta Anadolu’da adeta bir kurtarıcı gibi karşılanmış ve bazı şehirlerde Osmanlı Devletinin atadığı mütesellilerin kendileri İbrahim Paşa’yı davet etmişler veya İbrahim Paşa’ ya biat etiklerini bildirmişlerdir. İbrahim Paşa, şehirlerin mütesellilerine, aşiret reislerine, Osmanlı Devletine bir şekilde düşman olmuş eşkıya, kaçak, kaçakçı, haklı, haksız, iyi veya kötü namı, şanı olan herkese sözlü veya yazılı mektuplarla haber göndererek, kim hangi “Dil”den anlıyorsa o dili kullanarak, “Havuç ve sopa” politikası uygulayarak Filistin, Suriye ve Anadolu’nun neredeyse tamamına hâkim olayı başardı. Bütün bu başarının temelinde, M. Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’yı uygulayacağı askeri, psikolojik ve en önemlisi bölge halkına karşı nasıl davranacağına dair söylediği öğüt, nasihat yol ve yöntemlerin İbrahim Paşa ve askerleri tarafından âmâsız, fakatsız ve nerdeyse harfi harfine eksiksiz uygulanmasıdır. İbrahim Paşa, aslında babası M. Ali Paşa’nın kendisine önerdiği ve en öncelikli olarak dikkat etmesini istediği; sivil halkın sevgisini kazanma politikalarını uyguluyordu.      

Genel olarak bütün fetih dönemi boyunca, sivil ahaliye zarar vermemesi konusunda babası tarafından uyarılan İbrahim Paşa, babasının dediklerinin dışına çıkmamış ve sivil halkın zarar görmemesi için komutanlarını ve askerlerini uyarmıştır. İbrahim Paşa; özellikle kendilerine karşı büyük bir direniş gösteren Akka’ lıların mallarını yağmalanmasını yasakladı, itaatsizlik edenleri cezalandırdı ve çalmış oldukları her şeyi iade etmelerini emretti. Halktan ordusu için alınan her türlü mal, eşya ve hizmetin karşılığını bolca ödenmesini, halkın satmadığı veya vermek istemediği malzeme, eşya, yiyecek ve giyeceğin asla zorla alınmamasını, halka karşı zorba ve kaba davranılmamasını… gibi; halkın gönlünü kazanacak politikalar sayesinde, halkın dostluğunu ve güvenini kazanarak, onlarla işbirliğini geliştirip, bu işbirliği sayesinde çoğu şehirlere hiçbir direnişle karşılaşmadan halkın alkışları ve tezahüratı altında fetih ettiği şehirlere girdiler ve çoğu şehir halk tarafından İbrahim Paşa’ ya teslim edildi diyebiliriz.                   

Akka’ da sürdürdükleri bu politikayı Şam’da da sürdürerek, halka şefkat, sabır ve anlayış göstererek, halkın can, mal ve namus emniyetini sağlayarak halkın güvenini kazandılar. Osmanlı Devletini temsilen bulunana mütesellilerden halk memnun değildi. Müteselliler halktan kopuk, zorba, başlarına buruk ve Osmanlı Devletine yakışmayan tavır ve davranışlarla âdete halkı canlarından bezdirmişlerdi. Hata çoğu zaman bu şikâyetler o kadar çoğalıyordu ki;    Babıâli’nin tayin etiği mütesellilerini yargılayıp;  görevden alma, sürgün ve hatta idam varan cezalar veriyorlardı. Bu ve buna benzer sebeplerden dolayı halk âdete İbrahim Paşa’yı ve Mısır Ordusunu, onları Osmanlının boyunduruk ve baskısından kurtaran bir kurtarıcı gibi görüyordu. Daha evvel de yazdığın gibi; İbrahim Paşa halkın nabzına göre şerbet vererek, halka zorla hiçbir şeyin yapılmayacağını, yaptırılmayacağını, halkın daha rahat, bolluk ve bereket içerinde keyifli bir hayat süreceklerini vaat ederek kalelerden, şehirlerden önce halkın GÖNLÜNÜ kazanıyordu.                                                                                                                                    Kimi tarihçiler, M. Ali Paşa’nın peş peşe ve bu kadar kolay savaş kazanmasını tarihe şöyle not düşüyorlar;  “(…)” İbrahim Paşa; gasp ve zorbalıkla yaşayan despotların zalim hâkimiyeti altında inleyen”  insanların mağduriyetinden ve arzularından istifade etti…İbrahim Paşa;  Osmanlıdan geri alınan her şehirden göç edenlerin tekrar geri dönmelerinin teşvik edilmesi, evlerinin onarılarak tamir edilmesini, yıkılmışa yeniden yapılması veya bedelinin ödenmesi,  surların, mabetlerin, yollar, han ve hamam kontrol edilerek bozulan ve yıkılan yerlerin onarılması ve hak sahiplerine iade edilmesi… gibi sadece gönülleri değil şehirlerin de imarına yönelik emirlerini verdi.   M. Ali Paşa daha önceki fetihlerde Filistin, Suriye ve Anadolu’dakilere karşı göstermiş bulunduğu hak, hukuk, adalet ve şefkatli tavrını göstermemişti.

 M. Ali Paşa’nın Kölemenler, Vahabiler, rakipleri olan Osmanlı Paşaları ve özellikle Sudan ‘ ın fethi esnasında çevirdiği entrikalar, yaptığı zorbalık ve zulümler iyi bilinir.                                                 

  Peki, M. Ali Paşa ve onun sözünden çıkmayan oğulları ve komutanları nasıl oldu da mahallinde, Filistin’ de, Anadolu ‘ da “BARIŞ GÜVERCİNİ “ olarak karşılandı? Bu barış güvercini rolünü neden üstlendi?                                                                                                                            

DÜNÜN CEHENNEM ZEBANİSİ NASIL BİRDEN MELEK OLDU?…                                                                  

 Devam edecek…

İhsan Yaşar.            

 

 



Bu yazı 7239 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI