Geçtiğimiz ay sezon içindeki 3. teknik direktörünü gönderen Diyarbekirspor, yeni teknik direktör için ilginç bir yönteme başvurdu.

7/24 aktif kullandığı(!) sosyal medya hesaplarından, yeni teknik direktörünün taraftarının isteği doğrultusunda yapılacağını duyurdu. Sosyal medyadan taraftar baskısıyla yıldız futbolcu transferi yapıldığını çok gördük de, bu yönteme başvuranı daha önce görmemiştik.

Böyle olunca da yorumlar başladı tabii. İlk öne çıkan aday Türkiye'de 30'a yakın takım çalıştırmış düşürmediğı takım kalmamış Yılmaz Vural'dı. Farklı isimler de gündeme geldi tabii; Serkan Özbalta, Yusuf Şimşek, Ertuğrul Sağlam ve birçok isim sosyal medya hesaplarında yer buldu. Fakat ağırlıklı isim Yılmaz Vural'dı.

Yönetim de taraftarın isteğine kayıtsız kalmamış hiç bir vizyonu, başarısı olmayan Yılmaz Vural'a teklifini yapmıştı. Maddi anlamda beklentileri karşılayamamış olacak ki Yılmaz Vural teklifi reddetti.

Oysa ki Yılmaz Vural'ın biraz ileri görüşlülüğü olsaydı, biraz Ahmet Akcan aklı olsaydı 2-3 ayda istediği parayı tazminatıyla alıp gidecekti.

Tabii Yılmaz Vural teklifi reddedince Diyarbekirspor çıtayı daha da yükseltti. (Daha da yükseltti dediğime bakmayın yükseklik göreceli bir kavram sonuçta.) Yönetim taraftarın beklentisinin fazlasıyla karşılanacağını açıklarken, Ali Koç'un ortaya koyduğu vizyon gibi Bielsa kalibresinde hoca beklenir oldu.

Bielsa için temaslar, Lucescu emekli olmadan yolu Diyarbakır'dan geçer mi, Pereira yeni kovuldu dönüşe geçmeden hemen alabilir miyiz, e yerli ve milli olsun diyorsak Sergen Yalçın yeni gönderildi. Hem canı da sıkılmaz kendisi için hipodromumuz da şehir merkezine oldukça yakın, bunları düşünmeye başlamışken bi baktık ki taraftarlar arasında hiç dile getirilmeyen Soner Tolungüç ile anlaşma sağlanmış.

E hani taraftarın istediği teknik direktörle anlaşma sağlanacaktı. Soner hocanın hiç bir yerde hiçbir taraftar tarafından dile getirilmediği belli. 2 ay sonra bu teknik direktörü de gönderdiğinizde taraftar, hocamızı istemişti onların isteğini yerine getirdik biz sorumluluk almıyoruz mu diyeceksiniz? Yoksa siz hala sorunun hoca olduğunu mu düşünüyorsunuz? Her şeyi taraftar yapacaksa sizin ne işiniz var o koltukta?