Bugun...


Kutbettin Akdemir

facebook-paylas
KELİME-İ TEVHİT ve KELİME-İ ŞEHADET-2-
Tarih: 24-05-2021 00:01:00 Güncelleme: 24-05-2021 00:01:00


Geçen haftaki dersimizde Amentü, yani imanın 6 temel şartını kısaca söylemiştik. Amentü'nün özeti mahiyetinde olan cümleye Kelime-i Tevhit diyoruz. Kelime-i tevhidi ikrar ve şahitlik etme cümlesine de Kelime-i Şehadet ismini veriyoruz. Yani “Eşhedü en lâ ilâhe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlüh” (Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed’in (s.a.v) Allah’ın kulu ve Resulü olduğuna şahitlik ederim) cümlesi.

3- İlah demek "kendisine ibadet edilen" demektir

İbadet,; kulun yaratılış gayesine uygun hareket etmesi, sahip olduğu nimetlere karşı şükrünü ve minnetini ifade etmesidir. İslam, her kulun en azından farzlar noktasında ibadet şuuru taşımasını ister. Hadis-i Kutsi’de Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

Kulum bana farz kıldıklarımdan daha sevimli bir şeyle yaklaşamaz. Nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder. Sonuçta ben onu severim. Onu sevince de onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı gibi olurum. Benden istediğinde ona veririm. Bana sığındığında onu korurum.”[1]

4- İlah demek "her şeyden çok sevilen" demektir

Bir Müslüman’ın yüreğinde en çok yer verdiği sevgi Allah sevgisi olmalıdır. Bu sevginin üstünde hiçbir sevgi mümin bir kalpte bulunmaz. Diğer bütün sevgiler Allah’ı sevmenin, O’na boyun eğmenin bir gereğidir. Bakara Suresi, 165. ayet-i kerime bu gerçeği ifade eder:

وَمِنَ النَّاسِ مَن يَتَّخِذُ مِن دُونِ اللّهِ أَندَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّهِ وَالَّذِينَ آمَنُواْ أَشَدُّ حُبًّا لِّلّهِ وَلَوْ يَرَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ إِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ أَنَّ الْقُوَّةَ لِلّهِ جَمِيعاً وَأَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعَذَابِ

“Öyle insanlar vardır ki Allah’tan başkasını Allah’a denk tutar, tıpkı Allah’ı severcesine onları severler. Müminlerin Allah’a olan sevgileri ise her şeyden daha ileri ve daha kuvvetlidir. Böyle yaparak kendilerine zulmedenler, azabı gördükleri zaman anlayacakları gibi bütün kuvvet ve kudretin yalnız Allah’a ait olup, Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu, keşke şimdiden bilselerdi!”

İnsanın Allah’ına duyduğu bu sevgi O’na imanı ve iman da en fazla O’nu, eşsiz bir muhabbetle sevmeyi netice verir. Müminin yüreği Allah sevgisi ile titrer, sevgiliye mahcup olacağı söz ve davranışlardan korkar, çekinir. Bu itibarla sevgi, sadece kalpte hissedilen bir duygu olarak kalmaz; amellere, söz ve düşüncelere yansır. Allah sevgisi hayatın her alanında hissedilir.

“(Ey Resulüm! Mü’minlere şunu) söyle: “Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz; hısım, akraba, sülâle ve kabileniz, ter dökerek kazanıp biriktirdiğiniz mallar, kesata uğramasından endişe ettiğiniz ticaretiniz ve içlerinde rahat yaşamaktan zevk aldığınız meskenler sizin için Allah’tan, Resul’ünden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ve önemli ise bu takdirde Allah hakkınızda hükmünü verip başınıza geleceği gönderinceye kadar bekleyin. Allah (geçici dünya geçimliğini kendisine, Resul’üne ve kendi yolunda cihada tercih eden) fasıklar güruhunu doğruya da (dünyada ve ahirette) gerçek saadete de ulaştırmaz.”

Anne babalarımız, evlatlarımız, kardeşlerimiz, hanımlarımız, hısım akrabamız, dünyanın makam ve mevkileri Allah ve Resul’ünden daha sevgili olamayacağına göre Allah’ın Kuran’da ve sünnette bildirdiği emirlere uymayanların peşinden gidilmez, onlara uyulmaz. Onları Allah ayette fasıklar topluluğu olarak nitelediği için böyle davrananlara itibar edilmez.

5- İlah demek "her şeyden çok tazim edilen yani hürmet edilen, en çok kendisinden korkulup rızasını kaybetme endişesi ile çekinilen" demektir

Bir gün Hz. Peygamber’e (s.a.v), “İnsanların cennete en çok girmesini sağlayan şey nedir?” diye sorulmuş, o da “Takva ve güzel ahlâktır.”[2] yanıtını vermiştir. Burada takvayı kısaca; Allah korkusu, Allah’ın emirlerine tazim, Allah’a karşı sorumluluk bilinci olarak ifade edebiliriz.

Ali İmran Suresi 102. Ayet-i kerimede,

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ

“Ey İman edenler! Allah’tan hakkıyla korkun ve ancak Müslümanlar (Allah’a tam teslim olan kimseler) olarak can verin.” buyurulur.

Elmalılı Hamdi Yazır merhum diyor ki: Ayette bildirilen, Allah’tan hakkıyla korkmak “takva mertebelerinin en üstünüdür. Buna iki yolla ulaşılabilir:

Birincisi, her bakımdan Allah’a itaat edip hiçbir şekilde isyan etmemek, daima zikir (yani Allah’ı hatırlama) hâlinde bulunup onu hiç unutmamak ve her durumda şükredip nankörlüğe düşmemektir.

İkincisi, Allah yolunda hakkıyla gücünün yettiği kadar cihad etmek ve bu konuda kınayıcıların kınamasından korkmamak, hatta anne babasının veya kendisinin aleyhine bile olsa Allah için adalet ve doğruluktan ayrılmamak, hangi şart altında olursa olsun Hakkı savunmaktan vazgeçmemektir.

6- İlah demek  "sadece kendisine dua edilen, nihai anlamda kendisinden yardım niyaz edilen" demektir

Sonsuz güç ve kudret sahibi yalnızca odur. Dua ettiğimizde karşılık verecek, bizleri zorluklardan kolaylıklara çıkarabilecek yalnızca odur. Yüce Allah kendisine kulluk için yarattığı insandan, kulluğunu göstermesini ister. Kulluğun özü ise duadır.[3]“(Resulüm!) De ki: Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?”[4]

7- İlah demek "rızası gözetilecek olan, hoşnutluğu diğer başka herkesin hoşnutluğundan üstün görülen" demektir

İman nimeti ile şereflenen insan Allah’a ilah kelimesinin bütün bu manalarıyla kulluk edeceğine söz vermiş olur. İlah kelimesinin bütün bu manaları göz önünde bulundurulduğunda gayet açık olarak ortaya çıkmaktadır ki “La ilahe illa Allah Muhammedün Resulullah” demenin ve buna iman etmenin manası, Resulullah (s.a.v) Efendimiz’in insanlara tebliğ ettiği İslam’ın mükemmel ve noksansız bir saadet düzeni olduğunu kabul etmektir. Çünkü din aynı zamanda hayata şekil veren bir düzendir. İman etmek demek o düzeni tercih etmek, severek isteyerek hayatında uygulamaktır.

İslam sadece kişisel ibadetlerimizi düzenlemez. Çok daha önemli olarak hayatın her noktasında uygulanmak üzere mükemmel bir toplum düzeni kurar. Ekonomik, sosyal, siyasi, hukuki, ilmî, ahlaki ve manevi … yani toplumun yaşayışı ile ilgili ne kadar konu varsa hepsini içine alacak şekilde bir hayat düzeni kurar.

Bir Müslüman, Allah’ın bizim için seçip beğendiği bu mükemmel düzen yerine Batılıların, batılın düzeninden yana olamaz. Bu inançta olanların peşinden koşamaz.

Mehmet Akif Ersoy’un şu mısraları ile dersimizi tamamlayalım.

Hâlık’ın nâmütenahi adı var, en başı “Hak”, 

Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak! 

Hani Ashâb-ı Kirâm ayrılalım derlerken, 

Mutlaka “Sûre-i ve’l- asr”ı okurmuş, bu neden? 

Çünkü meknûn o büyük surede esrâr-ı felâh, 

Başta imanı hakiki geliyor, sonra salâh, 

Sonra hak, sonra sebât. İşte kuzum insanlık, 

Dördü birleşti mi, yoktur sana hüsran artık.[5] 

 

اعُوذُ بِاللهِ مِـنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيــمِ بِسْــــمِ اللهِ الرَّحْمَـنِ الرَّحِيـمِ

وَالْعَصْرِ

Asra yemin ederim ki,

إِنَّ الْإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ

İnsan gerçekten ziyandadır.

إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ

Ancak iman edip iyi dünya ve ahiret için yararı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna.

Ve’l-Hamdü Lillahi Rabbi’l-Alemin.

 

 

[1] Buhari, Rikak, 38.

[2]İbnMace, Zühd, 29.

[3]Tirmizi, Deavat, 1.

[4] Furkan, 25/77.

[5]Safahât, İstanbul 1944, s. 419.



Bu yazı 1547 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI