اعُوذُ بِاللهِ مِـنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيــمِ بِسْــــمِ اللهِ الرَّحْمَـنِ الرَّحِيـمِ
أَلْحَمْدُ لِلَّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ ﴿﴾ وَالْعَاقِـبَـةُ لِلْمُـتَّـق۪ينَ ﴿﴾ وَلَا عُدْوَانَ إِلَّا عَلَي الظَّالِم۪ينَ ﴿﴾ وَالصَّلٰاةُ وَالسَّلٰامُ عَلٰى رَسُولِـنَا مُحَمَّدٍ وَأٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ٓ أَجْمَع۪ينَ
Birbirlerini seven, birbirlerine güvenen ve inanan bir kardeşler topluluğu olarak sadece Allah rızası için bir araya geldik. Böyle güzel bir çalışmayı icra etmeyi bizlere nasip eden Allah’ımıza sonsuz hamd ve senalar olsun. Gül yüzlü, gül kokulu Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya sonsuz salat ve selamlar olsun.
Kur'an-ı Kerim'e baktığımızda Allah'a yönelik sevgi ve sadakatin ispatının Hz. Peygamber üzerinden teste tabi tutulduğuna şahit oluruz.
قُلْ إِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللَّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللَّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
“Deki eğer siz Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.” (Âl-i İmran 3/31).
Demek ki Allah'a yönelik sevgimizi ispat etmenin ve Allah'ın sevdiklerinden olmanın yolu kendimizi Hz. Peygamber'e (sas) uydurmaktan geçiyor. O Peygamber neyin mücadelesini vermiş ise aynı davayı sırtlanmayı gerektirir. O Peygamber hayatı, kâinatı, insanı, çevreyi nasıl bir tasavvur ile değerlendirmiş ise nebevi bakış açısı ile olayları değerlendirmeyi gerektirir.
Allah Rasulü bizler için, Allah’a ve ahiret gününe iman edenler için en güzel örnek, numune-i imtisaldir.
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا
“Allah’ın Rasûlü’nde sizin için, Allah’ı ve âhiret gününü hayatlarının gayesi yapan ve Allah’ı çok anan, O’na çok ibadet edenler için her bakımdan en mükemmel bir örnek vardır.” (el-Ahzab 33/21).
Hadis kitaplarında Allah Resül’ünün tahrif edilmeden önce İncil’de şu şekilde tarif edildiği anlatılır:
“Şüphesiz o, kaba ve katı kalpli değildir. Çarşı pazarlarda bağırıp çağırmaz. Kötülüğe kötülükle muamele etmez. Bilâkis af ve güzellikle muamele eder.” (Buhari, Büyu’,50.) Mademki o, en güzel örnektir. Bizler için modeldir. O halde bu özellikleri ile de Allah Resul’üne iman ve itaat etmek gerekir.
Hz. Peygamber (sas) İslam’a davetin ilk günlerinden birinde “En yakınlarını uyar” (eş-Şu’ara 26/214) ayeti nazil olunca Safâ Tepesi’ne çıktı. Gür bir ses ile “Ey Fihroğulları! Ey Adiyoğulları!” diye, oymak oymak bütün Kureyş soylarına sırasıyla seslendi. Bunun üzerine herkes toplandı. Hatta bu çağrıyı duyup da gelemeyecek olanlar, toplantıda ne olacağını öğrenmek için birer elçi gönderdiler.
Toplandıklarında Hz. Peygamber, onlara şöyle bir konuşma yaptı: “Ey Kureyşliler! Ben size, ‘Şu vadide birtakım düşman askerleri, süvari birlikleri var, sizin üzerinize baskın yapacaklar!’ diye haber versem bana inanır mısınız?”
Topluluk hep bir ağızdan; “Evet inanırız. Biz senden sadece doğruluk gördük” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber; “O hâlde ben size şiddetli bir azabın önünde (o azabı haber veren) bir uyarıcıyım.” deyince, Ebû Leheb, “Yazıklar olsun sana! Bizi bunun için mi buraya topladın?” dedi ve sonra ayağa kalktı. İnsanlarda dağılmaya başladılar ancak Hz. Peygamber (sas) sözlerine devamla:
“Ey Kureyş topluluğu! Kendinizi ateşten koruyun! Çünkü benim size (hesap gününde) ne bir faydam dokunabilir ne de bir zararım. Ey Abdümenafoğulları! Kendinizi ateşten koruyun! Çünkü benim size ne bir fayda ne de bir zarar verebilecek gücüm vardır. Ey Kusayoğulları! Kendinizi cehennem ateşinden koruyun. Size fayda veya zarar verebilecek bir gücüm yoktur. Ey Abdülmuttaliboğulları! Kendinizi ateşten koruyun. Zira size ne fayda ne de zarar verebilecek bir gücüm vardır. Ey Muhammed’in kızı Fâtıma! Sen de kendini cehennem ateşinden koru. Çünkü sana da (hesap gününde) bir fayda ve zarar verebilecek bir imkânım yoktur. Senin için yalnızca bir akrabalık bağım var. (Dünyada yaşadığım sürece) onun gereklerini yapacağım.” (Buhari, Edebü’l-Müfret, 48).
Allah Resûlü, bu tür konuşmalarıyla içinde yaşadığı cahiliyye toplumunun yanlış kanaatlerini ortadan kaldırmayı, zihinleri yeniden inşa etmeyi hedeflemiştir. Müslüman önce ailesini, sonra akrabasını, daha sonra tüm diğer insanları İslam’ın güzelliklerine davet etme görevlisidir.
Kardeşlerim!
Yine bu olaydan anlıyoruz ki; hiç kimse anne babasının ibadetine, geçmişlerinin hayır-hasenatına güvenmemelidir. Hz. Peygamber (sas) bile yakınlarına, onları Allah’ın azabından kurtarmaya gücünün yetmeyeceğini belirtmiştir. Herkes kendi niyet ve gayretini ortaya koymalıdır.
Yüce Allah bu gayreti gösteren, imtihanı en güzel şekilde vermek için Hz. Peygamber (sas) Efendimizi örnek alan, sünnet-i seniyyeyi yaşayan kullarından eylesin.
Ve’l-hamdu lillahi Rabbil Alemin. el-Fatiha
-Bitti-
başakşehir escort ,ikitelli escort ,güneşli escort ,kayaşehir escort ,bağcılar escort ,esenler escort ,eyüp escort ,güneşli escort ,kumburgaz escort ,topkapı escort