Bugun...


Mehmet Ali ABAKAY

facebook-paylas
DİYARBAKIR MERKEZ HANLARI ÜZERİNE -5-
Tarih: 07-03-2024 00:01:00 Güncelleme: 07-03-2024 00:01:00


 

XVII. Yüzyılda şehre gelen Evliya Çelebî, Hasan Paşa Hanı’nın ‘Kale misali, gayet metin ve müstahkem bir yapı’ olduğundan bahsetmiştir. Kentin ticaret merkezinde bulunan Hasan Paşa Hanı, Deliller Hanı’ndan sonra Diyarbakır’daki ikinci büyük handır. Dörtgen plan şemasına sahip avlulu, iki katlıdır. İki renkli taş sıralarının yatay olarak cephelerde kullanılması yapıyı olduğundan da daha uzun göstermektedir. Eyvanın sağında ve solunda merdivenle inilen kapılar bulunur. Avlu dikdörtgen planlı ve oldukça geniş tutulmuş, ortasında yer alan altı sütunlu, üstü kubbeyle örtülmüş bezemesiz bir şadırvan avluya hareket katmaktadır. Avluya açılan batı ve doğu eyvanın sağ ve solunda üst kata çıkışı sağlayan merdivenler bulunmaktadır. Üst katarda da revaklar bulunmakta ve bu revaların arkasında odalar yer almaktadır. Han, bodrum, avlulu bölüm ve üst kat olmak üzere üç katlıdır. Hanın bodrum kısmında gelen kervanların hayvanlarını barındıracak ahır kısmı ulunmaktadır. Şu an turistik bir gezi mekânı olan Hasan Paşa Hanı, restore edilip, çeşitli turistik işletme, hediyelik eşyalar ve kafelere ev sahipliği yapmaktadır. Daha önce deve ve atların gecelediği ahır olarak yapılmış birimin bir kısmı günümüzde kapalı restaurant bir kısmı ise kitapevi olarak işlevlendirilmektedir.” (15)

Metin Sözen, Hasan Paşa hanı hakkında şu açıklamalarda bulunur:” Diyarbakır’ın ticaret merkezinde yer alan Hasan paşa hanı, bu gün çeşitli amaçlar için kullanılmakta, bu yüzden çalışma olanakları güçleşmektedir. Buna rağmen az çok kimliğini koruyabilen hanın, en dikkat çeken yerlerinin başında batı cephesi gelmektedir. Altta beşik tonozlu dükkânların, ortada yapının ikinci katını da taşıyan iki süslü pencereyle dışarı açılan orta kısım, yapının gene çizgilerini tamamlamaktadır. Deliller Hanı’nın yalın ikinci kat penceresine karşılık, burada köşelerinde başlıklı sütuncuklar, üzerinde boşaltma kemerleri veya köşelere rastlayanlardaki gibi mukarnaslı dolguları olan pencereler, ikinci katı kuvvetle ortaya koymaktadır.

İki renkli taş sıralarının yatay olarak cephelerde kullanılması, yapıyı olduğundan daha uzun göstermektedir. Yine iki renkli olarak yapılmış ana kapı ve pencere kemerlerinde bu yatay çizgi kesilmektedir. Yapıyı yukarıda taş konsollar üzerine oturan bir silme sınırlamakta ve geriden han odalarının kubbeleri görünmektedir.

Üzerinde kare çerçeve içinde kûfî yazılı süsü bulunan yapının, batı kapısı dışarıya taşkınlık yapmamakta, adeta bir eyvan gibi içeriye doğru derinleşmektedir. Basık kemerli bir kapıdan geçildikten sonra tekrar beşik tonozlu bir kısım gelmekte, avluya bu kısım bütünlüğüyle açılmaktadır. Girişin solunda ve tam karşısındaki merdivenlerden yukarı kata çıkışlar vardır.

Avlunun ortasında bezemesiz başlıklara oturan altı sütunlu, üstü kubbeli bir şadırvan yer almaktadır. Polonyalı Simeon’un sözünü ettiği rengarenk demir parmaklıklardan eser kalmamıştır.



Bu yazı 1324 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI