Hayatı güzelleştiren hayallerin gerçekleşmesidir. İnsanın geleceğe dair hayallerinin toplamının yüzde beşini gerçekleştirmesi, kendi dünyasında en büyük mutluluktur. Hayallerin bir kısmının gerçekleşmesi, kişinin dünyada var oluşunun kendisince ispatıdır.

Düşlerde yalnız kalmanın kişide geleceğe dair ideallerini gerçekleştirmesinde bir engel olduğunu belirtelim.

Büyük ideallerle ortaya çıkmanın, elbette toplumu değiştirme esaslı olduğunu unutmamak gerekir. Kimi ideal, ideal sahibinden yüz yıllarca sonra gerçekleşir.  İsmini yaşatacak, yaşatan ideal, varılmak istenen nokta, bazen sahibinin ismini unuttursa da ehil olan, bunun kıymetini bilir, ahde vefayı yerine getirir.

Diriliş Düşüncesi, düşlerde yalnız kalmakla yüz yüze bırakılan bir idealdir, varılmak istenen bir hedeftir, gayesi belli, varılmak istenen belirgin.

Diriliş Düşüncesi, coğrafyamızda olana ve bitene dair elli yıl öncesinden ortaya konmuş, kendi içinde beslenen kaynaklarıyla kendisini ispatlamış fikir örgüsüdür, toplumu mükemmel tarzda değiştirme, tabandan tavana, parçadan bütüne doğru değişimi esas kılan, manevî değerlerle günümüz şartlarında var oluşun adıdır.

Yeryüzünde olanları, olacakları tarih süzgecinden geçiren Diriliş Düşüncesi, edebiyat eksenli bilinmemelidir. Onun tarih, inanç, sanat, ekonomi, psikoloji, sosyoloji olmak üzere birçok zengin unsurlarla harmanlanmış oluşu, dünyayı cehenneme çeviren habis urlara karşı duruşu şimdilik fikrî cephede gelenekten günümüze ihtiyaç hissettiğimiz değerler toplamının adıdır.

Sezai Karakoç’un ortaya koyduğu, ırk, coğrafya, dil ayrımı yapmadan, inanç etrafında şekillendirdiği, günümüzde insanlığa sunduğu, özü itibariyle birçok alanda işaret ettiği yönetim biçimi, insanlığa içinde bulunduğu kaostan çıkış yollarını göstermesi açısından önemlidir.

Diriliş Düşüncesi, beslendiği kaynaklarıyla felsefî ekoldür, iktisat modelidir, sanat ve mimarî estetiğidir, edebiyat ve sanat merkezlidir, siyaseti hilesiz ortaya koyuştur, bir milletin kendi öz kaynaklarıyla varoluşudur, tarihin gösterdiği yolda kimin dost kimin düşman olduğunun belgesidir, İlahî buyruğun insanlığa emir ve yasak toplamının tebliğidir, Müslümanca dik duruştur.

Tarihin her alanında toplumu şekillendirenlerin kendi dünyalarında yalnız bırakılışı, imkânların ortadan kaldırılmak istenmesi, kendilerini ifade etmekten yoksun bırakılışı, seslerinin fazla duyurulmaması için engellenmek istenmesi herkesin bildiği bir husustur.

Günümüzde bu ideal için çırpınan, eserler ortaya koyan, didinen, insanlığa kurtuluşun yolunu göstermeye bir ömür tüketen, dünya nimetlerinden yoksun bırakılanlar oldukça tok olmayı reddeden, savaşların acımasızlığın sebeplerini irdeleyen, kapitalizmi ve sosyalizmi ve de emperyalist her düşünceyi reddeden, ortaya yepyeni bir kapı aralayan Diriliş Düşüncesidir.

Parçalanmış İslâm Coğrafyası’nı dirilişe ve yeryüzündeki mazlum milletleri top yekûn dirilmeye çağıran anlayışın mimarı Sezai Karakoç, düşlerinde yalnız bırakılmamalıdır. O’nun yalnız bırakılması karşısında vicdan sahipleri, düşünmelidir.

Kendisinin fikirleri, kendisinden dinlenmeli, gösterdiği çıkış yolları üzerinde durulmalıdır. Dün dedikleri bu gün gerçekleşiyorsa, dikkat çektiği hususlarda yanılmıyorsa, kendisi düşlerde yalnız bırakılmamalıdır.

Sezai Karakoç’un düşünce sistemi olarak ortaya koyduğu “Diriliş”, sanat ve edebiyat alanında kalmamalı, şiirleri herkesçe kabul gören, okunan ismin insanlığı ilgilendiren konularda düşünceleri günümüzde hafife alınmamalıdır. Düşlerde yalnız kalanın hayalleri gerçekleşmiyorsa sahiplenilmediğindendir, kısaca. Buna dikkat çekmek istiyoruz. Böylesi bir deha yüzyılda bir ortaya çıkar. İşin özü budur, açıkça.