Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
VATANDAŞ SEÇİMDE MAHMUDO OLMAYI İSTEMİYOR!..
Tarih: 13-03-2024 00:04:00 Güncelleme: 13-03-2024 22:12:00


 

Diyarbakır'da halkın seçimle ilgilenmediğinin farkında, siyasîler...

Onun için kararsız sayısı Diyarbakır'da fazla olur.

Vatandaşın derdine derman merhem yok, bir çok yaraya ilaç faydasız hükmünde.

Siyasi partilerin adaylarının profillerine baktığımız zaman,  çok düşük profilli aday var.

Adettir, her yerde.

Seçime on yedi gün kala, siyasîler oy toplamak için meydanda. Kimi vatandaşın gözünde oy dilenciliği.

Sadaka bekler gibi tavırlar.

Ahmo, seçime kadar Ahmet Bey'dir. Seçim bittikten sonra yine Ahmo'dur.

Bir seçim zamanı kapısı çalınan, sofrasında oturulan, köylü, misafirleri ağırlar, fotoğrafları çekilir.

Gel zaman git zaman belediyeyi kazanan aday, misafiri olur.

Eş-dost ısrar eder.

Kimisi ona acır, derdine derman için.

Yol parası denkleştirilir, komşuların birinden ceket, öbüründen pantolon, ayakkabı.

Şehre varır, belediyeyi sorarak öğrenir.

Kapıda randevusu olup olmadığı sorulur.

Randevunun sıra olduğunu öğrenir, birinden.

Hastanedeki sıra gibi anlar.

Oda dolar boşalır, yine dolar boşalır.

Bizim köylü araya sıvışır, ister istemez.

Ceket bol, pantolon kısa, şapkası elinde.

Ayakta bekler, oturtulmayıncaya kadar.

Gelen, heyetten bilinir.

Belki bir muziplik için.

Askerdeki gibi tekmil verir.

Kendi köyünün ismini söyler.

Evine misafir olduğunu belirtir, başkana.

Gariban biri olduğu anlaşılır.

İşaretle öbür kapıya çağrılır.

Cebine bir harçlık bırakılır.

Ne gerekirse yapılacağından umutlu dışarı çıkar.

Köyde bunu anlatıp durur.

Bir avuntu.

Herkes acır, garibana.

Derken seçim zamanı.

Köy şehre yakın.

Köyün girişindeki yalnız, yıkık eve varmak ister, milletvekili adayı.

Yanında başkan.

Avlu kapısını açıp içeri alır, iki taksi dolusu zoraki misafiri.

Hal hatırdan sonra baş misafirin yanındaki başkanla göz göze gelir, Gariban.

Hanımına emaneti getirmesini ister.

Gazeteye sarılmış bir emanet, hemen gelir, Milletvekili Adayına saygıyla verir.

Milletvekili Adayı açar, gazete parçasını.

Nedenini sorar.

Gariban, açıklar:

Begim bu zamanlardı. Reis, bizim eve geldi. Oyumuzu verdik.

Ceketi, pantolonu, kundurayı komsulardan aldım.Kendisini ziyarete gittim.

Bu harap ev için, beton lazımdı, kapı-pencere.

Makamında bekledim. Bir fırsatla içeri girdim. Bir şeyler dedim. Adımı, köyümü söyledim.

Yan kapıya çağrıldım. Dilenci gibi bu para elime sıkıştırıldı.

 Paranın sahibini bekledim, şükür bu gün gelebildi. Diyeceğim, boğazımızdan haram geçmedi, bugüne kadar.

Biz, dilenci değiliz, avucumuza üç-dört kâğıt para için reyimizi satmadık, bu güne kadar.

Hoş geldiniz, güle güle gidiniz. 

Hikaye uydurma mı?

Buna tanıklık eden yazar dostlarımızdan biri, doğruluğunu ifade etti.

 Değerli Okurlar, herkes bu şehrin belediye başkanı olmak ister, mebusluk için can atar.

Herkes bu şehri almak ister, belediye olarak.

Çalınmadık kapı, sıkılmadık ev bırakmama, siyasette esas.

Ya sonrası?

Evler kapısız kalır, pencereler kanatsız, kilolu ve tombul eller vatandaşın elini sıktı mı parmaklardan sızan kan, elden duyulan kemik çatırdısı...

Belediye adayları, 31 Mart sonrası Nisan 1 Şakası gibi ağaçtan düşmüşe benzer.

Bir belediye kazanan parti, elemana iş için kadro, destekleyene ihale açmaz mı?

Garibanım,  gazete parçasına sarılı parayı kolay kolay unutmaz, biline:

-Biz, dilenci değiliz, avucumuza üç-dört kâğıt para için reyimizi satmadık, bu güne kadar.

Bir de böyle bakın, olanla bitene.

Takım elbiseli, kravatlı, parlak kunduralı, briyantin saçlı, siyah gözlüklü adamlar arasında biri.

Otomobili süren farklı, kapıyı açan farklı, etrafındakiler bir acayip!...

Mahmudo kurban neye doğmuş?

Sadece bu beylere oy vermek için mi?

Onlar rahat etsin, diye mi?

Partilerin başkan adaylarına tavsiyemiz, bu.

Kazanırsanız, kapınıza emanet ceket-pantolon ve ayakkabı ile köyden gelen ziyaretçinizi kapınızdaki korumalar bekletecek mi?

Korumalarınız sizi, size oy veren vatandaştan mı koruyor?

Gelen garibanın avucuna kağıt para sıkıştırıp dışarı atacak mısınız?

Siz damı akan, duvarı çatlamış evde yaşadınız mı?

Siz, yokluklara rağmen şükredip kıt-kanaat geçinen, bayramdan bayrama eti sofrasında zor gören vatandaşın dilinden ne kadar anlarsınız.

Onun bir yıllık zor gördüğü parayı, bir sabah kahvaltısında harcarken, ne hissedersiniz?

Mahmudolar, Ahmolar seçimden seçime size oy vermek için mi, hayatta?

Mahmudolar, Ahmolar yalnız değil, Zeynolar, Leylolar da işin farkında.

Başkan oluyorsanız olun da bu gariban insanların şerefiyle oynamayın.

Ne olur, istemiyorlar köylerine gitmenizi.

Ne olur, Ankara'daki birçok partideki insanın saltanatı misali belediyelere talip olmayın.

Bu insanları rahatsız etmeyin de...

Ne yaparsanız yapın.

Bu mübarek oruç ayında sahte tebessümlerle hal-hatır sormayınız.

Vatandaşın vereceği cevaplar ne ise umurunuzda olmaz.

Siz, herkesin " Allah, sizi başımızdan eksik etmesin." Dediğini duyarsanız, sebebi vardır, korkmuştur zamanında.

Siz vatandaşın, " Sana ne babam? Get yoluna bakh!.." diyorsa sebebi olmaz mı?

Susuyorsa elbette bir bildiği vardır.

Konuşmuyorsa daha kötü!...



Bu yazı 1999 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI