Ümmetin kanayan yarası Filistin Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra siyonist yahudi anlayışın işgali ile bu gün ki duruma geldi.

Tabiri caizse bir haydutluk mantığı içerisinde kuralsız işgal siyonist anlayışın temel felsefesini oluşturmaktadır.

İşgalci siyonist anlayış bu toprakları kutsal vadedilmiş topraklar olarak görüp bu coğrafyanın ebedi ve ezeli sahibi olduğu zannıyla bu işgali dini bir zorunluluk içinde meşru görmektedir.

Bu işgale karşı oluşturulan direniş cephesi İslam aleminde halkların tepkisi veya feveranın ötesine gitmemiştir. Her direniş sonuçta toprak kaybına kapı aralamış tır.

Hamas'ın bu saldırının sonucunda Ortadoğu'da İslam aleminde sınırların tekrar değişeceği görülmektedir. Gszzenin bir kısmında oluşturulacak tampon bölge Filistinlilerin bir süreç dahilinde Gazze şeridinden tasfiyesi sağlanacaktır.

Filistin halkının bu şekilde ki direniş ile siyonist anlayışla baş etmesi zor görülmektedir. Çünkü bu davaya İslam alemi duyarsız kalmaktadır. 

Her defasında bir insanlık dıramı yaşanarak Siyonist anlayışın haydut İsrail devletinin  yaptıklarının yanına kalması insanı düşündürmektedir.

İslam aleminin yönetici kadrolarının bir kınamayı bile kendinden uzak görmesi siyonist anlayışın nerelere nüfus ettiğinin belirtisidir.

Bu durumda siyonist anlayışla mücadelede müslümanların çok ciddi bir program ile hareket etmesi kacınılmaz olmuştur.

İslam alemi ve bu topluluk içerisinde cemaatleşmiş yapıların öncelikle bir iç eğitimi esas alarak Kur'an'ı ve Resülüllah'ı doğru anlayıp cemaat kardeşliğin den (örgüt) kardeşliğin den İslam kardeşliğine dönmesi gerekir.

Her alanda ekonomik siyasal fıkhı felsefi sosyolojik   ve diğer alanlarda İslam omurgasında çagımızı  yaşadığımız gerçekliği yeniden ele alıp müstakil olmayı hedeflemek gerekir.

Öncelikle siyonist İsrail ekonomik gücüyle dünyaya hükmetmektedir biz müslümanlar bu ekonomik güce ne kadar katkı sağlıyoruz düşünmek gerekir. Önceki direniş dönemlerinde yine ümmet bugün kinden çok ve hararetli bir karşı çıkış vardı bu sefer siyonist anlayış işgalden vazgeçer kanaati ümmette karşılık bulmuştu lakin siyonist anlayışın bir gazateye verdiği mülakatta şu satırlar yazılıyordu " müslümanların midesinde cola çiğerlerinde malboro dumanı kıçındada kot pantolon olduğu müddetçe bunlardan bir zarar gelmez" diyorlardı.

Yani İslam ülkelerindeki yönetici kadroları ve sermayeyi kontrol eden İsrail müslüman halklardan korkmuyor. Müslümanlar olarak tekrardan iyi düşünüp İslam kardeşliği ikliminde bir pratik ortaya koymak gerekir.

Özellikle ekonomik olarak siyonist israilin ürünlerini hayatımızdan çıkarıp bu ekonomi çephesinde tavrımızı netleştirmemiz  elzem durumdadır. Şuan ki en gerçek çi durum bu görülmektedir.