Bugun...


Mehmet Ali ABAKAY

facebook-paylas
BASIN-MEDYA İLİŞKİLERİ
Tarih: 09-10-2023 00:01:00 Güncelleme: 09-10-2023 00:01:00


Dünyada olanı ve biteni gazete sayfalarında hatim etmeye alışkın biri değildi. Yazılanın ve söylenenin kaynağından emin olma gereğini daima belirtiyor, kaleme alınanların hakikati ifade etmekten uzak olduğunu her belirtmesi, etrafındaki halkanın giderek zayıflamasıydı.

O, yine doğru olandan vazgeçmiyor, bir başkasının dikte ettirmek istediğine karşı duruyordu. Bir gün çalıştığı gazeteden kovulduğuna dair eline verilen belgeyle vezneye yöneldi. Eline tutuşturulan çalıştığı gün kadar parayı aldı, kimselere bir şey demeden gözden kayboldu. 

*

Çok çalışkanlığın fayda vermeyeceğini anlayan biri idi. Derginin kahrını çekmenin yanında dağıtım, telefona çıkma, her sabah kepenkleri kaldırma görevlerindendi.

 Akşama doğru el ayak çekilince temizliğini yapma da ayrı bir görev. Kimse dergide esas görevinin ne olduğunu da bilmezdi. Arada bir yayınlanan şiirleri, bazılarınca dergiye yaptığı hizmetlerin karşılığı olarak bilinirdi.

Günün birinde gelen Yayın Yönetmeni, derginin mutfağında olmasını istemedi. O, usulcacık ufak tefek adam, ceketini alıp dışarı çıktı.

Akşamleyin derginin son sayısını bağlamak için bir araya gelen Yayın Kurulu, derginin sahibini aradı, uzun zaman. Ortalarda yoktu.

Derginin sahibini bulmanın peşinde olan Yönetim Kurulu sağa sola koşuştururken Yayın Yönetmeni, etrafın temizliğine bakan ve görevini yapmayan elemana kızdığını belirterek, “ Adam, oldukça pişkin. Pencere kenarları toz içinde, masada bir karış toz. Canım olur mu, bu şekilde. Ben, etrafta hijyen olmadan çalışamam. “ diyordu.

Televizyon programının yayından kaldırılmasını savunan Yönetim Kurulu Başkanı’na artık çalışmayacağını belirten sunucu, bu güne kadar kendilerine gösterilen ilgiden ve alakadan dolayı teşekkür etti.

Yönetim Kurulu Başkanı, aynı şekilde sunucuya karşılık verdi: Sizden memnunduk. Hem yapımcı hem sunucu olmak oldukça zor. Yeni bir proje geliştirin, televizyonumuz canlılık kazansın.

Sunucu, hemencecik cevapladı:

Yol paramı kendim veriyorum, misafirleri kendim davet ediyorum. Bu güne kadar yaptığım programların kaydı için CD parasını veriyorum. Herhangi bir maaş aldığım yok. Zaten bu benim istifa dilekçesini yazmamı da gereksiz kılar. Bana eyvallah!..

Yazdığı gazeteye yıllarını vermişti. Yerel gazete olmasına rağmen düzenli biçimde köşe yazısını yazıyor, gündeme dair ilgi alanında ses getiren yazılarıyla okunuyordu.

Bir yıl, iki yıl, üç yıl, dört yıl, beş sene… Senelerce devam eden uğraş sonucu belli bir okur kitlesini kazandırdığı gazetede gazete patronuyla tanışması dahi söz konusu olmadı.

Gazetesine veda yazısını yazarken, gazete patronunu merak ediyordu. Kendisiyle görüşmeden yıllarca gazetede yazmak… Hangi gazete yazarı yazdığı gazete sahibi ile konuşmaz, beş sene içinde?

Gazetecilikten gelmeyenlerin gazete sahibi, televizyon sahibi, dergi sahibi olduğu bir ülkedeyiz. Sadece dergi-gazete çıkarmakla zengin olmanın hayal olduğunu bilmeyenimiz yok.

Haydi bir televizyon kanalı sahibi olmayı ekleyin, bu çerçeveye. Medya patronu olun. Lakin bankacılık, fabrikatörlük falan derken basında neden söz sahibi olunmak istendiği ortadadır.

Bazen bir medya patronunun arka plânında gerçek patronlar olur da bunun ispatı oldukça zor. Sahi birçok holding, neden gazete, dergi ve televizyon sahibi değil. Ortada bir iki medya patronu olunca bu kadar masraf etmeye değer mi?

 

Reklâmını yaparsın, parasını ödersin. Yılda bir iki defa basın-medya söz konusu olunca gereği yapılır.

Elbette bunun belgesi de sorulmaz, bu ilişki de ispatlanmaz.

Hele siz üç holdingle akrabalık bağına sahipseniz…

4 Ekim 2015



Bu yazı 2823 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI