Bugun...


Mehmet Ali ABAKAY

facebook-paylas
ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZİ VE DİYARBAKIR KİTAPLARI ÜZERİNE
Tarih: 29-12-2022 00:01:00 Güncelleme: 29-12-2022 00:01:00


“Şehir Araştırmaları Merkezi” başlığı altında uzun zamandır yazdığımız yazılarımızın ekseninde, yaşadığımız şehre dair düşüncelerimiz eksik olmadı. Yazdığımız makalelerin, yazıların ne derecede okunur olduğunu bilmekten uzağız. Köşe yazarı değiliz ve gazetecilikle bir alakamız bulunmamaktadır.

Biz, bir gazetenin hangi şartlarda çıktığını, mutfağını bilme yönünde oldukça fakiriz. Çünkü gazetecilikle yazma alanında uğraş veren birinin işi arasında dağlar kadar fark vardır. Bizim uğraş alanımız, şehir konulu çalışmalar olduğu için yazdıklarımız, gazetede bir çeşni kabilindedir.

Sözü Diyarbakır konulu kitaplara getirmek istiyorum, bu arada. Son üç senedir, yoğunlaştığımız şehir konulu araştırmalarda Diyarbakır dışında şehir konulu çalışmaları, kitapları bir araya getirme merakımız ve bununla birlikte “Şehir Araştırmaları Merkezi” kurma çabamız, ilk günkü gibi taze, aynı heyecan içinde sürmektedir.

Birçok kuruma yazarken bir de yaşadığımız şehrimizdeki kurumlara yazmak istedik, şehri merak edenlere, şehri tanıtmak için. Birçok kişi, yaşadığı şehri öğrenmek için hakikatten kaynak sıkıntısı çekmekte ve sıradan yazılmış kitaplardaki bilgilerle şehri tanıma ve tanıtma iştiyakıyla dolu görünüyor.

Birçok ile ait kitabı, her şehir dışına çıktığımızda o şehre dair bulabildiğimiz kitapları almaya çalışmaktayız. Son iki sene içinde İstanbul, Elazığ, Antalya, Çanakkale, Nevşehir, Ankara, Mardin, Batman, Siirt, Konya illerinde katıldığımız sempozyum, toplantı ve ziyaretler sebebiyle elimiz boş dönmedi. Bu yerlerde çıkan dergi, gazete örneklerini, kitaplarını temin ettik.

Tüm illere ait kitapların, dergi ve gazete örneklerinin temini tahmin ediyoruz ki iki sene içinde tamamlanır. Bu kitaplar, dergiler ve gazeteler tamamlandığı zaman Şehir Araştırmaları Merkezi’nin Türkiye’yi içine alan bölümü, kendiliğinden tamamlanmış olur. Buna elbette bu şehirlerdeki üniversitelerin o şehirlerle ilgili lisans ve lisansüstü tezleri de dahildir. Kimi sempozyumlara katılırken sunduğumuz bildiriler de bu şehirler hakkında önemli birer kaynaktır.

Şehrimizde ihtiyaç duyulan Şehir Araştırmaları Merkezi’ni kendi imkanımızla ve hiç kimseye dayanmadan, sırtımızı yaslamadan, sadece kendi çabamızla olması gerekenin çok üstünde, beklenmedik biçimde şehrimize ayrı diğer illere ayrı olmak üzere iki Şehri Araştırmaları Merkezi ve herkese açık bir kütüphane kurma çabamız, iki sene içinde meyvesini verecektir.

Şehrimizde yapılan sempozyum bildirilerinin kitaplaşmış halini teminde gerçekten zorluk çekiyoruz. Bu sempozyumlara  en az on bildiri ile katılmış biri olarak, bu kitaplaşan bildiriler toplamına ulaşmak, kişiye deveye hendek atlatma hikâyesini yaşatır. Sadece bir derneğimiz, katıldığımız sempozyumların ve diğer düzenlenen sempozyumların kitaplaşan bildirilerini sağlıklı olarak hediye etmiştir.

Diğer sempozyumlarda adettendir, katılana en az iki adet sempozyum bildiri kitabı takdim edilmeli iken, bizde bu hususiyet, ihlale açık biçimde genel geçerliliğini korumaktadır. Kimi zaman sempozyum biter, üzerinden yıllar geçer, bildiriler kitaplaşmaz, yapılan harcamaları bir yana bırakın, sempozyuma katılanların emeğine yazık olur.

Sempozyumlar, konuyla ilgili olana, olanlara oldukça önemli bilgi kaynağıdır. Özetleşen bildiriler, aslında kitaplaşacak bildirilere imza atanların konuyla ilgili tanışmalarına, bilgi alış-verişine zemin hazırlamak içindir. Bunca çaba gösteren ve emek harcayan konu uzmanlarına iki-üç günlük sürede yapılan hizmet, sunulan imkânlar, bir şükranın ifadesidir.

İl merkezinden katılanlar için bir masrafa gerek duyulmayan sempozyumlar, o ilin tanıtımında önemli yere sahiptir. Bu önemi, burada ele almaya yazıyı gereksiz biçimde uzatmaya gerek yoktur. Meramı, muradı anlayan zaten bilir.

Bu sempozyum kitaplarını temin etme meşgalemiz esnasında bizi samimî bulmayanlara, yayınlanmış yüzlerce şehir yazısını takdim etme lüksümüz bulunmamaktadır.  Bir gün kendilerine lazım olacak bilgilerin kurduğumuzu var saydığımız ve bizce ete-kemiğe bürünen, canlanan Şehri Araştırmaları Merkezi’nde olduğunu hatırlatmaya gerek var mı? Hancı yerinde iken kervancı konup göçer. Kervancının yolu hana her daim uğrar. Bizim aynı mesele.

Bu zaman içinde tükenen ve birçoğu şehre gelen misafirlere hediye olarak sunulan kitapların kitaplıklardan sahaflara düştüğünü bilmeyenimiz yok. İmzalı birçok kitabı, sahaflardan alan biri olarak, Diyarbakır ile ilgisi olmayanların şehri, konulu kitapları ne yapacağını merak ediyoruz?  Bakana, Milletvekiline, Bürokrata, mevki-makam sahibine yılda en az bu tarz beş yüz kitap ulaşır. Bu kitaplara yazarların yazdığı diğer kitapları eklerseniz,  ortaya mükemmel bir kitaplık çıkar.

Diyarbakır’da olup kitap yayınlayan nadir isimler vardır, Şehir Araştırmaları Merkezi’ne kitaplarını kazandırtmak için kitapçılara uğruyoruz, genelde. İkişer kitabını da alarak, kendilerine katkı sunmaktayız. Elbette yazarlarımızı, şairlerimizi desteklememiz lazımdır ve biz de bunu üzerimize düşecek şekilde büyük sorumlulukla yerine getirmeye çalışacağız. Kurumlarla kuruluşların çıkardığı kitapları da ya satın alıyor ya da sahaflara düşmesini bekliyoruz. Şehrimizde bulamadığımız ve bize tükendi denilen kitapları, sanal ortamda yüzlerce adedi ile bulma bahtiyarlığına sahibiz. Şehri Araştırmaları Merkezi’ni bu halka mal etmek ve şehre miras bırakma rol modelimiz Ali Emirî Efendi Merhum olmuştur. O, sermayesini, varını ve yoğunu bu yolda harcamıştır ve bu kütüphanesine kendi ismini vermekten imtina etmiştir, “Millet Kütüphanesi” ismini vererek, herkesi kucaklama yoluna gitmiştir. Biz, şehirler için yazılan kitapların önemli bölümünü bir araya getirerek, kendi alanında bir ilki gerçekleştirmek için yola çıktık ve yürümeye devam ediyoruz.

Öncelikle “Diyarbakır Araştırmaları Merkezi” ve sonrasında  “Şehir Araştırmaları Merkezi”  için kendimizce koyulduğumuz yolda karınca misali çalışırken, en çok mutlu olduğumuz husus, eve eli boş gelmediğimiz gündür. Şehir için bir şeyler bulamadığımız zaman, erişemediğimiz kaynakları ellerinde bulunduranlardan haber alamadığımız zaman yaşam sevincimiz yerini hüzne bırakır.

Yerel Gazetelerimizi düzenli olmasa bile takip etmeye çalışırken, hatırı sayılır bir arşive ulaşmak hedefimiz oldu. Yerel gazeteleri ve dergileri ücretleri mukabilinde temin edebiliyoruz da şu “Prestij Amaçlı” denilen şehir kitaplarını teminde güçlük çekiyoruz.  Yazarların yazdığı kitapları nasıl kitapçıdan alıyorsak, prestij kitaplar satışa sunulsa ne kadar iyi olur. İsterse fiyatı bir maaşa(!) bedel olsun. Ol zaman bu tarz sitemlere kurumlar, muhatap olmaz. İki yazar birliğine üye olan biri olarak ve şehre şehri tanıtacak bir araştırma merkezi kurmaya ahdetmiş biri sıfatıyla daha neler söyleyebiliriz?

 

Bu şehre yazık oluyor? Yazılanlara baktığımızda devrilen çamların, bilgi yanlışlıklarının ardı arkası eksik görünmüyor. Akademisyen de yazsa bu tarz kitaplarda hangi yanlışlıkların olabileceğini, olduğunu biliyoruz. Lakin şehre yaptıkları hizmet, takdire şayandır. Kol kırılır yen içinde kalır. Belki bu tarz hataları kimi zaman ele aldığımız için sevilmeyen bir simamız, beğenilmeyen kalemimiz var. Bize “Kaç kitabınız yayınlandı?” diyenlere de “Biz, kitap çıkartmaya başladık mı yaşımızın yarısı kadar kitabımız daima hazırdır.” cevabını vermek istemiyoruz. “Şehri ele alan merkezi kurmak için harcama yapmaktan kitap basmaya kaynak bulamıyoruz. “ desek, sevinen olur mu?

Bir tuhaf âlem içinde yaşamaktayız, açıkçası: Yukarı tükürsen sakal aşağı tükürsen bıyık. Bu merkezi kurulmuş halde görmekten başka gayesi olmayan biri sıfatıyla, açılış günü kurdeleyi kesecek kişi, elbette bu şehrin yaşayan en yaşlı yazarı ya da şairi olacaktır.

Malzemesi mevcut ortamda helva yapacak birinin bulunmayışı sebebiyle Şehir Araştırmaları  Merkezi, ilk etapta sağlıklı bir mekânda açılmayacak belki. Bekliyor ve umuyoruz ki meyve tutan ağacın gölgesini beğenen ve bu gölgede dinlenmek isteyen hayırseverler, istismara kapı aralamayan anlayışımızı görünce daha önce yanıltıldıklarını ellerinin tersi ile bir kenara iterek, şehri değerleri ile yaşatacak olan Şehir Araştırmaları Merkezi’ne sahip çıkacaktır.

Ol günleri görmenin heyecanını şimdiden yaşıyor gibiyiz. Çünkü biz, bu gaye için bu güne kadar çalıştık, kalan ömrümüz ne kadar kalmışsa bu ömrü de gözden çıkartmışız, ve’s-selâm!..

25.11.2012



Bu yazı 1098 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI