Diyarbakır; deniz misali zengin tarihiyle coğrafyasıyla kültürden, her ırktan, her dinden ne varsa içinde barındırmış.

Biz, Diyarbakır değerini bilmiyoruz. 

Diyarbakır o kadar değer yetiştirmiş bazısından haberimiz var,  bazısından haberimiz yok.

Geçen Çarşamba günü yaşayan bir olayda "Diyarbakırlı Ramazan" olarak bilinen hemşerimiz Ramazan Pişkin’inin İstanbul’da namazın üzerinde şehid edilişi tüm İslam alemini adeta yasa boğdu.

İnsanoğlu kendi rızkını kaderini ve âşık olduğu davanın peşinde koşar.

Ramazan Hoca, kendi halinde helal rızkın peşinde İstanbul’a gitti.

Din tüccarları tarafından onun doğruları hazmedilmedi.

Aslında üzerinizde durmamız konu şu:

 Ramazan hoca yılardır Diyarbakır Ulu Cami yanında,  bir yerde  tebliğ görevini ifa etmekteydi.

Kim, onun İstanbul’a gitmeye ikna etti?

Buna kader diyebilirsiniz belki cinayet...

 İnsanoğlu bazen ecelin peşinde sürükler, hayatı, bunun ardından koşarcasına.

Ramazan Hoca para pula değer vermeyen biriydi.

İstanbul’da kim, kendisine yer temin etti?

Kimler onu din tüccarlarına   hedef gösterdi?

Ramazan Hoca'yı şehid eden belliyse azm ettirici de yabancı olmamalı.

Basında cinayeti işleyenin çıkan ifadelerinin harbi değeri yok.

Ne söylerse söylesin, kendi kurtarmak ve hedefi şaştırmak pesinde.

İslam Tarihi'nden Ramazan Hoca olayı gibi pek çok olaya rastlama mümkün.

 Üç Halifenin ’de aynı şekilde şehit edilmiş olduğunu bilmeyen mi var?

Üç kurşun üç bıçak darbesi insanoğlunu hayattan koparır.

Diyarbakır Ramazan Hoca'nın cenazesine ve yasına her kesimde katılım gösterdi.

 Onun taziyesine gelenlerin çoğunluğu Allah rızası içindi.

Hiçbir çıkar beklemeden...

Ne malı vardı ne mülkü..

Taziyesine gelen bazı siyasi çevreler olmaz mı?

Ramazan Hoca sağ iken haramlara karşı bazı hassasiyetleri vardı

Ona riayet etmediler...

Cenazesinde onu rahat bırakmadılar...

Kimi siyasi partiler hem İslam’ı hem de Kürtlerin geleneğini ayakların altına alıyor.

Yahu Ramazan Müslümandı!...