Elçileri Tur’da iken Samiri denen şaklabanın oyununa geldiler ve tekrar yanlışa düşerek buzağı heykeli biçimindeki puta tapmaya başladılar. Nankörlük ve bilgisizlik inatçılığında sınır tanımayan bu kaypak kavim elçinin uyarmasıyla pişman olup af istediler:
“Sînâ’ya gittikten sonra toplumumuz sapıtmış,
Süsten yapılan boğuk sesli buzağıya tapmış!
Yoldan çıkarıp kandırmış onları Samiri!
İlahınız budur demiş, unuttu giderken elçi!”
Bu sapıklıklarından ötürü Allah onlara ceza veriyor:
“Aşağılanma var nankörce davrananlara!
Kötülük yollarını verecek saptıranlara!”
Allah: “Böyle veririm iftiracıların cezasını,
Görün, nankörlük nasılmış bunca iyiliğimi!”
Bir başka sınav ve kaypakların baka bir tavrı: Allah’ın elçisi onlara Allah’ın emrini söylüyor, onlar ise kaypaklıklarından, nankörlüklerinden ve inatçılıklarından ötürü ilginç bir karşılık veriyorlar:
“Dedik: “Rabb’imiz inek kesmenizi istiyor sizden,
Dediler: “Bizimle alay mı ediyorsun yoksa sen!”
Yakışmaz bize dedik alay etmek; biz elçiyiz!
Alay ederek bilgisizlerden olmak istemeyiz!”
Canları emri yerine getirmek istemeyince bin dereden su getiriyor ve aymazlıklarını, güvensizliklerini bir kez daha utanmadan sergiliyorlar:
“Rabb’inden dediler, bizim adımıza iste,
Özelliklerinin ne olduğunu belirtsin bize!
Ne yaşlı ne körpedir dedik, arada bir yaşta,
Emredileni yapın hemen eldeki ilk fırsatta!
İste Rabb’inden dediler bizim adımıza olsun;
İneğin renginin nasıl olduğunu bize açıklasın!
Allah diyor ki dedik, bakanlara huzur verir,
Kolay bulunan parlak sarı renkli bir inektir!
İste Rabb’inden adımıza, özünü açıklasın!
Anlayamadık, karışık geldi durumu, ineğin!
Görürsün inşallah, istenileni yaptığımızı,
Buyruğa uyan bir topluluk olduğumuzu!
Allah diyor ki dedik, ekin sulamayandır,
Henüz boyunduruk altına alınmayandır.
Toprak sürmeyendir, dolaşmakta serbesttir!
Renginde hiç alacası bulunmayan bir inektir!
Açıkladın işte tamam; oldu dediler, şimdi,
Uyun öyleyse emre, dedik; kestiler ineği!
Yok gibiydi aslında kesmeye niyetleri,
Kalmamıştı ancak direnmeye yürekleri!”
Görüldüğü üzere kaypaklık İsrailoğullarının ilk atalarından beri devam edegelmekte ve günümüzde de aynı soydan geldiğini iddia edip aynı adla terör örgütü kurmuş olanlarca sürdürülmektedir. Dünya sevgisi gözlerini kör etmiş, kendilerinden başka kimseye yaşama hakkı tanımayacak kadar acımasız olmuşlar! Hahamları, çocuklara tecavüz eden serserilerine ödül verilmesi gerektiğini göğsünü gere gere söylemektedir. Askerleri, her gün kaç tane bebek/çocuk öldürdükleriyle övünüp yarışmaktadırlar!
Günümüzde dünyanın zengin sermaye sahipleri olan lobileriyle değil yalnız ABD’ye; bütün dünyaya hükmetmeye, yönetmeye, yön vermeye; dünyanın tek hakimi olmaya çalışıyorlar! Başta Müslümanların sonra da dünyanın diğer devletlerinin İsrail terör örgütünün zulmü altında inlememek için yapmaları gereken iş, çok çalışmalarıdır! Müslümanlar için bu; hadiste geçen: “Düşmanın silahıyla silahlanmak!” demektir. Silah burada mecaz anlamıyla kullanılmıştır. Anlamamız gereken şudur: Düşmanının elinde ne tür bir imkan varsa sen de o imkanı elde etmeye çalış ve öylece sana zulmeden ayak bağı olan, mutluluk ve huzur içerisinde yaşamama engel olanlarla mücadele et!” demektir.
“Zalimler için yaşasın cehennem!”
başakşehir escort ,ikitelli escort ,güneşli escort ,kayaşehir escort ,bağcılar escort ,esenler escort ,eyüp escort ,güneşli escort ,kumburgaz escort ,topkapı escort