Bilmeyen bilmeli, doğunun ortası İslâm Coğrafyası'dır, Ortadoğu değildir.

İslâm Coğrafyası'na ne zaman barış gelecek? sorusuna cevap aranıyor. 

Ne zaman işgal kuvvetleri deffedilirse...

Ne zaman kukla yöneticiler kaçıp giderse...

İslâm ne zaman hakkıyla bilinir ve yaşanırsa...

Müslüman, ne vakit iman ettiğini söylediği kitabında Allah'ın neyi nasıl belirttiğini bilirse...

Gerek Ortadoğu(?) gerek bölgemizde iki meselenin biri Filistin diğeri Kürt Meselesi.

Her iki meseleyi ne zaman İslam ümmeti kardeşlik içinde çözecek?..

Ümmetin meselesinin çözümü ABD ve Avrupa ülkelerinden bekleniyor.

Onlardan çözüm olmaz.

Küfür tek milletse Müslüman niçin tek ümmet olamıyor?

Ancak kan ve gözyaşı beklenir, bu İslâm ve İnsanlık düşmanlarından.

Selâhaddin-i Kürdi'yle ve Sultan Abdülhamid'in torunları ümmetin kanayan yarası için bu gün, yarın, öbür gün milyonlarca kişi miting alanları doldurdu, dolduracak.

Hep bir ağızdan Siyonist ve işbirlikçilere güçlü bir mesaj verdiler, veriyor, vermeye devam edecekler.

Bu mitingin en çok katılımı dün İstanbul'da Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve HUDAPAR bileşenleri ile yapıldı.

Yine dün HUDAPAR ve bileşenleri ile Diyarbakır’da farklı miting vardı.

İstanbul'da her kesimden katılım ile ön plândaydı, Diyarbakır'da Mazlum coğrafyanın mazlum insanı Kürtlerin çoğunluğunun katıldığı miting.

KUDÜS-AKSA-FİLİSTİN, İslâmın sembolü oldukça, ehl-i küfrün kudurganlığı gün geçtikçe artıyor.

Bunun başka bir lamı ve cimi yok.

İslâm Ümmeti, derlenip toparlandıkça, zulümlerinin dünya üzerinde son bulacağını, mazlumların söz sahibi olacağını çok iyi bilenler, şeytanî plânlarının çökeceğini biliyor, bilmektedir.

İstanbul'da ve Diyarbakır'da gereken cevap, miting alanlarının doldurulmasıyla verildi.

Kürdler  ve Filistinler  et ve kemik gibi ayrılmaz birbirinden ..

 Kürdler meydanları dedelerin feth ettiği Filistin'e uzanan kirli elleri hiç bir zaman sıkmadı, öpmedi, başına koymadı, bu zalimlerin karşısında el-pençe divan durmadı.

Bugün küfrün taşeronları, açık ve net biçimde Filistin ‘işgal eden Siyonist Çapulcuların yanındaysa bizim ümmet şuuruyla birlikteliğimiz neden engelleniyor?

İşbirlikçilerin yaptığı katliamları tel'in etmek, Hamas'a destektir, İslâm davasından yana  olunduğunun dünyaya ilanıdır.

Bu iki mazlum halkın meselesinin tüm İslam ümmetinin meselesi olduğunu bilen bilir.

 ABD ve Avrupa ülkelerinin merhametine(?) sığınan cibilliyetsiz anlayışlar, sadece ömürlerini biraz uzatır, yok oluşlarına engel olamayacaktır.

Kürd coğrafyasında yaşanan meselenin kaynağı yine Siyonizmin ve işbirlikçilerinin marifetiyse niçin anlaşılmıyor?

Kürdler her zaman kendi vicdanın sesini dinleyerek,  bir daha haykırarak Gazze’de, işgal edilen Ümmet Coğrafyası'nda yeni bir dirilişin parçası olduğunu gösterdi.

Bizim birer Selahaddin-î Eyyubî davasının mirasçısı olduğumuzu saklamaya ne gerek var.

Filistin'de adaleti ve barışı temsil ve tesis eden Selahaddin-i Eyyubî ise biz, onunlayız.

Afrika'daki mazlum milletlerin ABD'de savunucusu Malik bin Şahbaz ise onun yanındayız.

 Biz, Asya'da var olma savaşı veren İslam’a göre hayatını şekillendirmek isteyen mücahidin safındayız.

Biz, Ümmet şiariyla yeryüzünün neresinde olursa olsun, inanç-dil-ırk gözetmeksizin zulme uğramış herkesin sesiyiz.

Farklı isimde olup Filistin meselesinde yek vücut olan ümmet mensuplarını selamlıyoruz, bu birlikteliğin devamının yeni hileli aldatmalara ve plânlara kapı aralayacağını biliyoruz.

Ehl-i küfrün varlığı, ümmetin tembelliği ve birlikteliksizliği ile güçleniyorsa, tevhid ehli olmaktan başka yol olamaz, olmayacaktır.

"Sımsıkı Allah'ın ipine sarılın ve asla dağılmayınız." Kur'an Âyetidir, Cenab-ı Hakk'ın ihtarıdır.

Dün Diyarbakır’daki Kürdlere selam olsun.

 Aksa Tufanı Harekâtı ile Siyonistlerin kâbusu olanlara  mesajı verildi.

Tüm dünyaya

Kürdler bir daha Diyarbakır istasyon meydanında Filistin halkının ve Mescid-i Aksa'nın safında yer aldıklarını belirtti, bu miting ile.

Diyarbakır ve İstanbul’da Selahaddin-i Kürdî ve Sultan Abdülhamid'in Torunları bir arada iken, berî  tarafta terör şebekesi Siyonistler, ve ağa babaları var.

Mazlûm Arap Cografyası'nda insan gibi hakka ve adalete susamıs Ümmet Şuuru ile donanmış İslâm'ı dava bilenler yetişiyor, şükür.

Diğer tarafta kimler var?

İliklerine kadar zulme uğramış mazlumlar karşısında zulmüyle avunan insan olur mu?

Yeryüzünde nerede kan, gözyaşı ve ölüm ve acı varsa müsebbibi kim?

 Meydanlarda tarafımızı belirlemek için buradayız.

 Herkes sevdiğiyle beraberdir.

Filistinli mazlûmlar kendi tarafınızı belirlemek için bir anahtar.

Dünyanın tüm mazlûm insanları da kurtulur.

Asyalı Türk de Kafkasyalı Çeçen de Afrikalı Siyahî de, Kürd Milleti de bu yolla zulmedenlere karşı muvaffak olacak.

Taraflar belli oldukça içimizdeki İrlandalılar, Ümmet birlikteliğıne şahsî dünyevî ihtirasları sebebiyle Fransız kalıyor.

Biz Allah'a iman etmiş, Kur'an ve Sünnet üzeri bir hayat yaşamak üzere ümmet şuuruyla dirilişe hasret kalanlar, dünyaya adaletin ve hakkın, barışın ve özgürlüğün ne olduğunu göstermek mecburiyetindeyiz.