aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat sohbet siteleri mobil sohbet Penis Büyütme Ameliyatı Meme Büyütme Ankara Burun Estetiği Ankara Lazer Epilasyon Ankara Lazer Epilasyon Ankara Kürtaj Ankara Kızlık Zarı Dikimi Ankara Lazer Epilasyon Konya Cilt Bakımı Konya Kıl Dönmesi Tedavisi Ankara Hemoroid Tedavisi Ankara Meme Ultrasonu Ankara Radyolog Ankara Selülit Tedavisi Konya Göz Kapağı Estetiği Ankara
Bugun...


Mehmet Şerif Cebe

facebook-paylas
YANILDIĞINI İTİRAF EDEBİLMEK
Tarih: 15-03-2025 00:02:00 Güncelleme: 15-03-2025 00:02:00


 

Doğru olduğuna inandığımız bir konuyu savunmak ve yeri geldiğinde bu doğrumuzdan şaşmayıp ısrar etmek doğaldır. Ancak her şeyde sınır olduğu gibi bunun  da bir sınırı vardır ve olmalıdır. Bugün doğru olduğuna inandığımız doğrumuzun gün gelip de doğru olmadığı ya da yanlış olduğu ortaya çıkarsa o savunduğumuzdan çark etmemiz; ateşli bir biçimde savunduğumuz  o gerçeğimizi savunmaktan vazgeçmemiz erdemliliktir. O doğrumuzun yanlış olduğu ortaya çıkmış ve biz de bunu görmüş ya da inanmışsak o vakit o doğrumuzu sırf inat olsun, “ben demiştim ya” ya da “inadım inattır” gibi tutumlarla sürdürmek insanın olgunluğuna ters bir davranıştır.

Toplumda hararetli yapılan tartışmalardan sonra herkes kendi işine gücüne gider ve zamanla bu ateşli tartışma unutulur gider ya da üstü küllenir. Tıpkı karın altındaki toprak gibi... Ancak bir zaman sonra ayn konu gündeme gelip o gün yapılan tartışmaların yanlışlığı ortaya çıkınca yani kar eriyip o kara toprak ortaya çıkınca, diğer bir deyimle akla kara belli olunca aynı kişiler susarlar, dut yemiş bülbüle dönerler! Egoları onlara şunu dedirtmez: “Falan arkadaşımız bizim doğru dediğimize yanılıyorsunuz demişti de biz ona hak vermemiştik. Bari şimdi bu arkadaşımıza bu hakkı verelim de doğruyu kabul ettiğimiz gibi bu arkadaşımıza ya da arkadaşlarımıza haklı olduklarını söyleyelim.”

Hem güncel hem yerinde bir örnek vermekte yarar vardır. İçinde olduğum sohbetin birinde, bir arkadaşımız; sevelim sevmeyelim, Sayın Cumhurbaşkanımızın iyi bir yönetici olduğunu, ileriyi gören ve deneyimli, sadece içte değil, dışta da cesaretli davrandığını, saygın olduğunu, uluslararası alanda hatırı sayılır bir lider olduğunu; Türkiye’de mevcut emsalleri arasında bu özelliklerin diğer liderlerde bulunmadığını dolayısıyla alternatifinin olmadığını söylediğinde; karşı çıkanlar oldu. Tartışmaların bini bir para... Öyle ki o arkadaş söylediğine bin pişman oldu. Gün geldi, yani bugünlerde yani yeni barış sürecinde Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptıklarıyla ve sergilediği olgun davranışlarla, olumlu davranış ve görüşleriyle örnek olduğunu hatta sadece Türkiye’de değil; dünyada barış elçisi durumuna geldiğini gördüklerinde; “Vay be Reis gerçekten de Reis’miş, gerçekten kralmış, bravo Reis’e!” sözleriyle yanıldıklarını itiraf ettiler de yapmaları gereken bir başka itirafı ıskaladılar. Nedir o ıskaladıkları itiraf? İşte egolarına yediremekdikleri ve dile getirdiklerinde kişiliklerinden bir şeyin eksileceği endişesine kapıldıkları, yukarıdan beri dikkatinizi çekmek istediğim itiraftır. Yani dönüp arkadaşlarına; ”Daha önce  söylediğinizde haklıymışsınız, biz yanılmışız!” Bunu söylemek büyük bir erdemdir ve insanı yüceltir, korkulduğu gibi insanın kişiliğinden bir şey eksiltmez.  

Üzülerek belirtiyorum ki bugün toplumsal hastalıklarımızdan biri de hakkı teslim etmemektir! Bunu kibrimize, gurumuza yediremiyoruz. Yani kibrimizden yapmıyoruz! Oysa biz Müslümanlar olarak biliyoruz ki kibir şeytanın işidir. Çünkü ilk defa iblis kibirlendi ve deyim yerindeyse dünya ve ahiretini yıktı. Bulunduğu makamın kıymetini bilmedi ve aşağıların aşağısına, cennetten kovulmaya, def edilmeye kadar gitti. Üstelik tövbe (pişmanlık duymak) de etmedi, çünkü kibir pişmanlık duymasına da izin vermedi. İşte burada pişmanlık dediğimiz şey; hakkı gördükten sonra hakkı teslim etmektir. Pişmanlık sadece günahlarından geri adım atmak değildir; ikinci adım da doğruyu kabul etmek ve haklıya “Sen haklısın, ben yanılmışım!” diyebilmektir. Yani “Ben dediğimde yanılmışım, yanlış düşünmüşüm; senin dediğin doğruymuş, seni kutlarım!” gibi itiraflarla gerçeği sahibine teslim etmektir. İblis bunu yapmadı ve yanlışında ısrar etti, hatta iddialaşıp “sen bana süre ve imkan verirsen ben sana haklılığımı yani insandan üstün olduğumu ispatlayacağım!” da dedi.

İnsan bunu yapmamalı, insan düşmanının yaptığı gibi yanlışında ısrar etmeli, erdemlilik göstererek yanlışını itiraf edip haklının hakkını teslim etmelidir.

Allah, oruçlarımızı kabul eyleye; dayanıklılığımızı artıra ve sağlığımızı koruya!



Bu yazı 1502 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI