Her 10 Kasım’da Hortlayan Tartışmalar ve Gerçeklerle Yüzleşemeyenler
Türkiye’de yıllardır bitmeyen bir tartışma var: Kemalizm.
Müslüman kesimin büyük bir kısmı, sürekli olarak Kemalizm’den şikâyet ediyor.
İronik olan şu ki; şikâyet edenlerin çoğu farkında olmadan tam da o düzenin içinden besleniyor. Bugün kendini “dindar” diye tanımlayan kesimin desteklediği partilere, kurumlara ve söylemlere dikkat edin… Hepsinin bir şekilde Kemalizm’le kol kola yürüdüğünü görürsünüz.
Gerçek şu: Bu kesimler, eleştirdikleri sistem sayesinde ayakta duruyorlar. Halk da artık bunu görüyor. Bu yüzden inanmıyor, bu yüzden peşlerinden gitmiyor. Eğer halk gerçekten inanmış olsaydı, bu topraklarda Kemalizm çoktan tarih olmuştu.
Öyle olmadı.
Her yıl 29 Ekim’de, 10 Kasım’da aynı tartışmalar yeniden hortluyor.
Herkes kendi cephesinden konuşuyor, birkaç gün sonra yine sessizlik çöküyor. Sonra herkes yine kendi yoluna gidiyor. Kimse bu kısır döngüyü kırmak istemiyor.
Türkiye’de “Müslümanlar adına” söz sahibi olduklarını iddia edenler, aslında kendilerini kandırıyor.
Onlar bu oyunun farkında. Ancak ellerindeki gücü, makamı, konforu kaybetmemek için bu düzenin devam etmesini istiyorlar.
Camilerimize bakalım… Her cuma dolup taşıyor. İmamlar kürsüde dinin emirlerini, yasaklarını anlatıyor: Faiz haram, zina haram, içki haram, hırsızlık haram…
Peki dinleyen var mı?
Gerçekten dinlemiş olsaydık, bu haramların toplumsal hayatta azaldığını görmemiz gerekirdi.
Tam tersi oluyor: Faiz de artıyor, hırsızlık da, zina da… Çünkü halk, imamların sözlerine inanmıyor.
Neden mi?
Çünkü o imamların bir kısmı minberde “putlara tapmayın” derken, ertesi gün o putların önünde saygı duruşuna geçiyor. Çünkü onlar dini, Allah rızası için değil; kendi çıkarları, kendi konumları için kullanıyor.
Halk bunu görüyor.
Bu yüzden arkasından koşmuyor.
Aksa Tufanı’nda da gördük bunu. Müslüman ülkeler sınıfta kaldı.
Batı dünyası, Avrupa, Müslümanların gösteremediği tepkiyi gösterdi.
Acı ama gerçek: Bugün İslam dünyasının en büyük düşmanı dışarıda değil, içimizde.
Müslümanlık, kürsüde, sloganda ya da siyasette değil; vicdanda yaşanır.
Gerçekten inanmak istiyorsak, önce kendi içimizdeki çelişkilerle yüzleşmeliyiz.
Cumanız mübarek olsun.
