Bugun...


Mübin Düzgün

facebook-paylas
Hak-Bâtıl Paradoksu
Tarih: 04-03-2021 00:02:00 Güncelleme: 04-03-2021 00:02:00


وقل:جاء الحق وزهق الباطل إن الباطل كان زهوقا

De ki: Hak geldi batıl hükümsüz kaldı/geçerliliğini kaybetti zaten bâtıl bir hiçtir/ölüdür (İsra 81)

Hak ve batıl belli olduğu halde, kinayeten 'hakikat kılıcı' yerlerde ise batıl, bu kılıca göz dikecektir elbette. Zulmeden hak ehli, zulme uğrayan batıl ehli olunca bu fırsattan istifadeyle batıl, zayıflık ve mağduriyetin getirdiği refleksle doğruluğun ve hakikatin, daha doğrusu fıtrî adaletin savunuculuğuna soyunur.

Güç, zulüm doğurur. Hak ehli olsun batıl olsun hiç farketmez güçlü isen zulmet kapıları sana ardına kadar açılır. Güç sarhoşluğu içerisindeki sinsi bir korkaklık ve dünyaperestlik seni adeta o karanlıkların içine iter. Halbuki "zulüm, hak ehline ne kadar yakışmıyorsa batıla da bir o kadar hakkı savunmak yakışmaz" diyebilmeliydik; ancak bunu sadece kağıt üzerinde okuyup geçmekle yetinmek zorunda kalıyoruz. Peki bu durumda hakkın temsilcisi görünümünde olan batıl sıfatlı hakkın yanında mı olmalı yoksa hakkı savunmak zorunda bırakılan batılın yanında mı?

Aslında akıllara şöyle bir soru da gelebilir haklı olarak: Hak ve zulüm birbirine zıt iki ifade.. hem hak ehli diyorsun hem zulüm! Hak ehli zulmeder mi, etmeli mi? Asla!

Ancak önce soruyu şu şekilde düzeltip doğrultmak zorundayız: Zulmeden, hak ehli olabilir mi?  Sûreten hak ehli olsa bile sîreten batılın ta kendisidir.

-Ama nasıl olur, Rahman’ın adını ağzından düşürmeyen bir muvahhid nasıl olur da bâtıl ehli olur?

-Neden olmasın?

Menfaat, korku, koltuk sevdası, refah bekâsı, emeller, şirin görünme hırsları..  ve daha birçok sebepten dolayı bin kez bile Allah dese bir insan, Allah'ın dediğini yapmadıktan sonra o kişi fikriyatta hak, fiiliyatta batıl ehlidir. Hatta bu durumun içinde iblisin sıfatı olan kibir ve başkaldırma bile söz konusudur; çünkü bu davranışın zımnında şu yatar: Ey Allah, seni kabul etsem de senin dediğini değil, kendi bildiğimi okuyacağım. (...)

Ancak fıtraten ve hukuken "zahire göre hükmedilir" mucibince sîreti tamamen bâtıla hizmet edip sûreti haktan görüneni hak ehli olarak kabul etmekte beis olmaz; zira surete bakılır, sîrete değil maddeye bakılır manaya değil. Aynı şekilde Hz peygamber (sav) in "kalbini açıp baktın mı" hükmünden yola çıkıp, zahirde "biz hak ehliyiz" diyeni öyle kabul etmeliyiz. Bu hak-batıl karmaşası, hak ve batılın birbirinden ayrılmayacak kadar iç içe olduğu anlamında değil, her ikisinin aynı anda aynı vücutta kendini göstermesi ve gösterebilmesidir aslında. Zaten ayet-i kerimede de ikisinin belli ve açık olduğu ifade edilmektedir. Siyah ve beyaz ip ne kadar birbirine dolanıp girift bir hal alsa da yine bariz bir şekilde bellidir, apaçıktır. Hak ve batıl da böyledir.

Malesef en büyük hastalık olan tarafgirlik taassubu, siyah ipliği beyaza, beyaz ipliği siyaha çevirebiliyor.

Diğer bir husus, Hz peygamber zamanındaki münafıklar azınlık ve güçsüz olduğu için onların zulmetme gücü ve şansı yoktu. onun için "zayıf" bir münafığın zahirine bakıp "o hakkın yanındadır" demek kadar doğal bir şey yok. Ancak  bir yandan "Biz hakkın yanındayız" deyip diğer yandan zulmeden herhangi bir hizip, grup, rejim için kalkıp da "kalplerini açıp baktın mı" deme hakkımız yoktur. Çünkü burada fikriyyat değil fiiliyyat devreye girer. Ayrıca batılın en büyük özelliğinin zulüm olduğunu bildiğimiz halde böyle bir durumda onlara 'hakkın hizmetçileri' demek abesle iştiğal olur.

Zulüm sadece öldürmek, birine haksızlık yapmak, parasını gasbetmek olarak anlaşılmamalı. Ayrıca bir insan topluluğuna da indirgenmemeli.

Fıtrat dini olan İslam’ın ve diğer bütün dinlerin evrensel öğretilerine ters düşen her fiil zulüm kategorisine dahildir. Şirkten tutun yoldan kaldırılmayan dikene kadar..

Bu fikirler ve bu düşüncelerin yazıya geçmesi herhangi bir kişi, grup, cemiyet, tarikat merkezli değil; umumîdir. Bunlar, okun ucu hiç kimseye doğrulmayacak şekilde geneldir; özele indirgemek okuyucunun dünya tasavvuruna, idrakine, ufkuna ve dinî felsefesine kalmış.

Evet, demek ki kişi ve grupların değil; meselelerin, konuların yanında ya da karşısında olmalıyız, olabilmeliyiz.

Konu merkezli meselelere bakıp hüküm verdiğinizde bu sefer de kalkıp " hangi taraftasın, kime çalışıyorsun" diyebiliyor en yakın tanıdığın bile..  Aslında bu, taraftarlık taassubunun ne kadar kökleşip kemikleştiğini gösterir. “A konusunda sizin, B meselesinde onların, C mevzusunda ise falanın yanındayım” dediğinizde en aydın kişi olması gereken bir üniversite hocası bile "bir orda bir burda nasıl olabiliyorsun, tarafını seç" diyebiliyor.

Halbuki mesele/konu endeksli hüküm ve hak vermek, bırakın öğretim üyesini her yiğidin harcı olabileceği gibi, üstün bir muhakeme ve idrak da istemez, tek sorun asrın gruplaşma hastalığı.

Ne kadar da güzel demiş merhum Cemil Meriç: "Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur."

Ancak bu sözde bile tuzağa düşenlerin haddi hesabı yok; çünkü bu söz, sanki ‘zulmün karşısında ve mazlumun yanında olmayı’ değil de kişilerin ve grupların yanında olmayı ifade etmiş gibi anlaşılıyor. Hatta bu sözü iki parçaya ayırıp " tarafsızlık namussuzluktur" diyerek sözü bağlamından koparıp ona bile zulmeden bir yığın insan var. Böylece tarafsızlık değil taraftarlık aslında bir nevi namussuzluğa dönüşüyor. Hakikate odaklanmayıp taraftarlığa odaklanmak en büyük körlüktür. 

"Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" diyen kişi bir bakıyorsunuz ki bunu sadece mensup olduğu kendi küçücük oluşumu için söyleyebiliyor. Yani bunda bile menfaat söz konusudur. Doğrunun/yanlışın grupçuluğa indirgenmesi bir yana, aynı yanlış hatta imanı tehlikeye atan bir meselede karşı tarafı (haklı olarak) lanetlediğin halde kendi grubunda aynı meseleyi tasdik edip alkışlayabiliyorsun. Ne demeli, ne yapmalı, kimi neden savunmalı?

Bir yahudi olan Rachel Corrie bu meseleyi taşı gediğine koyarcasına tek bir cümleyle ne güzel de özetlemiş:

"Zulüm bizdense ben bizden değilim"

Allah bizi, zulmün/şirkin karışmadığı bir iman üzere sabit kılsın..



Bu yazı 9216 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI