Hayat yürüyüşümüz bir çok problemle doludur.

Bu problemler hayatı zorlaştırabilir.

Beşeri sistemler sorun oluşturma kaynağıdır.

O nedenle yeryüzünde sorunlar bitmiyor. Zülüm almış başını gidiyor.

Dünyanın bir çok noktasında savaş kan gözyaşı sıradanlaşmış bir şekilde devam ediyor.

Bunun temel sebebi hırs, bencillik, cahalet ve fakirliktir. Sömürgeci batı bunu çok planlı ve sinsi şekilde organize ediyor.

Osmanlı yıkıldıktan sonra yıkılan imparatorluk bakiyesi üzerine kurulan devletleri kontrol edebilmek için ve yeryüzü sömürüsünün devam etmesi için bu kurulan ülkeler bir akıl tarafından kontrol edilerek bir kaos iklimine mahkum edildi.

Bundan daha kötüsü bu ülkelerdeki insanların sömürgeci akıl ile hareket ederek değerleri ile ters düşmesidir.

Halkı Müslüman olan ülkeler tarihlerini ve iman ettikleri değerlerini unuttukları için işgalci batı bu kadar İslam coğrafyasında etkilidir.

Bize ait bir çok şeyi ele geçirmiş durumdalar.

Ne hazindir ki işgalci batı içimizden bir kesimimizide devşirerek  kendilerine hizmet eden kimselere dönüştürdüler.

Bu ülkede yapılan bir çok yatırım ve hizmetler Batı'nın hesabına gelmezken ve buna itiraz ederken aynı sesi yerli partnerlerinden de işitiyoruz.

Bu yerli dediğimiz kesim halkına hizmet edeceğine batıya hizmeti esas almaktadır.

Onun için yerli ve dış güçler  tüm güçleri ile  birleşip mazlum halklara zulmü esas alırlar. Fakirliği cehaleti savaşı bir kader diye dayatırlar.

Bunu gören iktidar yanlısı menfaatciler bu  iktidar nimetlerini hoyratça talan ederler.  ne vurgun yaparsam kardır anlayışı ile bir yolsuzluk ve rüşvet  anlayışı öne çıkmıştır.

Talanda rüşvette yolsuzlukta yanlış ve müslümana uymayan davranışlardır. İktidar nimetlerinden faydalanma ve imkanları kişisel çıkarlara yontmak ahlaki ve İslami değildirler.

Hangi mevki ve makamda olunursa olunsun bu gibi haller müslümana yakışmaz hatta kul hakkına girer.

Bugün bu iktidarda bir çok davranışlar rüşvet adam kayırma yolsuzluk talan anlayışı ile hareket eden ve kendinde müslümanım diyen bir guruh türemiştir. Bu davranışlar müslüman anlayıştan uzaktır.

Müslüman kişilik tevhit anlayışında hakkaniyet ve adaletin sesi olmalıdır. Zulmün her türlüsüne karşı durmalı mazlum halkların yanında olmalıdır.

Huzur barış kardeşlik adalet merhamet sevgi aşk paylaşım muhabbet müslümanın varlığının temel karakteridir. Bu vasıflar Batı'nın kan şiddet savaş hırs zulüm sömürge ölüm savaş anlayışından beridir.

Müslüman batı  anlayıştan uzak tevhidin Kur'an'ın anlayışındadır.