Toplum seçim havasına giriyor gibi. Siyasi partiler toplumda boy göstermeye başladı. Kimisi yıldızlı otellerde salon toplantıları yaparak kimileri halk arasında dolaşarak kimilerinde mitinglerde sahada boy göstermektedirler.

Şu an ki siyasi partilerin söylemleri ülkenin sorun ve çözümlerinden ziyade iktidarı devirme eleştirisi ile  hareket etmektedirler. Ülkeyi iktidardan kurtarma düşüncesi ile tüm partiler söz birliği yapmışçasına hareket etmektedirler.

Gizli bir ittifakla iktidarı devirme kualisyonu kurulmuş gibi durmaktadırlar.  Değişen dünya gerçekliğine uygun bir değişim anlayışını takip edip ülkeyi bu gerçeklik içinde tasavvur edip projeleri seçmene sunaçaklarına iktidarı devirme formülleri için kafa yoruyorlar.

Bu iktidarın muhalefet cephesinde ki görüntüsü ve propagandası batmış bitmiş bir ülke ve hiçbir doğru işin yapılmadığı bir iktidar algısı oluşturmak olmuştur. Bunun yerine iktidar bunu yaptı biz geldiğimizde bunun daha iyisini yapacağız anlayışını bir türlü halka işittiremiyorlar.

Daha da ilgi çeken yanı iç muhalefetle dış muhalefetin eleştirilerinin örtüşmesidir. Yada söylemlerde ki zaman içindeki bir birini tekzip eden beyanların seçmen tarafından görülmesidir.

Halkımız tarih bilincinden uzak düşünme melekesini yitirmiş ve algı operasyonlarına açık bir hale gelmiştir.

O nedenle işgalci batı ve yerel partnerleri toplum üzerinde istedikleri gibi hareket etme cüretini göstermektedir.

Uzun yıllardır bu ülkeyi yöneten kadrolar ve topluma yön veren kişilikler halkımız üzerinde bir yerlere hizmet eden anlayışı algı operasyonları ile dayatmaktadırlar.

Bu hamlelerle ölümü fakirliği ve cahilliği kader olarak toplumun bir parçası olarak öne çıkarmaktadır.

Uzun bir çalışma ve emek harcanarak değerlerimizi bizden alan bir güç toplumumuzu narkozlamışlardır.

Bu halde olan toplum üzerinde istedikleri cerrahi operasyonu yapabilmektedirler. Ekonomiden eğitime sosyal hayata kadar sağlıktan siyasete basından askerye ye kadar tüm alanlarda kuşatılan ve bu ülkenin değerlerinden uzak ismen bizlere benzeyen fikren ve zihin kodları olarak işgalci Batı'nın hizmetinde olan kadrolar bu ülkeyi bu günlere getirmiştir. Bu ülkenin aslı unsurları olan halkımız ve inançlı kadrolar vatansever kişilikler devlet düşmanı diye yaftalanmış sürekli ötekileştirilmişlerdir.

Cumhuriyet tarihinde bu anlayışın farkına varan siyasetçi iş adamı aydın alim akademisyen teknik kadrolar maalesef faili meçhul cinayetlerle yada darbelerle heder edilmişlerdir. Bugün ki iktidar ve muhalefetin savaşa dönüşen mücadelesi bunu teyit etmektedir.

Uluslar arası bir çok makalede bu açık ifade edilmekte ve bunu iktidara bir şantaj ve korku psikolojisi ile göstermektedirler. Görünen o ki bu seçim cumhuriyet tarihindeki en ehemmiyetli ve sıkıntılı seçim olacaktır.

Kim ne kaybettiğini bilmekte karşısındaki iktidarda karşısındaki gücü bilmektedir. Son söz olarak iyi parti lideri Meral Akşener şu beyanı ifade etmekten çekinmemiştir. "Dedem abdulhamit'i devirdi bende Tayyip Erdoğan'ı devireceğim" ifadesi tüm gelişmeleri özetlemektedir. (Akşener in dedesi Ermeni ayaklanmaların da önemli rol alan ve bunun sonucunda Diyarbakır'dan Selanik'e sürgün edilen bir Ermeni öncüydü.)