Son yıllarda doğal afetler ile karşı karşıyayız.  Düşündürücü bir durum. Sebepler ve olayın felaket boyutu konuşulurken bu olayların bir başka acıdan da ele alınmasında fayda vardır. Allah sünnetüllah dediği bir dizi kural ve kanunlarla yeryüzünde bir denge ve ahenk içinde yaşam sürecini devam etmesini emretmiştir. Yeryüzü kaynakları ve nimetleri tüm yaratılmışlara  yetecek bolluktadır.

Lakin sömürgeci ve doyumsuz işgalci batı anlayışı yeryüzündeki bu ahengi bozup kendine göre bir sistem oluşturma eğilimine girişince yeryüzünde dengeler bozuldu. Kazanma hırsı kural tanımaz bir anlayışla sünnetullahla savaşacak kadar haddi aşma noktasına geldi. İşgalci ve sömürgeci anlayış ele geçirdiği maddi güç ile yeryüzünü zulüm iklimi ile sömürmeye başladı. Kaynakları hunharca tüketmeye başladı kendi istediği olsun diye buna uymayanları ölüme layık buldu. Yine kendine tabii olmayan devlet yöneticilerini terörle terbiye etmeye çalıştı. Kaos fitne karmaşa onlar için sıradanlaştı. Kardeşi kardeşe öldürtmeyi marifet sandı. Onlar lüks ve şetefat içinde yaşarken bir kısım insanların açlıktan ölmelerini seyrettiler. Onlar teknolojinin tüm imkanlarından faydalanırken insanların içeçek su bulamamalarını umursamadılar. İnsanların masum saf duygularını kendilerinin de inanmadığı demokrasi ile kandırarak iç savaşları desteklediler. Bir yandan taraflara silah ve mühimmat desteği verirken diğer yandan barış diye bağırdılar. İnsanlara hep iki yüzlü yaklaştılar.  Yeryüzü iktidarını ele geçirdikten bu yana insanlık rahat yüzü görmedi. Ekoloji alt üst oldu. Ellerine gecen güç işgalci batı anlayışını azgınlaştırdı. Bu azgınlık sünnetüllaha müdahaleye kadar gitti. Yeryüzünde dengeler bozuldu sular çekildi depremler harekete geçti yangınlar kontrolsüz bir şekilde her yerde boy gösterdi. Sanki doğa kendine reva görülen keyfi dayatmalara karşı işgalci ve sömürgeci batıya karşı isyan etti. Yaratıcımız olan Allah  hadsizliğin cezasını elbette verecektir. İşgalci ve sömürgeci batı bu işleri yaptığı için bizlerin ise buna sessiz kalıp yaşantımızdaki şükürsüzlükten dolayı bu afetlerle karşı karşıyayız. Zulüme sessiz kalıp sadece bireysel ibadetlerin arkasına sığınarak toplumun ifsat edilmesine sessiz kalınması en az işgalci batı kadar vebal altında olduğumuzu göstermektedir. İşgalci batı o kadar bizleri kontrol altına alma küstahlığı gösteriyor ki onların bilgi kaynakları ile olayları yorumlama özgürlüğü veriyor bizlere bu bilgilerle batıya hizmet etmekten öteye geçemiyoruz.

Şu hatırlatma ile devam etmekte fayda vardır.

" İman ettiğiniz gibi yaşamassanız yaşadığınız gibi inanırsınız" anlayışı ile şu an maalasef bu düşünce hakim bir duruma gelmiştir. Onun içindir ki yeryüzünde İslam  medeniyeti karşıtı işgalci ve sömürgeci batı sahte bir medeniyet savaşı vardır. Eli kanlı batı takriben Asya'da Afrika'da ve Amerika'da beşyüz milyon yerli masum halkın kanı olan anlayışın karşımıza medeniyet havariliği yapması ve bunu da İslam medeniyetinin karşısına koyması küstahlık ve hadsizliktir.  Bu hadsizlikten kaynaklı yeryüzü kaynaklarını hünharca tüketen ekolojik dengeleri yok sayan işgalci batı doğal afetlerin müsebbibidir. Ama bunu da unutmamak gerekir ki buna sessiz kalan İslam dünyasıda bu suçun ortağıdır. Yeniden tarihi ile barışık vahyi hayatının merkezine almış bir öze dönüş hamlesi ile yeryüzüne adil bir sistemin hakim olmasının meşalesinin çırası olma dileği ile....