Dine en büyük zararı veren, kendi çıkarları için dini kullananlardır. İslam Dini bir Yahudilik ve Hristiyanlığa benzemez.  Bunlarda hahamlar ve diğer ileri gelenler dini kendi çıkarları için değiştirmişlerdir. İslam Dini değiştirilmemiş ve değiştirmeye de hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Bunu da Yüce Allah şu ayetlerle ferman buyuruyor.

              “ Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O her şeyi işitmekte, her şeyi bilmektedir.” (En’am süresi Ay.115)

                    Bu özelliğini kıyamete kadar da sürdüreceği,  

“Şüphesiz Kur'an'ı biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız” (Hicr, 9) ayetiyle beyan edilerek onun Allah tarafından korunacağı taahhüt edilmiştir. İslam Dini her yönüyle mükemmel olduğu Yüce Allah tarafından beyan edilmektedir.

                Hatta laiklik olayı da Hahamlar ve papazlar dini kendi çıkarları için kullandıklarından dolayı gelişmeye kapalı bir hale gelmişti. Onların istekleri dışında ya da onların bilgisi olmadığı konularda gelişmelere kapalı olduklarından bilim adamlarına karşı acımasız cezaların verilmesine karşı tüm bilim adamları ve sanatçılar, bunlara karşı yapılan bir direncin sembolüdür.

                    Bugün İslam dinini de bazı kişiler kendi isteklerini halka kabul ettirmek amacıyla din onun tekelindeymiş gibi davranış ve söylemler içine girmek, Müslümanlara ve dine yapılan en büyük kötülüktür. İslam dini hiç kimsenin tekelinde değildir. Bu dinin anlaşılması yüce Allah kolaylaştırılmıştır. Onun için her Müslüman kendi dinini öğrenmek zorundadır.  Bu millet; dini kendi çıkarları için kullananlardan çok zarar görmüştür. Ama Milletin hiç mi suçu yok? Elbette ki vardır.  Sizler Allah’ın emirlerini öğrenmezseniz. Elbette ki yanlışlara saparsınız. Bu nedenle Yahudilerin,, Ali Kalkanların, Adnan Oktar’ların,  Küresel güçler tarafından proje olarak topluma sunulan, Fetö’ ve benzeri örgütlerin tuzağına düşersiniz. Dün Âlimlerimiz Allah rızası için konuşma cesareti kendinden bulmuş olsaydı. Belki binlerce gencimiz fetö’nün ve diğerlere meze olmayacaktı. Aklını kiraya vermeyecekti. Devlet’e de bu konuda elbette ki görevler düşmektedir.%95 Müslümanların teşkil ettiği bir topluluğun elbette ki bunlara uygulanacak kanunlarda dinine, kültürüne, tarihten gelen ve herkes tarafından norm kabul edilen davranışlara ters düşmemelidir. Geliştirmek ayrı, ters düşmek farklıdır. 

                    Kim dini kendi çıkarları için kullanmaktadır? Bunu nasıl anlarız?.  Haberi getiren ve söz söyleyen insanın, davranışlarıyla söylemleri birbirine uyum sağlıyor mu ona bakarız. Eğer bu haberi dini bir söylem olursa onu söyleyeni zaman ve mekân dikkate alınır. Tüm davranışlar göz önüne getirilir. Söylemleriyle davranışları tezat teşkil ediyorsa bu dini kendi açısında kullanmaktadır. Eğer Söylemler menfaat gözetmeden sadece Allah rızası için söylüyor ve tebliğ ediyorsa ona da saygı duyulur.

                    Özellikle siyasetçiler dini kullanarak oy devşirmeye çalışmaları, Dinde aşınmaya sebebiyet verirler. Siyasetçi; halka yaptıkları hizmetleri anlatmak kısacası yaptıklarını yapacaklarının teminatıdır. Bunun üzerinde konuşmalarını yapar, projelerini sunar. Ancak burada dini kullandıkları zaman halkın dini duygularını sömürmüş olur.  Dinin halk nazarından aşınmasına sebebiyet verir. Din konusu çok hassastır. Halkın dini duygularını kullanarak bir yerlere varmaya çalışmak, hem halka hem de Allah’a ihanet etmiş olur. Örgütler yeterince dinin aşındırılmasına sebebiyet verdiler. Toplum arasında dini cemaatler ve din adamlarına yaklaşım eskisi gibi değil. Çünkü bu yolda insanlarımız çok ihanete uğradı. Bu konuları halk olarak dikkat etmeliyiz. Gerçekten Allah için iş yapanlar zaten onun reklamını yapmaz. Rabbim hepimize şuur versin, dünyası için dinini satanlardan eylemesin. 

 Ali LALE