Buruk bir ramazan yaşayan müslümanlar hüzün ve acı dolu bir bayram ile yeni bir döneme başlarken siyonist terör devletinin yaptıklarına karşı çaresizliğin ezikliği ile yürekleri kan ağlamaktadır. Siyonist ve işgalci anlayış bu günlerde bu işgaller de böyle rahat hareket etmelerinin zeminini onlarca yıl önce hazırlayarak böyle küstahça hareket etmeyi yeğlemiştir.  Bunun müslüman olarak muhasebesini yaptığımızda bu günlere nasıl geldiğimizi anlayabiliriz.

Bunun en temel sebebi şunlar olarak tespit edebiliriz.

Öncelikle müslümanların tarihi ile ilişkisi kesildi inkar edilen yada unutulan bir tarih ile reddi miras üzerine bir anlayış geliştirildi. Sonrada müslümanların düşmanı olan hiçbir zeminde iyiliğimizi istemeyen batı hayranlığı ile kişilik erozyonunu sağladılar.

Buda kim olduğumuzu unutturdu müslümanlara.

Sonrasında kültür ve medeniyetimizin zeminini oluşturan farklı düşünme zenginliğimizi  bir ayrıştırıcı sebep olarak zihinlerimize işleyerek müslümanlar arasında kin nefret ve düşmanlığın tohumlarını ekmeyi becerdiler.

Dinin tekelleştirilerek tek tip bir anlayışa indirgeyerek farklı düşünceleri ötekileştirme anlayışını içimizde yeşertmeyi başardılar. Bunuda körükleyecek bilgi ve anlayışları dışardan destekleyerek müslümanlar içinde bir farklı düşünme ve bunun en doğru olma anlayışı ile güç odakları oluşturdular. Sonrasında fakirliği müslümanlara kader olarak dayatıp istedikleri yöne evrilmesini sağladılar. Teknoloji ve iletişimdeki bu hızlı değişimin ve gelişimin  istedikleri bilginin Müslümanlarda yer edinmesinde hiç bir zaman merhametli ve ahlaklı davranmafılar. Müslümanların ahlaki olarak bir çok İslam'a uymayan davranışları yaşamasının zeminini oluşturdular. Osmanlı yıkıldıktan sonra başsız kalan müslümanlar hilafet sancağı altındaki birliktelikten ulus devletlere bölünerek bir çok devlete sahip oldular. Bu devletlerin varlığı önce ulus devlet anlayışı içinde müslümanlara özgürlük ve kendi devletini kurma hevesi ile hoş geldi. Lakin batı kendine kaynaklarını rahat sömüreceği onlarca küçük devletler oluşturmuş oldu. Yıllardır bu devletler batı tarafından sömürülen ve birbirine karşı savaştırılan yada yanlış düşüncelerin gelişmesinin zeminini oluşturan bir anlayışı aşamadılar. Belirleyici işgalci batı olmuştur. Müslümanların bölünerek farklı düşünce ve fikir ayrılıklarını düşmanlığa çevirerek bir sonuca ulaşmaları asla mümkün değildir. Siyonist anlayış dünyadaki birçok ayrı düşünen hatta birbirine düşman olan ülkeleri anlayışları İslam'a karşı bir cephe oluşturmayı becerdi. Şuan 8 milyonluk İsrail milyar nüfüslu müslümanlara kan kusturmaktadır. Bu sonuç şunu göstermektedir müslümanlar birlik içinde olmadığı müddetçe işgalci batı siyonist anlayış müslümanlarla kedi fare misali oynamaya devam edecektir. siyonist anlayışın müslümanlar üzerinde bu kadar nufüs sahibi olması ve şiddette bu kadar acımasız davranması müslümanlar olarak utanç verici bir sonuçtur. Nihayetinde her yaptığı yanına kalan siyonist anlayış bu sefer direniş cephesinin kararlı ve samimi duruşuna karşı Filistin ile barış yapma zorunda kalmıştır. Direniş cephesi güçlendikçe müslümanlar olarak bu tarafta yer aldıkça savunmadan işgal edilen toprakları geri alma süreci başlamış olacaktır. Tüm imkansızlıklara rağmen siyonist anlayış bu gün dize gelmişse müslümanların birlikteliğinde daha bir güçlü cephe ile Siyonistler karşılaşacaktır. Umulur ki tüm bu yaşananlardan müslümanlar ders çıkarıp birlik olma şuuru ile hareket etmeyi esas alırlar.