Bugun...


Muharrem Mermutlu

facebook-paylas
ÜMMET OLABİLMEK....
Tarih: 07-08-2021 00:03:00 Güncelleme: 07-08-2021 00:03:00


ümmet olmak birden farklı kimlik ve ırktan kişiliklerin aynı inanç dairesinde beraber yaşamanın adıdır. Allah her kesi ayrı özelliklerde yaratmıştır. Allah insanları farklı irk ve dillerde yaratmıştır.

Bu farklılıklardan da hikmetler oldugunu vurgulamıştır. Hatta bu farklılıkları ayetlerinden olduğunu hatırlatmıştır. Yani farklı ırk ve dillerde olma iradesi tümüyle yaratıcının insiyatifin de.

Biz kulların seçme hakkı yok. İtiraz hakkı dahi yok. Edilse de sonucun değişme ihtimali yok. O nedenle farklılıklar hayatımızın en temel gerçeğidir. Bunu inkâr yada yok saymak sonucu değiştirmiyor. Allah her insanı farklı meziyetlerde yaratmıştır. Farklı meziyetlerde olan insanların oluşturduğu toplumlarda fikir zenginliği olur.

Medeniyet bu farklı kişiliklerin varlığının sonucunda şekillenir. Yaradan isteseydi her birimizi aynı şekilde yaratırdı. Lakin bunu murat etmedi. Farklı dillerde ve ırklarda yarattıki bir birimizle tanışıp görüşelim diye bunuda ayetletinden saydı. Hayatı farklılıklar içinde bir bütün olarak tanımladı. En küçük topluluk olan aile başta olmak üzere farklılıklar kendini göstermektedir.  Bunu toplum içinde düşündüğümüzde farklılık kaçınılmazdır. Allah isteseydi her kesi tek bir kavim ve kişilikte yaratırdı. Ama Allah farklı ırk farklı dil ve kişilikte yaratmayı murat etti. İnsanoğluna düşen ise bunu kabullenmesidir. Yine Allah Resulü üstünlüğün takvada olduğunu iletmiş. Yani hiçbir kavmin yada kişinin  birbirine karşı üstünlük payesi yoktur. Bir toplumda farklı dil ve ırktan insanların bulunması tabii bir sonuçtur. Yine aynı inanışta olanların farklı mezhep ve anlayışta olmalarıda normal bir sonuçtur. Yaşadığımız coğrafya uzun yıllar ümmetin merkezi olma özelliğinden hilafet ve yönetimin bu coğrafyada olmasının geregi ümmete ait unsurların burada toplanması tarihi süreç açısından kaçınılmaz olmuştur. Hatta gayri müslim halkta bu coğrafyada yaşam koşullarının vermiş olduğu huzur neticesinde bu coğrafyada yaşamayı tercih etmesine sebep olmuştur.

İslam anlayışının oluşturduğu sınırlarda farklı inançta ki toplulukların beraber yaşaması  hoşgörü anlayışının bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.  Karşılıklı hukuklara saygılı olma şartı ile bu yaşam hakkı her kesime sağlanmıştır.

Bunun diğer adı ""ümmet"" olmaktır.

Şimdiki tabloya baktığımızda tahammülsüzlük almış başını gidiyor. Bunun sebebi cahiliyet ve elde edilen gücün kendinden bilinmesinin sonucudur.  Bu din üzerinden elde edilen her türlü nemalanma haddi aşmak ve vebal gerektiren bir sonuçtur. Bu anlayış kendi kozasının dışında bir dünyayı kabul etmez.  Nihayetinde kozanın yaşam süreci sınırlıdır.

kalıcı ve sürdürülebilir bir anlayışın özgürlükler ve tahammüller  ile insan olarak kendi yerimizi bilmemiz ile orantılıdır.

Allah'a ait yetki ve sınırları anlamada ve haddimizi bilerek hareket etmemiz gerekmekmedir. O'na ait yetkileri ve sınırları ihlal edici bir davranış insanlığın felakeki olur. Günümüzde bir çok kişi lider yada cemaat Allah'a ait yetkileri kendinde görerek sınırları ihlal etmiş durumdalar. Güç zehirlenmesi denilen bu davranış şekli insanları kul olmaktan din tüccarları haline getirmektedir. Makam şehvet para ve kişisel egolar yaşam sürecimiz deki  imtihanlar olarak bizimle yürüyen yol arkadaşlarıdır. Allah'a kul olma oranı ile bu imtihan aşamaları atlatılarak iyi bir müslüman olunabilinir. Bu da beraberinde ümmet olma bilincini geliştirir. Bugün ümmet olamıyorsak Muhammed'i anlayıştan uzak oluşumuzdur. Kurtuluşun vahye yeniden sarılıp Muhammed'i olmaktan geçer. Muhammed'i birliktelikler ümmet olmayı ve kurtuluşu müjdeler. Şu zamanda en çok ihtiyaç duyulan gerçekliktir.



Bu yazı 4057 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI