Hayat her şeye rağmen devam ediyor. Hayatı anlamlı kılan insan ve davranışlardır. İnsanın pratiği hayat yürüyüşü çok önemlidir. Tüm yaratılmışlar insana hizmet ederken insanın bundan istifadesi istenirken insandan istenen tek gerçek "kul" olma bilincinde hareket etmesidir. Kulluk bilinci deki pratik insanın hayata dair güzellikleri de beraberinde getirir. Hayat bir başka anlam bulur. Hayat tüm güzelliklerini insana sunar. Hayat dünyada cennet misali bir saadet iklimi oluşturur. İnsan merkezli bir dünya şekillenir. Kulluk bilinci ve sorumluluğu ile hareket edilirse oluşan toplum saadet toplumu şekline dönüşür. Kardeşlik sevgi huzur adalet bu toplumun diğer adı olur. Bu iklimi bozan şey ise kin nefret içten pazarlık haset hırs ve bencillik duygularıdır. İnsanoğlu fıtratında ki iyilik ve kötülüklerin çatışma sürecini kulluk bilinci ile aşabilir. Kulluk bilincini yitiren kişilik kötülüklere meyyal olur. Kötülükler insanı sarmalarsa hayat çekilmez olur. İnsana en çok zararı yine insan verir.

Hayat insanın iyiliklere kötülüklerinin çatışma arenasıdır. Kötülükler iyiliklere galip gelirse hayat zor olur. Zulüm haksızlık şiddet savaş ölüm fakirlik  insanoğlunun ayrılmaz bir parçası olur. Bu gün küstah batı kötülük sarmalında kendini sıyıramadığı için yeryüzüne bir kabus gibi çökmüş durumda. Zulüm savaş ölüm Batı'nın  diğer adı olmuştur. Başta İslam coğrafyası olmak üzere yeryüzü mazlumlarının kaynaklarını sömüren batı anlayışıdır. Yeryüzü kaynaklarının üstünden elde ettikleri zenginlikler batıyı insanlığa karşı küstahlaştırmış durumda.  Batı kendinde gördüğü güç ile hududullahı ihlal eden bir davranış içerisinde bulunmaktadır. Bu hırçınlık ve doyumsuzluğun temelinde yönetme hırsı ve hükmetme anlayışı vardır. Bunu muhafaza etmek ve sürdürmek için önündeki tüm engelleri yıkıp geçmektedir. Kulluk bilincinde olan insan ise bu tür davranışlardan uzak kalır.

Bu gün işgalci Batı'nın bu kadar hoyrat davranmasının diğer sebebi ise kulluk bilincinde olan kişiliklerin birlik olamamasından kaynaklıdır. İşgalci batı kendi sonunu getirecek olan bu anlayışın birlik olmaması için bir dizi projelerle aralarına fitne tohumlarını atmaktan geri durmaktadır. Bazen mezhep bazen fikir bazen kavmiyet bazen tarihsel olaylardaki ayrılıkları kulluk bilinci deki kişiliklerin içinde büyütüp birlik mayasını bozmayı başarabiliyorlar. Dağınık olan kulluk bilincindeki kişilikler modernizmin etkisi ile tek tek eriyorlar. Yani onlar gibi yiyip onlar gibi giyinip onlar gibi yaşam tarzına teslim olunuyor. Bu da işgalci batıyı rahatlatıyor. Tekrardan düşünce melekemizi harekete geçirip kardeş olma duygularını öne çıkararak ayrılıklardsn çok birlikteliğimizin taşlarını yanyana getirebilirsek işgalci batı ile aramıza bu taşlarla yıkılması zor duvarları örebiliriz. Kendimizi halkımızı ve mazlumları bu işgal ve sömürüden  kurtarabiliriz.  Kulluk bilincindeki tüm kişilikler bu duygu ve kabulle kardeşliği öne cıkaracak Muhammed'i olma yönünde hareket etme kabiliyeti göstererek işgalci Batı'nın bu kirli oyununu bozacak güçtedir. Bu gücü yerinde ve doğru kullandığımız zaman işgalci batı tarumar olacaktır. Buna tarihte şahidiz. Nice güçlü devletler nice güçlü ordular kulluk bilinci ile hareket edenlerin karşısında yenilmiştir. Bu gün ki sonuçtan işgalci Batı'nın haksızlığı yanında kulluk bilincinin gereğini yapmaktan geri duran kişiliklerde en az batı kadar sorumludur. Zaman birlik ve kardeşlik zamanıdır.