Hayat devam ediyor tüm gelişmeler tüm olaylar istediğimiz gibi olmaya biliyor. Farklı şeylerle de karşılaşabiliyoruz. Her kişinin gördüğü farklı olabilir yada farklı düşünebilir. Şu anki dünyada düşünceleri etkileyen yada kendi istediklerini düşünmemizi isteyen bunun içinde ciddi çalışmalar yapan bir organizasyon var.

Bu organizasyon yeryüzünü kendi çıkar ve emellerine göre şekillendirmek, sömürmek isteyen işgalci batıdır. Siyonist anlayışın gölgesinde  çaba içinde olan bu gurup çok planlı ve disiplinli çalışmaktadır. Bunun dünyada altyapısını çok organizeli bir şekilde yapmaktadırlar. Bu işgalci anlayışın önünde vahiy terbiyesi almış Müslüman anlayış durabilir.

Bunu çok iyi bildikleri için Müslümanları uzun süredir içi boşaltılmış ismi Müslüman kişiliklerin oluşturduğu toplumlara çevirdiler. Onlar gibi beslenen onlar gibi giyinen onlar gibi evini döşeyen onlar gibi hayata bakan onlar gibi yaşayan onların istediği gibi düşünen öz güvenini yitirmiş bir Müslüman toplulukla karşı karşıyayız. Bu topluluğun bu zaaflarının yanında değerleri ile çelişen onların istediği gibi düşünmeyeni dışlayan  Müslümana karşı merhamet duygusunu yitiren tarihsel olaylara takılı kalarak ötekileştirici bir yargılama mantığı kuşanmış hizipçi anlayış ile tehlikesi sadece İslam'a olan bir İslam anlayışı inşa ettiler. Kendi egosuna, bencilliğine, bilgisine, hırsına, kıskançlığına, kibrine tutsak ve elde ettiği güce tapınan onu bir baskı aracı olarak kullanan ve bu gücü bir üstünlük nişanesi olarak görmeyi sağladılar. Muhammed'i İslam'dan yüz çevirip içi boşaltılmış İslam anlayışına evrilen bu müslümanlar direniş cephesine düşmanlığı marifet sayarak bilerek bilmeyerek vahiy anlayışı ile savaşacak kadar gaflet ve delalet sarmalına sarıldılar. Bu gün ümmet onuncu yüzyıldan onsekizinci yüzyıla kadar hiristiyan din anlayışını mezhepsel kavgasını ve güç elde eden Katoliklerin afaroz etme cezalandırma dışlama lanetlemek işkence üstünlük ve baskıcı anlayışın aynısını işgalci batı algı operasyonları ile içimize soktukları yandaş cemaat liderleri ile bu ayrılıkçı ve ilkel düşünceyi müslümanlara yaşatmayı becerdiler. Özünden koparılan Muhammed'i anlayıştan uzak direniş cephesini anlamayan ferasetten uzak günübirlik anlayışlarla hareket eden kardeşine düşmanlık edecek kadar dar düşünen yaptığı işlerin işgalci batıya yarayan bir hale geldik. Müslümanlar olarak ortak bileşenlerinin üzerine bir kardeşlik hukuku geliştireceğimize  tarihsel ayrılıkları öne çıkararak birbirimize düşmanlığı  hedef alır duruma getirildik. Özünde Allah iman etmenin esaslarından yada tamamlayıcı olan en büyük meziyetin kardeşlik üzerine müslümanların birbirini sevmesidir. Bu temelde bakıldığında  sonucu işgalci batıya yarayan ayrılık anlayışı düşmanlık derecesine dönüşmesi müslümanların en zaaf noktasıdır. İşgalci Batı'nın bu oyununu ancak Müslümanların doğru düşünerek kardeşlik hukukuna ehemmiyet göstererek birliktelikten geçeceğini unutmamak gerekir. Uzun yıllardır bize dayatılan içinde İslam'dan başka her şey olan " emevi din anlayışı" nı dayatan satılmış kafalardan kurtulmamız gerekir. Bu kurtuluşu ve  birlikteliği de  özümüze dönerek becerebiliriz  "Kur'an ve ehlibeyt" yoluna samimi bir şekilde dönersek bu gün ki felaketten kurtulmuş oluruz. Akletme ve düşünmeye davat ederek yazımı sonlandırıyorum.