İnsanoğlu öyle bir özelliğe sahiptir ki iyilikleri ve kötülükleri bünyesinde barındıran tek yaratılmış varlıktır. İnsanlığın felaketi, hırsı bencilliği ve doymak bilmeyen talepleridir.
Bunu da ancak vahiyle terbiye edebilir. İnsandaki iyilikleri öne çıkaracak eğitim ancak vahiy mektebinde olur. Bu anlayış ile batı insanı bencillik hırs doyumsuzluk ile kaosun şiddetin karmaşanın zulmün adı olmuştur. Müslüman kişilik ise barışın adaletin merhametin kardeşliğin güvenin adı olmuştur. İslam anlayışının temeli tevhit adalet ve barıştır. İlişkilerde öne çıkan ise ihtilaflarda ziyade ittifak edilen anlayışlardır. İhtilaflar işgalci Batı'nın İslam'ın önüne geçmek için müslümanların arasına sokmuş oldukları fitnelerdir. Uzun süredir işgalci batı bu çalışmalarında başarılı olmuştur. Müslümanların farklı yada ayrı düşünmeleri düşünce zenginliğidir. Tevhit adalet ve kardeşlik zemininde farklılıklar İslam düşünce serüveninde bir medeniyet oluşumudur. Bu medeniyet insanlığa huzur sevgi ve barış getirmiştir. Şu an maalesef müslümanların ilişkilerinde tarihsel ihtilaflarla ben merkezcilik İslam düşünce mektebinin gelişiminin önündeki en büyük engel olarak müslümanları geriletmiştir. Müslümanların bu gerileyişinden işgalci batı yeryüzünde bir sömürü düzeni kurarak insanlığın kanını emmektedir. Uzun süredir bu anlayışın oluşturduğu algı ile ihtilaflar üzerine bir ilişki oluşturmaya çalışan müslümanlar tükenecek duruma geldiler. Halbuki müslümanın düşünce temelinde tevhit adalet ve kardeşlik vardır. Sapık düşüncelerden beri olan müslümanlar ittifak ettikleri noktalarda ilişki geliştirerek rahmet esintileri ile yeryüzü barışının adaletinin öncüleri olabilir bir niteliğe sahip durumdalar. Osmanlı yıkıldıktan sonra ümmetin öncüleri savaşlarda ön saflarda şehit oldular kalanlar ise kurulan batı merkezli sistemlerde faili meçhul cinayetlerle şehit edildiler. yanlızlaştırılan ümmet yönünü tevhit adalet ve kardeşlik ten Batı'nın emir eri olma yönüne çevirdi. Bu durumdan Sadece müslümanlar değil dünya insanlığı kaybetti.