İslam eşittir namaz kılmak değildir.

islam eşittir oruç tutmak değildir.

İslam eşittir sakal bırakmak değildir. bunları uzatmak mümkün lakin  DİN  bunların çok üstünde ve farklı bir kabuldür.

Öncelikli olarak İslam'ın temel zeminini bilmek gerekir.

Bu dinin omurgası "imandır" iman edilen yaratıcı dışında kalan her şeyi red ile başlar.

Tevhidin temeli Allah'a imanın dışındaki değerleri "LA" ile red etmekle başlar. Bunun için müslümanım  demek öncelikle iman ile  olur.

İmanın gereği tüm diğer alışkanlıklar değerler kabuller red edilerek imani değerler ve sorumluluklar üstlenilir.

İman edildikten sonra ve imanın getektirdiği sorumluk yerine getirilip iman elbisesi giyilip hayat yürüyüşü başlar. Sonrasında istenen şey "Adil olmaktır" yani hayata adalet ile bakmaya başlanmalıdır.

Sonrasında "Bilgili olmak" gerekir yani neye iman edildiğini neyi red ettiğini bilmek gerekir.

Sonrasında "Ahlaklı olmak" gerekir. İnsanlığa örnek ve öncü olma kimliğini kazandırır.

Sonrasında "Kardeş olmak" gerekir. Yani önceki kabullerden ortaya çıkan sorumlulukta  bu kabulleri sonucu olarak kardeş olmak gerekir.

Sonrasında bu kardeşliğin "Birlikteliği sağlanmalı" bu birliktelik saadet toplumunun zeminini oluşturmaktadır. Buda bitmiyor bu kabulleri "ölene kadar" tüm yaşam boyutunda pratize etme sorumluluğunda hareket etmek gerekir.

Resulullah döneminde "asrı saadet" diye tanımlanan toplumun yaşam süreci iman ettikleri dinin değerlerini yaşamadan önce önceki kabul ve inançlarını red ederek başlıyor.

"LA" ile tüm eski kabuller red edilirken imandan önceki elbisenin çıkartılıp  sonra iman edilen değerin temiz elbisesini giymekle işe başlanır.

Şu an neden o günki gibi müslümanın bu gün  toplumda itibarı yada karşılığı yok. Çünkü bu günün müslümanı cahiliye elbisesini çıkarmadan bir takım rütüşlerle kirli bir elbise üzerinde ibadetlerle kirliliği kamufle ederek müslüman olduğunu sanıyor.

İslam'ın kabul etmediği adetler kabuller İslam ile iç içe girmiş durumda.

Üstte anlattığımız kabuller ile oluşan kişilik ibadetlerle taçlanır.

Örnek kişilik ve toplum olur. Etkisi etrafta bir ışık  gibi yansır.

Toplum bu kişilikte (müslüman dan) etkilenir. Müslüman bu meziyetlerden uzak kirli çelişkilerle cahiliye adetlerini üstünden atmadan cemaat veya örgüt potasında kişiliği karışık sözde müslüman bir toplum var karşımızda.

Bağnaz cahil taassup sahibi ötekileştirici cemaati dinin üstünde gören bir yığın topluluğu toplumda örgütlenmiş durumda.

Kibir enaniyet ben bilmişlik anlamadan uzak ortama göre değişken cahiliye kalıntılarını bünyesinde taşıyan  ibadetten de geri durmayan kırıcı üslup ve cahili adetlerin sahip olduğu kişilikle toplumda oluşan karekter sadece tepki oluşturur. Özet olarak bugünün sorunu Müslümanım diyen kişiliğin İslami yaşam ve kabulde uzak bir yaşam sürmesidir. Onun için yeniden iman ve değerlerini yaşayarak toplumla buluşmak gerekir.