‌Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana İslami kesim müslüman halk bir çok zulüm ve haksızlığa maruz kaldı. Muhalefet yapma iradesi hep bastırıldı. müslümanların öncüleri çok sinsi bir politikayla etkisizleştirildi sürgünler ceza evleri idam sehpaları faili meçhul cinayetler baskı ve zulüm anlayışı ile hep yok sayıldı. Batı güdümünde İslami değerlerden uzak bir sistem tesis edildi. İlk kez 80 darbesinden sonra müslümanların  geliştirdiği muhalefet anlayışı sistemde bir farklı ses olma niteliğindeydi.

‌Bu muhalefet anlayışı kendi içinde doğruları çok olan fakat lider ve yönetici kadro eksikliğinden kaynaklı toplumda hayat bulamadı.

‌80 den bu güne iktidara gelen sağ muhafazakar iktidarlar İslami muhalefet anlayışını eriterek hadım etmeyi sağladı.

‌Özal ile iktidar olmaya ve iktidar nimetleri ile tanışan İslami hareket mensupları bu gün iktidar ilişkisinde zirve yapmış durumdalar. Tükenmişliğin son tangosı ile karşı karşıyayız. Kitaplarda yazılan ve İslam tarihi sürecinde tecrübe ile sabit olan para kadın ve makam imtihanı yada hendeğini aşamamış bir durum var ortada.

  En ilkeli yapıdan en larç yapıya kadar iktidarın nimetlerinden kaynaklı ve oluşan rehavetten dolayı sınıfta kalmıştır. Dünyevileşme kadın ve makam hırsı müslümanı tüketmiştir.

‌halka model olacak kişilik ve anlayış yoksunluğu yaşamaktayız.

‌Yapılan ahlaksızlıklar artık bireysel olmaktan çıkıp sosyal medyada binlere ulaşacak boyuta gelmiştir. Rezalet diz boyu. İnsanın en büyük imtihanı nefsine olan bağımlılığıdır. Nefis her ortam ve zeminde insanı dürter hep ister yanlış doğru dinlemez helal haram dinlemez. Birde buna meyyal olundumu günah haram kaçınılmaz olur.

‌Bu gün İslami cemaat ve guruplardaki bireyler para imtihanı da geçmişi unutarak kullandığı araç ve gereçlerde oturduğu evlerde giyimlerde dünü unutmuş durumda. Dahada önemlisi bunu elde etme meşruluğu. Yani kazancın elde edilme şekli çok dikkat çekici durumda.

‌Resmi kurumlarda rüşvet ve haksız kazanç normal bir hale dönmüş. Kazanma şekli ve oranları sınırları aşmış durumda.  Kadın ilişkilerinde sınırlrın nasıl ihlal edildiği ve yanlış haram davranışların nasıl meşrulaştığı. Bunu meşru görüp kendine reva gören anlayışın kendi eşinin kızının kardeşinin yanlışına sessiz kalması yada ses edememesi sözünün geçmemesi felaketin en büyüğü olarak karşımıza çıkmaktadır.

‌Bu gün kız imamhatipler yürekleri parcalıyor. Bunlar duyarlı kişilerin kızları yada ahlaklı olsunlar diye bu okullara gönderirken çürümüşlük ve ortaya konulan pratik çok yaralıyıcı durumda. 

‌Duyarlı ailelerin kızları. Gel gör ki davranış söylem ve eylemleri yüz kızartıcı.  Makam imtihanı ise başlı başına sorun bir makama ulaşan  artık her şeyini dışarda bırakarak hareket ediyor.

‌Tüm ilke ve inanç kaynaklı kabuller yok sayılarak sistemin bir parçası olarak hayat devam ediyor  Kısacası sınıfta kalan önce kendini sonra inançlarını yanıltan bir nesil. Muhammed'i olmaktan uzak nefsinin istek ve arzularının kuşatması altında emevi anlayışında uydurulmuş  bir  din  var karşımızda.

‌Toplum o nedenle rehavet içinde inançlarından uzak kalınca  beşeri düşünceler halk üzerinde etkili oluyor. Müslümanlar yok ortada Muhammed'i direniş anlayışı yok ortada olanlarında sesi çıkmıyor.

‌Halk nefsine uyan beşeri düşüncelerin arkasından gidiyor. Kendini orada görüyor. Devrimci ve direnişçi kişilik hem toplum tarafından hem cemaatler tarafından dışlanıyor.

‌Bu gün müslümanlar nefislerinin esaretinde inançsal doğruları dan  uzak uydurulmuş bir din anlayışı içinde debelenmektedirler. Toplum ortada gençler ortada kadınlar ortada söylenecek söz tükenmişliktir.

‌Sonuç olarak iktidar nimetleri yada iktidar anlayışı Muhammed'i din anlayışını erozyona uğratarak Müslümanlarda direnişçi anlayışı ortadan kaldırmıştır.