Reddi miras üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti uzun süre halkını düşman görerek bir tavır geliştirmiştir.

Bu mazlum halk "öz vatanında garip" olarak yaşamıştır. Halkımız dayatma ve yönlendirmeler ile bir birine düşmanlaştırılarak toplum kontrol altında tutulmuştur.

Sağ, sol, gerici şucu bucu  olarak kategorize edilmiştir.

Bu kamplaşmalar akabinde çatışmayıda geliştirmiştir.

Bir yüz yıl böyle dayatmalara geçti. Uydurulmuş din anlayışı gerçek din diye halka sunularak yaşanılan yanlışlıklardan dolayı halk dinden uzaklaşmıştır.

Toplum bu çatışmalardan sonra özünden uzaklaşarak asli tarihsel kimliğini yitirmiştir.

Hatta  toplumun varoluş değerlerine düşmanlık anlayışı hayat bulmuştur.

Osmanlıyı yıkan anlayış cumhuriyetin kuruluş ve yönetim kadrosunu da beraberinde geliştirmiştir.

Halkımız bu yaşadığı dayatmalardan sonra bu ülkeye ve halka hizmet eden hükümetleri yaftalayarak sisteme olan öfke ve düşmanlıkları hükümetler de görerek reaksiyonun yanlış mecralarda hayat bulması gözlenmiştir.

İşgalci batı anlayışı halkımızın tarihi ve inançları ile olan bağını bir dizi operasyonlarla koparmaya başarmıştır. Yanlızlaşan  ve öksüz kalan halkımıza yeni uydurulmuş bir din ve tarih dayatması ile gercege dair bir çok bağı kesilmiştir.

Adı Ahmet Mehmet olan Ayşe Fatma olan bir çok siyasetçi, asker,bürokrat, basın mensubu ve sermaye sahibi aslında müslüman olmamasına rağmen bu halka müslüman gibi görülüp bu halkı uzun süredir yönetmektedirler.

Bölgedeki ülkeler ile yada dünya devletleri ile ilişkiler hep batılı efendilerinin istemi ışığında bir yön bulmuştur. Hiç bir zaman halkımızın lehine bir yol bulunmamıştır.

Ülkemiz yeni yeni bu işgalci yönetim anlayışından kurtulma çabası ile çok zor bir mücadele meşalesi yakılmıştır.

Ülke içinde dış siyasette de yansıyan çok ciddi bir kavgaya şahit olmaktayız.

Bu ülke yeni ikinci yüzyıl da ya özüne dönecek bir mücadelenin zaferini yaşayacak yada eskiye dönerek halkımızı sindirecek ve eski anlayışta deva edilecek bir sürecin şahitleri olacağız.

Bu tabloya bakarak bu mücadelenin tarafı olarak yeni yüzyılda halkımızla birlikte özümüze dönüş hareketi kapsamında daha özgürlükçü adil, paylaşımcı,  mutlu bir toplumun inşa etme temelleri atılacaktır...