Bugun...


Prof. DR. Kadri Yıldırım

facebook-paylas
EŞİTLİKÇİ İSLAM: I
Tarih: 11-10-2020 18:49:00 Güncelleme: 11-10-2020 18:49:00


İslamî literatürde “müsavat” olarak geçen ve dar anlamıyla“kanunlar yönünden insanlar arasında ayrım bulunmaması durumu”[1] olan eşitlik, daha geniş tanımlarından birine göre, “toplumu oluşturan bireylerin ırk, dil, renk, kültür, inanç, cinsiyet ve sosyal statü farkları gözetilmeden hukuk karşısında aynı haklara sahip olmalarıdır”.[2]

 Eşitlik ile adalet birbirini tamamlayan ve aralarında sıkı bir ilişki bulunan iki kavramdır. “el-Müfredat Fî Garîbi’l-Kur’an” (İzaha Muhtaç Kur’an Terimleri) adlı eserin yazarı Ragıb İsfahanî, “adalet eşitliği gerektiren bir terim olup hakları eşit olarak vermek demektir” diyerek eşitlikle sonuçlanmayan bir adaletin adalet sayılmayacağına işaret etmektedir. İsfahanî bu bağlamda, “gökler ve yer adaletle ayakta durmuştur” rivayetiyle ilgili de şu ilginç yorumda bulunmaktadır: “Çünkü evren dört eşit temel üzerine kurulmuştur. Bu temellerden biri öbürlerinden fazla veya az olsaydı evren düzen tutmazdı”.[3] Eşitliğin  “denklik-aynılık” olduğunu ifade İsfahanî’nin[4] bu tespitlerinden anlaşılıyor ki adalet eşitliği gerektirmektedir. Said-i Nursî de, “müsavatsız (eşitliksiz) adalet, adalet değildir” vecizesiyle beraberinde eşitliği getirmeyen bir adaletin eksik olacağına dikkat çekmektedir.[5]

Eşitlik insanlar arasında farklı yorum ve beklentilere konu olmuş çok önemli bir kavramdır. Ezilenler umut ve mutluluklarını eşitlikte görürler. Reformistler insanlar arasındaki fark ve engellerin ortadan kaldırılmasına ilişkin propagandalarını yürütürken en çok eşitliğe vurgu yaparlar. Diktatör kişi ve yönetimler ise eşitliği kendileri için en tehlikeli kavram olarak görür ve bu kavramdan hiç hoşlanmazlar.[6] Eşitlik ilkesinin uygulandığı yönetim sistemlerinde haklarının koruma altında olduğunu gören vatandaşlarda o sistemlere karşı güven duygusu gelişir, aidiyet duyguları kuvvetlenir, devletlerinin bekası için çalışır ve devletlerini savunma noktasında ellerinden geleni yaparlar.[7] Dolayısıyla eşitliğin uygulanmadığı devletlerde eşitsizliğin mağduru olan vatandaşlarda aidiyet duygusu zayıflar, kendi devletleriyle sürekli problem yaşarlar.

İslam’dan önce insanların yaratılış ve köken açısından birbirlerine karşı üstünlük tasladıkları ve soy-sop bakımından birbirlerine karşı ayrıcalık iddia ettikleri görülmektedir. Aynı asıldan ve aynı kaynaktan geldiklerini unutan bu insanlardan Yunanlılar öbür uluslardan daha üstün bir ulus olduklarına ve “Berber” olarak adlandırdıkları diğer ulusların yaratıldıkları unsurlardan farklı olan bazı unsurlardan yaratıldıklarına inanırlardı. Romalılar kitaplarında Romalı olmayanların Romalıların yararlandıkları bütün haklardan mahrum olduklarını ve başkalarının sadece kendilerine köle olmak için yaratıldıklarını yazmışlardı.[8] Yahudiler Allah’ın seçkin kavmi olduklarına ve diğer kavimlerin ilk yaratılış itibariyle düşük derecede olup Allah’ın onları kendilerine hizmet etmek için yarattığına ve hayvanları derecesinde gördükleri için onları köleleştirmenin caiz olduğuna inanıyorlardı.[9] En mükemmel kavim olduklarına inanan İslam öncesi Araplar da “Acem” olarak adlandırdıkları diğer kavimleri insanlık yönünden eksik ve düşük olarak görüyorlardı. Eşitlik anlayışını kabul etmeyen Araplar en belirgin ayrımlardan biri siyah-beyaz ayrımıydı. Siyahileri köleleştirilmesi gereken insanlar olarak görüyor ve onlara hiçbir temel hak tanımıyorlardı.[10]

İslam’a gelince; Vehbe Zuhaylî’nin de ifade ettiği gibi: İslam’ın en özsel meziyeti onun eşitlik çağrısıdır. Zaten İslam’ın Araplar arasında yayılması onun eşitlik ilkesini savunma temelinde her türlü soy, kabile ve nesep üstünlüğüne karşı açtığı savaş sayesinde olmuştur. Zaten Hz. Peygamber’in 1400 yıl önce “insanlar tarağın dişleri gibi eşittir”[11] hadisiyle ilan ettiği bu ilkeye göre bütün insanlar hak ve ödevler bakımında hukuk önünde mutlak eşitliğe sahiptirler.[12]

 Tefsirlerde etraflıca anlatıldığı gibi Kureyş ileri gelenleri ve kendilerini kavimlerinin içerisinde efendi konumunda görenler Hz. Peygamber’den şu talepte bulundular: “Bizi, etrafını saran şu Ammar b. Yasir, Süheyb-i Rumi, Selman-ı Farisi ve Bilal-ı Habeşi gibi fakir, köle ve alt tabakadan güçsüz kimselerle nasıl eşit tutarsın! Onları yanından kov ki seninle görüşmek için meclisine gelelim. Çünkü biz onlarla aynı mecliste oturamayız”. Hz. Peygamber bunu kabul etmeyince bu kez “bize ayrı bir gün, onlara da ayrı bir gün tayin et” dediler. Allah bunun üzerine Hz. Peygamber’e bunu yapmaması gerektiğine ilişkin şu uyarıcı ayeti indirmiştir: “Onları meclisinden kovma. Eğer onları kovarsan sen de zalimlerden biri olursun”.[13]

Bu ayetle ilgili tefsirlerde şunlar ifade edilmektedir: Kendilerini aristokrat ve efendi konumunda görenler Hz. Peygamber’den adı geçen fakir kimseleri kovmayı kabul ettiğine ilişkin kendilerine belge niteliğinde yazılı cevap vermesini istediler. Hz. Peygamber o aristokrat takımının İslam’ı kabul etmeleri halinde onlara bağlı insanların da Müslüman olacaklarını düşünerek Hz. Ömer’in de teklifiyle böyle bir yazılı belgeyi hazırlamak istedi. Allah bunun üzerine onu uyararak bunu yapmasının zulüm olacağını vurguladı. Ayet böyle inince Hz. Ömer de özür diledi”.[14]  Devamı yarın

 

[1] Türkçe Sözlük, s. 824

[2] Seyyid, Mebdeu’l-Musavat, s. 1; , Esmin, el-Kanunüddüsturi el Frensi vel Mukarin, II, 545

[3] Ragıb İsfahanî,,  el-Müfredat fî Garîbi’l-Kur’an, s. 325

[4] Ragıb İsfahanî, el-Müfredat, s. 325

[5] Nursi, Sünuhat, RNK (Risale-i Nur Külliyatı) içinde, II, 2052

[6] Mahmûd, el-Musavat Beyne’l-Evlad, , s. 6; Halîl, Nazariyetu’l-Musavat fi’ş-Şerîati’l-İslamiyye, I, 9-10;

[7] Mahmûd, el-Musavat Beyne’l-Evlad, s. 7

[8] Vafî, Hukûku’l-İnsan fi’l-İslam, s. 12-13

[9] Umeyrînî, el-İslam ve’t-Tefrikatu’l-Unsuriyye, s. 82-83

[10] Vafî, Hukûku’l-İnsan fi’l-İslam, s. 11

[11] Aclunî, Keşfu’l-Hafa, hadis no: 2847

[12] Zuhaylî,  el-Fikhu’l-İslamî ve Edilletuhu, VII, 230, 245

[13] En’am:   52

[14] Kurtubi, Tefsir; Razî, Mefatîhu’l-Gayb (ilgili ayet kısmı)



Bu yazı 3644 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI