Anne-babaların çocuklarını eğitirken, onlara yeni davranış kazandırırken ve de
istediklerini yaptırırken kullandıkları yöntemlerden biri de ödüldür. Ödül her ne
kadar cezadan daha masum gibi görünse de, doğru kullanılmadığında en az ceza
kadar çocuklara zarar verebilmektedir. Bu nedenle her ebeveyn ve eğitimci,
çocukların davranışlarına yön verirken ödül ve övgünün nasıl kullanılacağını
öğrenmek durumundadır.
Ödül Neden Zarar Verir?
Öncelikle sürekli ödül alan çocuklar zaman içerisinde ödüle o kadar çok alışırlar
ki, ödül alamadıklarında kendilerini kötü hissederler. Ödül onlar için hayatın
vazgeçilmezi olur. Bir nevi çocukta ödüle karşı bağımlılık, ödülsüzlüğe karşı ise
tahammülsüzlük gelişir. Ödüle alışan bir çocuk bu ödülleri devam ettirebilmek
için zamanla kural dışı yollara bile başvurabilir.Sınavda kopya çekebilir,
yapmadıklarını yapmış gibi anlatabilir. Bu çocuklar, gelecek hayatlarında sürekli
onaylanma ihtiyacı hissedebilirler.
İkinci olarak ödül, çocuğu olumlu davranışa değil, ödülün kendine yöneltir.
Çocuk herhangi bir davranışı, yapılması iyi ve doğru olduğu için değil ödül için
yapar. Yani ödül, iyi davranışın kendisini ikinci plana atar. Kitap okuduğunda,
kendisine ödül verileceği söylenen çocuğun ilgisi ödülde olur, kitap okumak ise
ödüle ulaşmak için bir araç olur ve ikinci planda kalır. Bu şekilde çocuğun kitap okumaya karşı iç motivasyonu da söndürülmüş olur ve kitap sadece dış
motivasyonla okunacak bir nesne halini alır.
Bazen ödül, problemlerin gerçek nedenleri ile yüzleşmeyi de güçleştirir.
Kardeşine şiddet uygulayan bir çocuğa,“Eğer şiddet uygulamazsan sana ödül
vereceğiz.”dendiğinde çocuk, kardeşine vurmaz ama “Bu çocuk kardeşini neden
dövüyor?” sorusunun cevabı da bulunmaz. Yani ödül, sorunların gerçek
nedenlerini örtücü bir faktör olabilir.
Övgü/ödülün diğer zararı ise çocukların gelişmesi için gerekli olan risk alma
olasılığını düşürmesidir. Dweck ve arkadaşları bir araştırmada dört yüzden fazla
beşinci sınıf öğrencilerine akademik bir test yapmışlardır. Sınavdan aynı sonucu
alan öğrencilerin yarısı çabasından dolayı övülmüş ve onlara “Çok çalışmış
olmalısın”, diğer yarısı ise zekasından dolayı övülmüş ve onlara “Çok zeki
olmalısın” denmiştir. Sonrasında bu iki gruba kolay ya da zor yeni bir testten
hangisine girmek isteyecekleri sorulmuştur. “Çok zekisin” denilen çocukların
çoğu kolay testi seçmiş, “Çok çalışmış olmalısın” denilen çocukların % 90’ı ise
zor testi seçmiştir.Yani “Zekisin” diye övülen çocuklar, övgüyü kaybetmemek
adına yeni riskler almaktan kaçınmışlardır.