Bugun...


Şaban yoldaş

facebook-paylas
Tasavvufta Tevekkül, Tefviz, Teslim ve Rıza makamı.
Tarih: 17-12-2020 19:10:00 Güncelleme: 17-12-2020 19:10:00


Eğer inanıyorsanız Allah’a güvenin. (Maide/3)

Tasavvuf’ta Allah’a giden yolların sayısı, yaratılmışların nefes sayıları kadardır. Bugünkü yazımda, Allah’a giden yolun bir kolu olan Tevekkül, tefviz, teslim ve rıza makamlarını kısaca anlatacağım.

Tevekkül: Bu yola talip olan insan, önce tevekkül’den başlar. Tevekkül önce Allah’a güvenme, sonra ısmarlama, sonra ona teslim olma, sonra da onun rızasına ermedir. Kul, Allah’ın emir ve yasaklarına uygun bir şekilde, üzerine düşen görevi yapar, gerekli sebepleri yerine getirir ve işlerin sonucuna razı olur. Bir baba nasıl ailesindeki bütün fertlerin rızkını temin ederse, Yüce Allah da aynı şekilde bütün mahlukatın rızkını verir. Mütevekkil olan Allah’ın yardımını bulacağından, insanlara el açmaktan kurtulur. O hakkı ile zengin olmuş ve ihtiyaçlardan kurtulmuş, her şeyi terk etmiştir. Onun için sebepler hazır, her türlü güçlükler de kolay olur. Zorlukları kolayca çözer, tevekkül eden kendisi hür, aklı kuvvetli olur. Kul, burada başına gelen musibetlere ve imtihanlara hakkıyla sabreder ve her türlü sonuca razı olursa,  tefviz makamına geçer.

Tefviz, işleri Allah’a ısmarlamak, itirazı terk etmek, sebepleri bir kenara bırakmak, isteklerden vazgeçmek, insanlardan yüz çevirmek ve Allah’a dönmektir.

Tefvizin üç alameti vardır.

1- Tedbiri terk edip, bunu takdire vermek ve böylece sükunete ermektir.

2- İrade ve ihtiyarı Allah’ın tedbirine vermek ve kendisindeki irade ve ihtiyarı çalışmaz hale getirmektir.

3- Her saat için kazayı beklemek ve gözetmektir.

Çünkü kaderden kaçmak mümkün değildir. Kader kulun kaçmasından önce gelir. Bu makamda kul bütün sebepleri ve tedbiri bir tarafa bırakır. Allah’ın emirlerine teslim olup, başına gelecek musibet ve imtihanların olumsuz taraflarını düşünür. Eğer bu makamda üzerine düşeni yapıp, istek ve itirazda bulunmadan, başına gelen musibet ve imtihanlara sabrederse, teslim makamına geçer.

Efendimiz (SAV) şöyle buyurur: İki haslet vardır ki, bunlar imanın zirvesidir. Allah’a teslim olmak ve onun kazasına razı olmak.

Teslim ikiye ayrılır.  

1- Iztırari yani zorunlu teslim.

2- İhtiyari yani içten gelen teslim.

Iztırari teslim, kulun kazaya karşı çıkacak güç ve kudrette olmadığını bilmesi ve inanmasıdır. Yani kazaya istese de istemese de, mecburi olarak teslim olmuştur.

İhtiyari teslim ise, kulun mülk ve tedbir sahibinin yalnız Allah olduğunu bilmesi ve inanmasıdır. Bunu anlayan kul, işlerin kendiliğinden yürüdüğünü bilir ve içtenlikle alemlerin Rabbı olan Allah’a teslim olur.

Bu makama gelen kul, nefsi ile baş başadır. Nefis, yaratılış itibarı ile devamlı olarak kadere itiraz halindedir. Bulunduğu duruma razı olmaz. Kul bu makamda nefsi ile büyük bir çatışma içinde kalır. Nefis, devamlı olarak içinde bulunduğu durumun değişmesi için baskı yapar. Bu makama gelen insan, önceki makamlardan edindiği tecrübe ile içinde bulunduğu durumdan çıkmanın, ancak Allah’ın dilemesi ile olacağını bütün kalbi ile idrak etmiştir. Kul bu makamda nefsinin baskılarına tahammül eder, başına gelecek musibet ve imtihanlara karşı sabreder ve ölünün yıkayıcısına teslim olduğu gibi, Allah’a teslim olursa, nefis içinde bulunduğu duruma razı olur. Allah’ın izniyle rıza makamına geçer.

"Ey itminane eren nefis dön Rabbine o senden razı sende ondan razı olarak." (Fecr/27-28)

Rıza, kalbin her türlü olaylar karşısında sakin durması, kazanın acılığından sevinç duyması, nimetten bulduğu lezzetin aynısını musibet anında da almasıdır.

Bu makama gelen kul, Allah’ın hitabına nail olur ve onun cemalini görerek, kendinden geçer. Nefsin ızdırabı dinmiş, korkulardan emin, başına gelen musibetlerden lezzet alan bu insan, Allah’ın rızasından başka hiçbir talebi kalmamış, iki cihanın saadetine nail olmuştur.

Tevekkül, bedenin dayanmasını Allah’tan bilmektir.

Tefviz işleri gerçek sahibine havale edip, onun tedbirine sonsuz itimad etmektir.

Teslim, Allah’ın takdirine boyun eğmek, tabiatıyla zıt olan işlerde bile ona tabi olmaktır.

Rıza, kendisine gelenlere de, gidenlere de razı olmaktır. Selametle.



Bu yazı 6319 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI