‘’Andolsun ki, biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri, altı günde yarattık. Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı.’’ (Kaf/38)

Bugünkü yazımda, kısaca kainatın yaratılışından bahsedeceğim.

‘’Bir de göğe bakın! Biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki, Biz onu genişletmeye de malikiz.’’ (Zariyat/47)

Yüce Allah 5 milyar yıl önce, bütün kainatı büyük bir patlama sonucu yoktan yarattı ve ayeti kerimede de beyan edildiği gibi, kainat sürekli olarak genişlemektedir. Kainatın büyüklüğünü, aklın idrak etmesi mümkün değildir. Burada Yüce Allah’ın kudretini tefekkür etmek için, biraz beyin jimnastiği yapalım.

Gökteki yıldızların sayısı, yer yüzündeki kum tanelerinden daha çoktur. Bilim adamlarının bugüne kadar keşfedebildiği en büyük yıldız, 'Canis Majoris' isimli  yıldızdır. Bu yıldızın içine  7 bin katrilyon tane dünya sığıyor. Yine güneşin içine, 1 milyon 300 bin tane dünya sığıyor. Bütün yıldızlar, gezegenler ve bütün samanyolunu bir araya toplayıp birinci gök katının yanına getirdiğimiz zaman, birinci gök katının yanında, denizde damla gibi kalır. Yine birinci gök katı ve bütün samanyolunu bir araya getirip, ikinci gök katının yanına getirdiğimiz zaman, denizde damla gibi kalır.

Bu böyle yedinci gök katına kadar gider. Yedinci gök katının üstünde, genişliği yer ile gök kadar olan cennet vardır. Işık hızı saniyede 300 bin kilometre yol yapar. Eğer günümüzde ışık hızı var oldaydı, ışık hızı ile 15 milyar yıl gidilseydi, cennete ulaşılabilirdi. Yedi gök katı ve samanyolunu cennetin yanına getirdiğimiz zaman, denizde damla gibi kalır. Cennetin üstünde, arş-ı ala vardır. Yüce Allah, aşr’tan daha büyük bir şey yaratmamıştır. Yine cennet ve altındakileri bir araya toplayıp, arş’ın yanına getirdiğimiz zaman, denizde damla gibi kalır. Elbette insan oğlunun aklı, bu hakikati idrak etmekten acizdir.

“Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim, mahlukatı yarattım.” (Hadis-i kudsi)

Yüce Allah, gizli bir hazine iken bilinmeyi istemiş, ruhlar ve cisimler alemini yaratıp, kendi merhametinin cemalini, kudretinin kemalini, azametinin celalini, nimetlerinin bolluğunu, sanatının çeşitlerini, hikmetlerinin sırlarını göstermeyi dilemiş. Bütün mahlukattan evvel, nurdan latif bir cevher varedip, ondan bütün kainatı yarattı. sonra Nur-ı Muhammed, Levh-ı mahfuz, akl-i kül ve külli nefsi yarattı. Sonra meleklerin, Peygamberin, velilerin, ariflerin, abidlerin, müminlerin, kafirlerin, cinlerin, şeytanların, hayvanların, bitkilerin her birisi için mertebelerine göre belli makamlar göstermiş ve her sınıf kendi makamına girmiştir. Her ruh kendi cinsini bulmuş, her toplum kendi makamında kalmıştır. Daha sonra cisimler alemini, arş’ı ala, cennet, cehennem ve dört elementi yaratmıştır.

“Adem'den kıyamete kadar insanlığın ömrü yedi bin senedir.” (Hadis-i şerif)

Dünya 5 milyar yıl önce, sıcak ve yoğun bir gaz kümesi olarak yaratılmıştı. Dört milyar yıl önce ise, koyu bir ateş topu halinde bulunuyordu. Hayat ise, tek hücrelilerin ortaya çıktığı bir milyar yıl öncesine, insanlığın yaratılışı ise, hadisi şerifte de beyan edildiği gibi, 7 bin yıl öncesine dayanıyor.

İslam büyüklerinden Muhyiddin Arabi, bundan 9 asır önce kainatın anlık olarak devamlı bir şekilde yok olup, yeniden yaratıldığını iddia etmişti. Bilim adamları, kainatın merkezi ile ilgili yaptıkları araştırmada, kainatın merkezinde nurdan bir ışığın, saniyede defalarca yanıp söndüğünü ve kainatın her an yok olup, tekrardan yaratıldığını bilimsel olarak kanıtlamıştır. Yani Yüce Allah, bütün kainatı her an yok edip, tekrardan yaratmaktadır. Selametle...