Bugun...


Sinan Şahabettin Altmışkara

facebook-paylas
ÖZELEŞTİRİ, ELEŞTİRİDEN ERDEMLİDİR
Tarih: 08-07-2021 00:03:00 Güncelleme: 08-07-2021 00:03:00


Bir zamanlar en gözde olan partilerin dahi, bugün bakıyorsunuz esamesi okunmuyor. 12 Eylül sonrası yıldızı parlayan Turgut Özal liderliğindeki ANAP veya Süleyman Demirel’in lideri olduğu DYP, Ecevit’in Partisi DSP, Erbakan Hoca’nın on yıllarca emek verdiği  Milli Nizam, Selamet, Refah, saadet Partisi ve daha eskilere gidersek, Adalet Partisi gibi partiler, Türk siyasi hayatında yeni dönemde olmadılar ya da güçlerini azami derecede kaybettiler. Partileri bir anlamda, Konjonktürel ya da misyon Partileri olarak ikiye ayırabiliriz. Misyon Partileri bir veya birkaç dönemi sönük-silik geçirseler de, tekrar siyaset sahnesinde kendilerine yer bulabiliyorlar. Konjonktürel partiler ise, şerait ve ahval değiştiği vakit, silinip gidiyorlar siyaset sahnesinden.

Yeni bir sayfanın açılışı anlamına gelen, 94 İstanbul seçiminde Refah Partisi’nden İstanbul Belediye Başkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, çöp, çamur ve çukur siyasetine karşı başarılı belediye başkanlığı sebebiyle, yıldızı parlayan bir siyasetçi olarak, Türk siyaset arenasında yerini aldı.

90’lı yıllarda zulüm çıtasının ayyuka çıkmasıyla, 2000’li yıllardan sonra mazlumun eliyle huzurun tesisi için ‘öz yurdunda garipsin ve öz yurdunda parya’ sloganının tüm muhataplarının husule getireceği yepyeni bir soluk lazımdı. İstanbul Belediye Başkanlığı’nda yıldızı parlayan Erdoğan’ın liderliğinde, iç dinamiklerin rüzgârıyla birlikte, misyonun ve konjonktür’ün konsensüsü bir parti, Türk siyasi hayatına yeni bir soluk getirecekti. İç dinamikleri doğru okuyan ve konjonktürün rüzgârını arkasına alan güçlü bir çekirdek kadronun, Adalet ve Kalkınma Partisi adıyla çıkış yapması ve günümüze kadar iktidarda olması, tesadüf olmayacaktı elbette.

İlk üç dönemde fırtına gibi esen ve çekirdek kadronun sonraki dönemlerde fikir ayrılığına düşmesiyle birlikte, -oy potansiyelinde olmasa da,-  Ak Parti’nin, denge-düzen ekseninde, güç kaybına uğramasına sebep olmuştur.

Diğer önemli bir sebep, Demokratik açılım nedeniyle, HDP ile girişilen çok iyi niyetli girişimin, uluslararası kötü niyetli lobilerin ve PKK’nın etkisiyle sona ermiş olması ve yeni siyasal dönemin, MHP ortaklı, Cumhur İttifakı döneminin başlamasıydı.

HDP’nin belki bir daha eline geçmeyecek böylesi bir fırsatın, PKK ve diğer uluslararası kötü niyetli lobilerin etkisi ile derdest edilmesi,  -yakın tarihimizde,- Kürt halkına yapılan en büyük zulüm olacaktı. Seksen milletvekili ile meclise giren HDP bir anda güç sarhoşu olunca ve ‘seni başkan yaptırmayacağız’ gibi safsata bir karşı duruşla ne oldum delisi oluverdi. Akabinde PKK’nin sivil itaatsizlik projesi olan hendek olayları patlayınca, doğal olarak devlet refleksi, güvenlikçi devlet anlayışını dayattı. Bundan sonraki dönemin getirileri ve götürüleri, terazinin karşılıklı kefesine bırakılmayacak kadar çok fazla olacaktı maalesef. Bu meselelerin tümünde FETÖ şeytanının başarısını teslim etmek lazımdır. Hal bu ki, demokratik açılım girişiminin, Kürt halkı nezdinde sivil toplum kuruluşları muhatap alınarak devam etmesi ve terörle mücadele ile at başı yol alması faydalı olacaktı.

Günümüzün önemli soruları;

-Kürt sorunu, ne aşamada?

-Ekonomik buhran, toplumun yüzde kaç hücresini kapladı?

-Pandemi döneminin olumsuz etkileri, ne zaman sona erecek?

-Z kuşağının haleti ruhiyesi, 2023 seçimine hazır mı?

-Toplumun talep çıtasının yükselmesi, konfora olan düşkünlük ve daha fazlasını isteyen kapitalist sistemin, uçlar arası makası dur-durak bilecek mi?

-Dezenformasyon oyunları VPN programlarla ve fiber internet hızıyla yayılırken, TV, Radio uydu frekansları, fiber internet hızıyla ne kadar mücadele edebilecek?

-Dış güçlerin, muhalefetin yanında olması, hükümeti müşkül duruma düşürecek mi?

Sorular, sorular, sorular…

Aynaya bakmak, camdan bakmaktan daha çok zor.

Uzun süredir gündemde olan ‘metal yorgunluk’ tabiri, kanımca bugün yerini ‘metal arıza’ tanımına bırakmıştır. Metal yorgunluk; sürekli çalışan ve belirli, bir yükün sürekli uygulanması sonucu dayanma özelliğini kaybetme olarak tanımlanır. Metal arıza ise, metal yorgunluğu çok geç kalıncaya kadar fark edilmeyen arıza türleridir. Siyaset ile bürokrasi arasındaki makasın, bu arıza sonrası etkisini ciddiye almakta fayda vardır.

Dün rüzgârını arkanıza aldığınız dinamikler, bugün yürümenize engel duruma gelmiş olamaz mı?

Dün, lehinize olan tüm yaşanmışlıklar, bugün aleyhinize çalışıyor olmasın mı?

İktidar, güç ve sermaye sacayaklarının, ehliyet, liyakat ve hakkaniyet taraflarının dışına taşmış olması, en büyük engel olmasın mı?

Misyon bilinci olmayan ve hakkı, ehliyeti ve liyakati olmadığı halde; akraba, hemşeri veya menfaat kaynaklı iltimaslar, arızayı artırmış olmasın mı?

Yeni zenginlerin kişilik erozyonuna uğramış olmaları veya kişiliğini tamamlamamış kişilerden olmaları, arızayı artırmış olmasın mı?

  Velhasıl, metal arızanın esbabı ve onarımının ehemmiyeti, ne kadar çabuk kabul edilirse, o kadar çok yol alınır.

Yirmi yıl sonra geldiğimiz B noktası, yirmi yıl önce başladığımız A noktasından, ne kadar uzaktadır? Koordinat sisteminde, apsis ve ordinatın kesiştiği yere başlangıç noktası ya da orjin deniyor. Aklıselim mantığımız diyor ki, başlangıç noktasındayız. Bireysel olarak en tepeye ulaşmış olabiliriz veya makam-mevki anlamında tepe noktalara ulaşmış olabiliriz ve fakat misyonun tamamlandığını veya ciddi yol alındığını söylemek doğru değildir. Tam da bu noktada, önemli bir soru, sorun gibi duruyor aklımızda. Misyon partisi veya konjonktür partisi arasındaki gelgitlerin, doğru konuma oturtulması gerekiyor. 

Hakkını teslim edeceğimiz sayfalar dolusu ilerlemeler, güzellikler, başarılar, deneyimler, değişimler, kazanımlar ve mükemmel gelişmeler vardır elbette. Ama biz eksik kalan yanlarımıza ayna tutalım istedik. Eleştiri ucuzdur ve fakat özeleştiri paha biçilmezdir. Bazen, karşı takıma malzeme vermek olarak anılır, bazen kötü niyetli insanlara fırsat. Kişiliği oturmuş ve dava bilinci olan insana nefestir; özeleştiri.

Konjonktürün şekillendirdiği partidense, misyonun ilelebet yaşattığı parti olmak yeğdir. Gün bugündür. Bugün karar günüdür. Metal arızadan kurtulmak ve misyonun gerektirdiği gibi hareket etmek farz-ı ayn mesabesindedir. Makamın, paranın, gücün, kadının, güç sarhoşluğunun adı, şerait ve ahvalin adamı olmaktan geçer. Misyonun gerekleri ise, hak, hukuk, adalet ve hakkaniyettir.

 



Bu yazı 5198 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI