Ülkemizde bugüne kadar; Torba Yasası adı altında bir çok yapılandırma/vergi affı olarak bilinen kanunlar yürürlüğe girdi. En son olarak daha öncede irdelediğimiz, 7256 Sayılı Yasa ile ilgili yapılandırma usul ve esaslarından söz etmiştik.  Konuyu esnaf ve  mükellefler açısından değerlendirdiğimiz zaman. 

* Kimilerine göre "can simidi"  kimilerine göre de bir nebze olsun "nefes alma" olarak değerlendirilmektedir.

Aslında yapılandırmanın hukuki boyutunu inceler isek; daha önce ki yapılandırmalarda karşılaşılan durumlar da ne oldu ise; bu yapılandırmada da aynı durumlarla karşılaşabiliriz.

Şöyle ki; 

* Şirket ortakları mevcut borçlarını yapılandırmak için gerekli girişimlerde bulunup, ilgili Vergi Dairesinde borçlarını taksitler halinde yapılandırır. İleriki zamanlarda şirket yetkililerinin, işleri ters gitmesinden dolayı yapmış oldukları taksitleri ödeyemez duruma düştüklerini ve bağlı bulundukları Vergi Dairesi de derhal şirket ortaklarına ÖDEME EMİRLERİNİ tebliğ etmekte.

Yapılandırma 7256 Sayılı Kanunu yürürlüğe girdiğinde; Ortak Hükümler 3.madde 6.fıkrasında ve Genelgelerde de açık bir şekilde " zamanında ödenmez ise borçlar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında (AATUH) Kanundaki hükümler uygulanır" denilmiştir. Torba yasası ile ilgili çıkan kanunların alacaklarının tahsili usulünde mahkemelerce farklı değerlendirilmiştir. Burada konu ile ilgili olarak Konya BİM 1. VDD K. 2020/553 numaralı kararında şöyle bir ifadeye dayanılarak “ … vergi borcunun yapılandırılması sonucu yapılandırılan kamu borcunun ödenmemesi halinde yeni bir hukuki durum ortaya çıkması nedeniyle 6111 Sayılı Kanuna göre belirlenip ödenmeyen tutarlar üzerinden amme alacağının takip ve tahsil edilmesi için öncelikle şirket adına ödeme emri düzenlenmesi, buna rağmen amme alacağının tahsil imkanının kalmadığının saptanması durumunda 6111 Sayılı Yasa'dan yararlanılan dönemlerde şirketi temsile yetkili kanuni temsilciye gidilmesi gerektiği açık olup, bu haliyle söz konusu yöntem izlenmeden davacı adına uygulanan e-haciz işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” denilmekte.

Olayın ÖDEME EMİRLERİNİN yapılan Yapılandırmada ilgili şirket yetkilisinin araştırılması yapılmadan, derhal 6183 Sayılı (AATUH) Kanunu göz önünde bulundurularak;

* Yapılan ödeme emirlerinin Usulüne Uygun olmadığı,

* çünkü yapılandırma ve taksitlendirme işlemleri,

* YENİ BİR BORÇ İLİŞKİSİ olduğundan dolayı mahkemelerde hakimlerin karşısına çıktığında, mükellefler için farklı değerlendirmeler ile karşılaşabiliriz.

Aslında konunun Vergi Daireleri tarafından daha iyi irdelenip, gerekli ön araştırmalar veya mal varlıkları araştırılmadan ödeme emirlerinin şirket ortaklarına gönderilmesini uygun bulmadıklarını, öncelikle yapılandırmayı yapan şirket yetkililerince taksitlendirmeyi gerçekleştiren; yani imzası ile kaim olan şahıslar üzerinden işlemler yapılarak, bir ÖDEME EMİRLERİNİN  gönderilmesi daha uygun olacağını düşünüyorum.