Bugun...


Tarık Ziya Gücüm

facebook-paylas
FRANSA; SOYKIRIM, KAN VE GÖZYAŞI İLE YAZILAN BİR TARİH
Tarih: 26-10-2020 00:02:00 Güncelleme: 26-10-2020 00:38:00


Dün Doğu Akdeniz’de Yunanistan üzerinden, bugün ise Kafkasya’da Ermenistan’la bölgenin siyasi ve Jeopolitiği ile oynanmaktadır. Fransa, Tarihsel genlerinden kaynaklı sömürge döneminden kalma Refleks ve   Emperyal bir siyaset ile Orta doğu ve Kafkasya da Medeni dünya adına karanlık bir gelecek hesabı yapmaktadır.

Tarihi hep katliam ve soykırımlarla dolu bir Fransa bugün İslam Dünyası için Kural belirlemeye ve Ahkam Kesmeye kalkıyorsa bunun Müslüman Dünya nezdinde hiçbir anlam ifade etmeyeceğini bilmesi lazımdır.

Zira, Geçmişte Sözde Medeni Dünya adına Fransa’nın yaptıkları gelecekte de aynı medeni Dünya adına neler yapabileceği az çok tahmin edilebilmektedir.

İlk olarak, 1524'te başlattığı sömürgecilik faaliyetleriyle Afrika'nın batısında ve kuzeyinde 20'den fazla ülkede hakimiyet kuran Fransa, Afrika'nın yüzde 35'ini 300 yıl boyunca kontrolüne aldı.

Bölgede 5 asır süren kolonyal dönemde ve özellikle İkinci Dünya Savaşı'nın ardından kendisine karşı bağımsızlık mücadelesine girişen ülkelerde bu ayaklanmaları şiddetle bastırdı ve 2 milyondan fazla Afrikalıyı katletti.

İkinci Dünya Savaşı bitmeden kısa zaman önce bağımsızlık vaadiyle Fransa saflarında savaşan Cezayirlilerin başlattığı gösterilerde binlerce Cezayirli, Fransız askerleri tarafından öldürüldü. Tarihe "8 Mayıs 1945 Setif ve Guelma" katliamı olarak geçen olaylardan Cezayir'in bağımsızlığını kazandığı 1962'ye kadar Fransa kaynaklı şiddet olayları sistematik şekilde devam etti.

Cezayir'in kendi mahalli kimliğinin dışında 300 yıllık Osmanlı tarihinin de büyük ölçüde ortadan kaldırılmasına neden olan Fransa, ülkede birçok kültürel ve dini eseri kendi tasarrufunda istediği gibi dönüştürdü. Fransa siyasi nüfuz sahibi olduğu ülkelerde de büyük insan hakları ihlallerini gerçekleştirirken bunu yine Medeni Dünya adına yapıyordu.

İnsanlık tarihinin en büyük soykırımlarından kabul edilen, 800 bin kişinin öldüğü 1994 Ruanda soykırımında da Fransa'nın rolü çok netti.

Ruanda soykırımından hemen önce bölgedeki Fransız askerlerinin aldıkları istihbaratları değerlendirmeyerek bölgeden ayrıldığı, bazı Fransız askerlerinin ise bizzat katliamlara destek verdiği uluslararası raporlarla belgelenmişti.

Fransa, 23 Haziran'da ülkenin güneybatısında sığınmacılar için güvenli bölge oluşturmak amacıyla Turkuaz Operasyonu'nu başlattı. Ancak Ruanda'da soykırımı engellemek yerine soykırımı yapan Hutu hükümetine silah ve bilgi sağladı.

Bundan dolayı Fransa'nın aleyhine halen devam eden birçok uluslararası dava bulunuyor.

Evet! Çok iyi hatırlıyoruz; Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand, Le Figaro gazetesine 1998'de verdiği mülakatta, "O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil." ifadesini kullanması halen Medeni Dünya’ca bilinen bir gerçektir.

Ve Dünya Müslümanları için Fransa Patentli diğer bir Suç, Çad’da 400 İslam aliminin Fransa tarafından toplantı bahanesi ile çağrılıp, toplantı alanında hepsinin öldürülmesi olayı. 

Afrika’da Müslüman bir ülke olan Çad, 1900 yılında Fransa tarafından işgal edildi.

Çad'a yerleşen sömürgeci Fransız kuvvetleri Müslüman halka ve İslâm dinine karşı savaş başlattılar. Ülkedeki bütün camiler, Kuran kursları, medreseler, din eğitim merkezleri, dini cemiyetler, kütüphaneler yıkıldı. İslami eğitim yasaklandı. Bütün dini vakıf ve cemiyetler kapatıldı. Burada görev yapan öğretmenler, imamlar ve öğrencilerin birçoğu mahkûm edildi. Bazıları yapılan baskınlarda şehit oldu, bazıları da çöle ve dağlara kaçmak zorunda kaldılar. Tutuklanan din âlimlerinin çoğu işkence altında öldürüldüler.

Dini hayatın yeniden düzenlenmesi amacıyla bir konferans düzenlediğini ilan ederek ülkedeki tüm İslam âlimlerini Abese şehrine davet etti. Davete 400 Müslüman âlim katıldı. Ancak bir Fransız komiserin yönetiminde, ellerinde satırlar, kılıçlar, şişler bulunan yüzlerce cellat toplantı yerini kuşattı. Bu cellatlar, ülkenin her tarafından toplantıya gelmiş olan âlimlere saldırdılar. Bütün âlimler öldürüldü. Katiller gittiğinde her taraf kesilmiş ve doğranmış insan cesetleri ile dolmuştu.

Fransa’nın Müslüman âlimlere yönelik bu katliamı bir yürek sızısı olarak Müslümanların hafızasında halen canlı durmaktadır.

Bu derece kirli bir sicile sahip bir Fransa nın Kültürel olarak Müslüman Dünya adına Söz söyleme hakkını kendinde bulması, sadece İslam dünyasının yabancısı olmadığı Kültürel emperyalizm ile açıklanabilir.

Vesselam.



Bu yazı 4415 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI