Bugun...


Tarık Ziya Gücüm

facebook-paylas
AHLAK’I ÖTELEYEN HER FAALİYET KALITSAL OLARAK ÖZÜRLÜDÜR
Tarih: 11-10-2020 19:22:00 Güncelleme: 11-10-2020 19:22:00


Ahlâk, Toplumun ve topluma yön veren siyasetin temel yapı taşlarından biridir. Siyasetin, ahlâkı içine almadan işlemesi ya da siyasette siyasî alanın dışına çıkarılması, toplumu da siyaseti de ahlâksız bir hale büründürmektedir.

Bilinçli ya da bilinçsiz bir süreç yoluyla, ahlâkı öteleyen ve kendi alanına gömülü toplumsal ve siyasî bir faaliyet, kalıtsal olarak özürlüdür.

Ahlâkî temelden yoksun, ahlâkî değer yargılarının süzgecinden geçmeyen bir kültür, küresel skandallar dizisinde, rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluk uygulamalarındaki çarpıcı artış hızıyla karşılık bulmaktadır.

Tarih boyunca, toplumsal mekanizmaların her üç erkinde (yasama, yürütme, yargı)  ortaya çıkan bu çürüme ve bozulma tüm iş ve meslek alanlarına yayılarak, toplumun demokratik temsile olan güven duygusunu zedelemiştir.

Zira Ahlâk, en basit anlatımla, toplumsal alanda insanlar arası ilişkilerde bireylerin uymaları beklenen ve talep edilen davranışlardır. Bunlar bir değer olarak “iyi ve kötü”, “doğru ve yanlış”, “ güzel ve çirkin” şeklinde nitelendirilen davranış ve eylemleri içermektedir. Bu yönüyle ahlâk sadece kişisel olarak doğruluğu kabul edilen değerler ve normlar değil, aynı zamanda kültürel süreç içerisinde aktarılan, sosyal hayatın temel kurallarını oluşturan doğru ve yanlış davranış biçimlerini de içermektedir.

Her toplum, ancak bireyleri arasında bir takım ahlâkî bağlar kurularak kuvvetli bir yapı halini alır. Bu bağların gevşemesi toplumu sarsacağı gibi, bu bağların terkip ve türünü değiştirmesi, o toplumun renk, hayat ve aksiyonlarını da değiştirir.

Toplumsal bütünlüğün ve dengelerin bozulması bakımından en tehlikeli durumlardan biri de, aynı toplumda çok çeşitli ahlâk anlayışlarının Yani ahlâkî göreceliğin varlığıdır.

Öyle ki bu durumda, ahlâkî ilkelerin hep göreli kaldığı ve insanları birleştirici nitelikte temel ve evrensel ahlâk ilkelerinin tarihte ve hâlihazırda mevcut olamadığı ve bu göreceliğin aşılamayacağı yargısının kader olarak sunulması, temelde ciddi bir ahlâk sorunudur.

Söz konusu değer yargılarının zaman ve mekâna göre değişiklik göstermesi, ahlâkın dinamik ilişkiler sürecinde yer aldığını göstermektedir. Basit ve dinamik şekilde işleyen bu yapısıyla ahlâk, bireysel ve toplumsal varlığı ayakta tutan değerler sistemini oluşturmaktadır.

Genel anlamda ahlakla ilgili türlü değerlendirmeler ortaya konmuştur. Bunlara göre, ahlak, zaman ve mekâna, kişi ve topluma göre değişime uğrayabilir.

Batı toplumu dinsel ahlakı sonra Aydınlanma kaynaklı hümanist anlayışı terk etmiş, liberal kapitalist bir bakıma para merkezli modele dönmüştür.

Anadolu ve mezopotamya eksenli toplumlar ise yerleşik, gökyüzü kaynaklı vahiy kültürünü ve buna bağlı ahlakı terk etmiş bir bakıma seküler yapıya yönelmiştir.

Bu değişim içerisinde eski, yeni ve gelecek, belki ideal arasında kalan insan, pratik nedenlerle var olanı tercih etmektedir.

Gökyüzünün ilahi öğretisinden uzakta, Ahlâkı farklı bir düzlemde incelediklerini ifade eden felsefeciler ise, ahlakı; Normatif ahlâk, meta ahlâk ve uygulamalı ahlâk olarak ayırdılar

Ahlaki madalyonun diğer yüzü Kültür dür, sosyolojik olarak ise kültürü; bir milletin tarih boyunca biriktirdiği, sembol, işaret, adet, gelenek ve toplumsal hareket tarzları biçiminde ortaya çıkan manevi, sanatsal, tarihsel, edebi, dini ve hissi tezahürlerin toplamı şeklinde tanımlayabiliriz.

Kültür, aslında toplumsal hafızayı işaret eder. Bu yüzden toplumlara egemen olmak ve yön tayin etmek isteyenlerin en büyük hedefi toplumsal hafıza yani kültürel birikimdir. Hegemonya kurma amacında olan ülkeler, kültürel emperyalizmini araç olarak kullanırlar. Emperyalist olan ülkeler kendi kültürlerini,   inanışlarını,   sanatlarını,   hatta ve hatta yeme içme alışkanlıklarını,   eğlencelerini,   sömürdükleri veya sömürmek istedikleri ülkelere Adeta adapte etmeye çalışırlar.

Batı kapitalizmi, oluşturduğu kültürel yapısını, sosyal ve kültürel emperyalizm ile küresel ölçekte tüm toplumlara dayatmıştır. Fakat bu dayatma ne kadar güçlü olsa da, tarihi hafızası kuvvetli olan islam coğrafyaları nın baskın kültüre karşı gösterdiği direnç yüksektir.

Müslüman toplumlar bu özelliklerinden dolayı bilkuvve olarak toplumsal hafızasını zinde tutmayı başarmıştır. Fakat yine de, Kendi kültürlerini Müslüman toplumlara dayatan batı kapitalizmi ve emperyal politikaları, kültür transferinden önce mevcut kültürün direnç noktalarını kırarak yeni kültüre alan açmayı amaçlamaktadır. Toplumun ahlaki kırılganlığının sağlanması sömürü ve emperyalizmin işini kolaylaştıracaktır.

Filibeli Ahmet Hilmi bey Tarih-i İslam adlı eserinde, Anadolu kültüründe ahlakın deformasyona uğramasını namaz örneği ile, aslında sayfalarca ve ciltlerce anlatmaya çalıştığımız konuyu nede güzel ifade etmiş.

“Anadolu’da yaşayan insanlar gayet mükemmel namaz kılan bir kavimdir. Fakat onların ibadetlerinde kelimenin yüce manasıyla çok din aranmamalıdır. Anadolu’da namaz günlük vazifelerdendir. Kendiliğinden anlaşılır ki, bu vazife elbise giymek, işini yapmak, yemek yemek ve uyumak vazifeleri gibi yerine getirilir. Eskiden beri alışılmış bir adet takip edilir. Ne halde bulunulursa bulunsun ve hal ne kadar elverişsiz olursa olsun namaz kılınır. Bir şahıs az nazik bir hikaye anlatır. O sırada müezzin ezan okumaya başlar. Hikaye anlatan hikayeyi keser, namazını kılar, sonra hikayesine kaldığı yerden devam eder… Bir tacir yalan söyler, aldatır, sonra namaz kılar, sonra yalan söylemeye ve insanları kandırmaya devam eder. Çünkü namazı ile vicdanının hiçbir alakası yoktur ve hiç kimse bunda hayret edilecek bir şey görmez, hiç kimse bundan arlanmaz, herkes kılınması gereken zamanlarda namazını kılar ve bununla her şey olmuş bitmiş olur…” (Filibeli Ahmet Hilmi; Tarih-i İslam, s. 535-536)

Filibeli Ahmet, bu tabloyu  “yaşanan dinin bozulması” olarak görüyor. Seküler ve materyalist yaşama teslim oluşa bağlıyor. Çareyi de uhrevi/manevi yaşama dönüşte görüyor galiba.

Vesselam.



Bu yazı 2762 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI