Bugun...


Tarık Ziya Gücüm

facebook-paylas
ABD seçimlerinde kazanan her zaman derin Amerika’dır
Tarih: 20-11-2020 00:03:00 Güncelleme: 20-11-2020 08:06:00


Küresel bir güç iddiasında bir ülkenin seçimlerinin de küresel boyutta dünya gündemine girmesi pekte şaşılacak bir şey değil aslında. Biden in Ünümüzdeki dört yıllık bir zaman diliminde ABD de dümenin başında olacak olması tüm dünyada ister istemez bir ilgi oluşturdu.

Geçmişte Türkiye ye yönelik Biden figürü ekseninde ABD dış politikasında yaşanmış olumsuz yaklaşımlarından dolayı, ülkemizde bu ilgi biraz daha yoğun oldu  

2008-2016 yıllarında Barack Obama'nın başkan yardımcılığını yapan Biden'ın Türkiye'yi ve Türk-Amerikan ilişkilerini yakından bilen bir isim olduğu bir gerçek.

Oluşturacağı kabine ve özellikle belirleyeceği ulusal güvenlik danışmanı ile dışişleri ve savunma bakanları, onun nasıl bir Türkiye politikası izlemek istediğine ilişkin önemli ipuçları olsada bu ilişkide çok önemli değişikliklerin olacağı ihtimal dâhilinde gözükmüyor.

Obama'nın özellikle ikinci başkanlık döneminde Suriye özelinde bozulmaya başlayan Türk-Amerikan ilişkileri, 2014 yılından itibaren Washington'ın YPG/PKK ile iş birliği yapmaya başlamasıyla giderek ivme kaybetti.

Bu süreçte başkan yardımcısı olarak Ankara ile birçok temasta bulundu. O dönem Cumhurbaşkanı Erdoğan'la da görüşen Biden, büyük oranda Obama'nın gölgesindeki bir isim olarak etkindi.

Aslında Amerikan güvenlik ve dış politikasında başkanın kim olduğunun etkisi olmakla birlikte bu etki fazla abartılmamalı. Kaldı ki, Türkiye ABD ile ilişkilerde tarihinin en sancılı dönemlerinden birini Biden’a göre daha pozitif bir isim olarak bilinen Trump başkanlığında yaşadı.

Herhangi bir ülke ile ilişkilerinin nasıl olacağı, başkanın kişisel tercihlerinin ötesinde Pentagon, Kongre ve diğer ABD devlet kuruluşları ile birlikte bir sistemin ürünüdür. Önceki başkanlar döneminde iyi başlayıp kötü süren ya da gergin başlayıp iyi giden ilişki örnekleri olduğunu unutmamak lazım.

En gerçekçi beklenti, ilişkilerin bir başkandan diğerine hızla iyileşmesini ya da kötüleşmesini beklememek olur. Bu demektir ki ABD ile olan inişli çıkışlı ve de zaman zaman sancılı olan ilişki mevcut temposu ile bir süre daha devam edebilir.

ABD’nin geçmişte izlediği dış politikanın temel noktaları ile çok ciddi sapmalar göstereceğini beklememek lazım. Sadece Trump’ın Çin konusunda gösterdiği sert tavrın bundan böyle daha farklı olacağı söylenebilir.

Ortadoğu’ya gelince;

Evvelde de ahirde de, ABD’nin dış politikasının asıl hedefi, bölgede bir rejim değişikliğinden çok buradaki ülkelerin İsrail lehinde, kontrollü bir şekilde istikrarsızlaştırılmasıdır.

ABD gücünün düşüşte, hatta çöküşte olduğu bir dönemde, Hegemonik pozisyonunu kaybetmiş olsa da, Sanılanın aksine, ABD'nin şu anda Körfez'den Fas'a kadar birçok coğrafyada, kendisine meydan okuyacak bütün aktörleri bir şekilde tasfiye ettiği, zayıflattığı, İsrail'in güvenlik açısından en rahat dönemini yaşadığı ortadadır.

Daha 10 yıl önce, bir tek ABD askerinin bulunmadığı, Rusya ve İran'a yakın olan bir ülkenin, önemli bir kısmı yıkılmış, ABD ve müttefikleri ile ülkenin kuzeyini ve neredeyse üçte birini kontrol etmeye yönelik hesapların yapıldığı bir dış politika söz konusu bugün.

ABD, İçte ekonomik dışta hegemonik düşüşüne rağmen Küresel boyutta stratejik hedefine büyük ölçüde ulaşmış durumda, Ortadoğu siyasetinde ABD ve İsrail'in bundan 20, hatta 10 yıl önceye göre çok daha güçlü oldukları, çatışmanın gidişatını çok rahat belirleyebildikleri görülsede, Yeni ve Büyük Türkiye Faktörü, küresel hesapların yeniden gözden geçirilmesini sağladı.

ABD'nin değişmeyen küresel hesabı bir ülkenin güçten düşmesi, kendisine müdahale, üs gibi imkanlar sağlayacak, devlet otoritelerinin gevşediği bir ortamı elde etmektir.

Bu, aslında ABD'nin öteden beri izlediği Küresel boyutta en temel siyasetidir. Zira Bölgesel bir istikrarsızlıktan genellikle bölge de büyük güçler yararlanırlar. Örneğin, istikrarlı bir Suriye'de ABD'nin askeri varlığı bulunamazdı. Bir ülke ya da bölgeye dolaylı ya da doğrudan Angaje olabilmek için, istikrarsızlık yaşanması işleri çok kolaylaştırır, gerekirse o istikrarsızlığın zemini hazırlanabilir.

Yani anlayacağımız ABD yine aynı ABD olacak.

Tek fark, bölgede artık Tüm küresel ve bölgesel hesapların farkında olan ve gören, ona göre adım atan, liderler ve iktidarların var olmasıdır.

Vesselam.

 



Bu yazı 5441 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI