Bugun...


Tarık Ziya Gücüm

facebook-paylas
Başlıksız bir sokak yazısı
Tarih: 12-10-2020 08:33:00 Güncelleme: 12-10-2020 08:33:00


Biyolojik bir reflekstir, görmek istemediğimiz veya karşı karşıya gelmek istemediğimiz bir durum karşısında gözümüzü kapatırız. Gözümüzü kapatmamız belki kısa bir süreliğine görmek istemediğimiz şey ile bizi karşı karşıya getirmez. Fakat ilanihaye, illaki gözümüzü açmak zorunda kaldığımızda, görmek istemediğimiz şeyin tüm gerçekliği ile karşımızda durduğunu görürüz.

Sokak çocukları sorunu, ülkemizde giderek büyüyen ve çözümü zorlaşan bir sorun olarak göze çarpmaktadır. Bu sorun, yoksulluğun, göçün, eğitimsizliğin ve dağılan ailelerin ortaya çıkardığı bir sorun olarak gözlenmektedir.

Modern Dünyanın en önemli toplumsal sorunlarından biri olan “sokak çocukluğu” olgusu, bütün Dünyada büyük kentlerin en baş ağrıtıcı problemlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Göç ve dolayısıyla kentleşmenin kent insanına ağır yük getiren boyut veya sonuçlarından sayılabilecek “sokak çocukları”, küresel bir toplumsal sorun olup, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de bazı büyük şehirlerde yüz yüze kalınan can alıcı bir yaradır.

Bizim şehrimizde, bizim mahallemizde, bizim sokağımızda yaşayan çocuklar!

Sokak çocukları, bizim, sizin, onların hepimizin çocukları!

Bütün çocuklar gibi doğarken güzel olan, bir anne ve baba için gözlerinde umut ve müjde olan çocuklar.

Yere Düşünce, acıyan dizleri ve parmakları öpülünce acıları geçen çocuklar, çocuklarımız. 

Sokak çocukları, başka bir ifadeyle sokakta bulunan veya yaşayan ve çalışan çocuklar, Türkiye’de özellikle İstanbul ve Diyarbakır gibi büyük kentlerde ağırlığını hissettirmektedir. Türkiye’nin önemli büyük kentlerinden biri olan Diyarbakır’ın özellikle yaklaşık on yıldan fazla bir zamandır en önemli sorunlarından biri, hiç kuşkusuz sokaktaki çocuklardır.

Hemen hemen her gün cadde ve sokaklarda karşılaştığımız bu çocuklar, kapkaçcılıktan ölümlere kadar varan büyük olumsuzlukların yaşanmasında rol oynamaktadırlar.

Bu konuda nispeten bazı çalışmalar yapılmış veya yapılıyor olsada, sorun sistematik ve sosyal açıdan sonuç odaklı ele alınamamaktadır. 

Çocukların sokakta, şiddet, kaçırılma, istismar, yaralanma, öldürülme, fuhuş, suça zorlanma, madde bağımlılığı, bulaşıcı ve ölümcül hastalıklara yakalanma gibi sorunlarla karşılaşabilmelerine sebep olan “sokak çocukluğu” olgusunun ortaya çıkmasında etkili olan pek çok faktör arasında, fakirlik, istismar, medya, hızlı toplumsal değişme, göç, modernleşme vs. dikkati çekmektedir.

Evet, bu konuda pek çok nedenden söz etmek mümkündür: Bu bağlamda ailede huzursuzluk, çözülme, parçalanma ve boşanma; işsizlik; sosyal değişim ve yabancılaşma; köyden kente göçle birlikte kente ayak uyduramama, çocukların ortada kalması, kentte okul hayatına alışamama vs., yani çeşitli uyum sorunları.

Yoksulluk; evde sevgisizlik, istismar, baskı, şiddet, dayak ve çatışma; anne-babasızlık; ihmal ve ilgisizlik; cinsel taciz, macera isteği; yurtta kendini güvende hissetmeme, ilişki biçimlerinden rahatsız olma gibi durumlar; okulda başarısızlık; evin fiziki yetersizliği, örneğin darlığı,

Çocuğun sokakta çalışıp, para kazanmasına teşvik edici kültürel değerler; eğitimsizlik; anne-babanın aile bilincinden yoksun olması; arkadaş grubu; kendini kanıtlama isteği; medyadan etkilenme; sokağın cazibesi; devlet ve yetişkin yardımlarının çocuğu sokağa teşvik etmesi gibi nedenler zikredilebilir.

Özellikle dayak ve cinsel istismarın yoğun olduğu aile ortamında yaşayan çocuk için sokak yaşamı her türlü tehlikesine rağmen cazip bir hal almaktadır. Bazı durumlarda ise çocuğun kısa süreli evden kaçışları ailelere “benimle ilgilenin” çağrısı durumundadır. Bu çağrılara cevap alamayan çocuk, çözümü tamamıyla uzaklaşarak aileyi cezalandırmada bulabilmektedir.

Birçok ülkede değişik isimlerle çağrılan sokak çocukları; Kolombiya’da “yatak böcekleri”, Brezilya’da “marjinaller”, Peru’da “meyve kuşları”, Vietnam’da “toz böcekleri”, Ruanda’da “kötü çocuklar”, Kamerun’da “sinekler” olarak isimlendirilmektedirler.

Şu ya da bu şekilde sokakta yaşamaya başlayan çocuklar, sokak yaşamının gereği olarak şiddet, fiziksel veya cinsel istismara maruz kalmakta; uyuşturucuyla tanışıp çeşitli suçlara itilmektedirler.

Sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar doğrudan suça yönelmenin dışında; ihmal ve istismara uğrama, bali, tiner, sigara gibi bağımlılığa yol açan maddeleri kullanma, zihinsel ve fiziksel gelişimde gerileme, dayak, yaralama, ölüm gibi şiddete maruz kalma, fuhşa yöneltme, psikolojik sorunlarla yüz yüze gelme, Eğitim ve sağlık problemleri, cinsel taciz ve tecavüze maruz kalma gibi olumsuzlukları yaşayabilmektedirler.

Çocukların sokağa itilmesini engelleyecek ve bu toplumsal sorunun önlenmesini sağlayacak aile ve topluma yönelik koruyucu, önleyici ve geliştirici çalışmaların yapılması sorunun çözümünde önemlidir.

Sadece Diyarbakır’da en iyimser tahminle sayıları 5 binin üstünde olduğu bilinen sokak çocuklarının kazanılması toplumsal bir elzemdir.

İnanıyoruz ki, Doğdukları gün anne babaları için bir umut, bir müjde olan bu çocuklar, sebebi ne olursa olsun bugün sokakta olsalar dahi bunları kazanmamız gerekiyor.

Gelecekte bu çocukları ceza evlerinde değil aramızda bir öğretmen, bir şair, bir ressam, bir sanatçı, bir hukukçu, bir mimar olarak görmek yaşadığımız toplum içinde bir umut ve bir müjde olacaktır.  

Valilik, Belediye ve bu konu ile alakalı resmi kurumlar ile vakıf ve dernekler, Resmi bir koordinasyonla bu konuya acil olarak el atmalıdırlar.

ZİRA BU KONU, YAŞADIĞIMIZ ŞEHRİN KALDIRIMLARI, YOLLARI, IŞIKLARININ OLMASI VE İMARINDAN DAHA AZ ÖNEMLİ BİR KONUDEĞİLDİR.

Vesselam.  



Bu yazı 4736 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI