Tüm ilahi dinlerin kutsal kitaplarında;  Toplumlar, ilahi mesaja göre, pozitif yönde dönüştürülürken insanlık tarihinin yaşanmışlıklarından örnekler verilmiş, muhatap alınan, insan ve toplumlar, Kronolojik Tarihsel bilgilerle, düşünüp Tefekküre yönlendirilmekte ve bu tefekkür sonucunda toplum, evrensel-ilahi ve beşeri doğrularla donatılıp Hedefe yönlendirilmektedir..

Bizlere düşen, geçmişte yaşanmışlıkları analiz ederek; gelecekte,  önümüze çıkacak muhtemel, sorun ve engellere karşı donanımlı ve az hata ile hem siyasi hemde sosyal olarak sağlıklı ve güçlü bir toplum ve devlet  oluşturabilmektir.

Malumdurki,Arap Baharının etkisiyle Suriye’de başlayan iç karışıklık ve rejim aleyhtarı gösteriler kısa sürede hem Suriye’yi hem de çevresindeki ülkeleri derinden etkilemiş ve sonunun nereye varacağı belli olmayan bir dönemi başlatmıştır.

Yaşanan krizin ortaya çıkardığı en büyük sorunların başında yaşanan siyasi istikrarsızlık ve belirsizlik, Suriye’ye komşu olan ve bu süreçte direkt olarak müdahil olan Türkiye’yi doğrudan ve dolaylı olarak birçok sorunla baş başa bırakmıştır.

Gerek bölgedeki istikrarsızlığın yol açtığı problemlerden, gerekse Türkiye-Suriye ikili ilişkilerinin bozulmasından doğan siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunlardan kaynaklanan olumsuzluklar yaşanmış ve bu yaşanmışlık, nihayetinde bir çatışma ve savaş noktasına  kadar gelmiştir..

Uluslararası aktörlerin bu krizi çözmeye pek  yanaşmamaları, Bölgede yaşanan olaylar, ihtilaflar, sorunlar, krizler ve çatışmalar Orta Doğu’da dengelerin yerine oturmadığını, Orta Doğu’nun istikrarlı bir bölge haline gelemediğini her seferinde bizlere göstermektedir. Bu kaynayan kazan sadece kendi içindeki suyu değil, etrafını da, kendisine komşu tüm Ülkeleride ısıtmaktadır.

Suriye’de ortaya çıkan siyasi kriz ve devamında gelen siyasi istikrarsızlıklar, başta Türkiye olmak üzere sınır ülkelere hatta tüm Dünyaya; siyasi, ekonomik, toplumsal büyük sorunlar yaşatmış ve yaşatmaya devam edecek gibi görünmektedir.

Suriyedeki, soruna müdahil ülkeler ile çözüme odaklı samimi bir diyalog geliştiren Türkiye, üzerine aldığı dört milyon göçmen gibi bir yükle dimdik ve kişilikli bir politika ile yürürken maalesef, masanın diğer tarafındaki ülkeler, İran ve Rusya dimdik duramamış, tarihten ve politik genleri ile alakalı eğri duruşları ile durmaya devam etmişlerdir. Sonuçta Türkiye hem kendi ulusal güvenliği hemde kendisine yönelik kısa, orta, ve uzun vadeli hesaplara karşı savunma durumuna geçmek zorunda kalmıştır.

Son olayda, Türkiye ye yapılan, savaş ilanı prosedüründeki saldırı, her ne kadar Suriye tarafından yapıldı gibi görünse de, sağır sultanda biliyor ki, bu saldırının Rusya  ve hatta İran ın bilgisi dışında olması mümkün değildir.

Suriye nin hem teknik hemde askeri, hemde psikolojik olarak bunu yapması ve böyle bir riski göze alması mümkün görünmemektedir.

İşte yukarda Rusya ve İran ın, tarihten gelen politik genleri ile alakalı eğrilikten kastımız budur.

Artık bu eğriliğe sebep Septomlar, Akdeniz midir?, enerji midir?, ABD midir?, İsrail in güvenliği midir? Bilemiyoruz.

Fakat artık bilinen bir gerçek var. Buda şu şekilde  karşımıza çıkmıştır. Kabuğunu kıran ve büyük devlet olma, Ortadoğu, Afrika ve Asya da lider lokomotif Devlet olma fragmanını izleyen üst akıl ve egemen güçler, gelecek te vizyona girecek  olan Büyük Türkiye Galası nı sabote etmeye yönelik bir denemeye girmişlerdir….

Geçen hafta itibariyle, basında, Diyarbakır il başkanlığı için yapılan bir anket ile ilgili bilgiler yayınlanmış, o ankette şahsımız ile ilgili bir değerlendirme yapılmıştır.

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum, anket in varlığından, yayınlandıktan sonra okuyunca bilgim olmuştur.

Zira; kurulduğu günden beri Ak Partiyle  gönül ve yürek ile bir hemhal oluşumuz olsada, Aktif siyaseti düşünmedik. Konuyu il başkanlığındaki dostlar  ile görüşmemizde kendilerininde bunu basından öğrendiklerini söylemişlerdir.

Mevcut il başkanı S.B. ile 30 yıl öncesine dayalı bir dostluğumuz ve kardeşlik hukukumuz vardır. Kendisi dürüst ve kişilikli, saygı duyduğumuz bir kardeşimiz  olmakla beraber, Kendisini o yerde görmek herzaman  bizim için ayrı bir değer olmuştur.

KISSADAN HİSSE

Küçük bir kız öğretmeni ile balinalar hakkında konuşuyordu. Öğretmeni bir balinanın, insanı yutmasının fiziksel olarak imkansız olduğunu söyledi, çünkü balinaların bağazı çok küçüktür.

Küçük kız ayağa kalkıp ’’Yunus Peygamberi’’ bir balinanın yuttuğunu söyledi, sinirlenen öğretmen balinanın insanı yutamıyacağını tekrarladı, bu imkansızdı.

Küçük kız şöyle dedi:’’ cennete gittiğim zaman hz. Yunusa soracağım.’’

Öğretmen ‘’ya hz.yunus cehenneme gittiyse?’’ diye yanıtladı.

Küçük kız ‘’ ozaman sen sorarsın ‘’ dedi

Vesselam…..

Tarık Ziya GÜCÜM